İnsan doğduğu anda tam ve mükemmel bir şekilde diyafram kasını kullanarak dünyaya gelir.
İlerleyen yaşlarda, ailenin yetiştirme tarzı ve yaşanılan travmatik olaylar (doğal afetler, çeşitli işkenceler, savaş, göç, kaza, ani kayıplar, taciz, kaygı, korku, endişe, kıskançlık gibi) insanı olumsuz yönde etkileyen duygular, farkında olmadan nefesi tutmamıza sebep olur ve bunun sonucunda diyafram kası zayıflar.
Bu nefes tutma halini, vücudumuz içgüdüsel olarak etkilenmemek adına refleks olarak yapar.
Bilinçsizce nefes tuttuğumuz anlarda farkında olmadan olumsuz duyguları sistemimize, hücre hafızamıza kaydederiz.
Diyafram kasının zayıflaması ile birlikte nefesimizin yüzde 70'lik kısmını da kaybederiz.
Üst solunuma geçtiğimiz andan itibaren, hayatımıza sadece yüzde 30’luk nefes kapasitesi ile devam ederiz.
Yüzde 30'luk nefes kapasitesi demek yüzde 30 sağlıklı, yüzde 30 mutlu, yüzde 30 başarılı, yüzde 30 huzurlu olmak demektir. Diğer bir anlamda “hayatı yüzde 30'luk yaşıyoruz” demektir. Böylece yalnızlık bilincine düşer, hayatta kopukluk yaşar, kendimizi bu dünyaya ait hissetmeyiz; sonrasında ise depresyon tetiklenir.
Doğru nefes almayı engelleyen durumlar sonucunda kısa nefes almayı yani sadece üst solunum kullanmayı alışkanlık haline getiririz.
Bu durum, akciğerlerin yüksek kapasite ile çalışmasını engeller ve solunum sistemi açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Vücudumuzun ana ihtiyacı oksijendir.
Organların, beyin ve sistemlerin çalışması için oksijen gereklidir.
Beyin diğer organlara göre daha fazla oksijene ihtiyaç duyar.
Yeterli oksijen alınmadığında zihinsel bulanıklık, olumsuz düşünceler, depresyon, işitme ve görme bozukluklarına kadar uzanan sonuçlar yaşanılabilir.
Oksijen, kaliteli ve sağlıklı yaşamak için çok önemlidir.
Doğru nefes almak, tüm yetersiz solunum sorunlarını ortadan kaldırır ve hayat kalitesini arttırır.
Diyafram kasını, doğru nefes egzersizleri ile kısa zamanda tekrar o doğduğumuz andaki gibi tam ve mükemmel durumuna getirebiliriz.
Diyaframdan nefes alma alışkanlığı kazanıldıkça, stresi yaratan duygular ve travmalar çözülmeye başlar.
Bilinçli ve doğru alınıp verilen nefeslerle beden-zihin-ruh dengesini sağlayabilir, yaşama enerjimizi artırabiliriz.
Kontrollü bir şekilde yapılan nefes çalışmaları, kan basıncını düşürür, sakinlik ve rahatlama sağlar, stresi azaltır, anksiyeteyi düzenler, beyin gelişimini destekler.
Birkaç nefes egzersizi ile örneklendirelim…
- Eşit Nefes (Sama Vritti) Egzersizi:
En basit tekniklerden biri olan bu yöntem için; burnunuzdan derin bir nefes alırken 4’e kadar sayın ve tekrar burnumuzdan nefes verirken 4’e kadar sayın; 7 kere tekrar edin.
- Diyafram Nefesi:
Öncelikle vücudunuzun rahatlayacağı bir konuma geçin. Bir eliniz karın bölgesinde diğer el ise göğüs üzerinde olmalı. Derin bir nefes alın. Nefes alırken; sadece karın üzerindeki elin hareket ettiğine emin olun. Ağzınızı çok açmayarak, ıslık sesi gelecek şekilde nefesinizi verin; 7 kere tekrar edin.
- Rahatlama Nefesi (4 - 7 - 8 tekniği):
Diyafram nefesi ile (karnınızın şiştiğini hissederek) burnunuzdan nefes alırken 4’e kadar sayın. Nefes tutarken 7’ye kadar sayın. Burnunuzdan nefes verirken 8’e kadar sayın; 7 defa tekrar edin.
- Şitkari Nefes Egzersizi:
Bağdaş kurarak düz bir zemine dik bir şekilde oturun. Ağızdan “şşşşş” sesi gelecek şekilde, havayı yavaşça içinize çekin ve aldığınız havayı, yavaşça burnunuzdan dışarı verin.
Yoğun şekilde endişe, kaygı, korku ve panik hallerini hissettiğinizde yukarıdaki nefes egzersizlerini yapabilir ve kısa sürede bu olumsuz duygu durumlarına veda edebilirsiniz.
Her gün düzenli bir şekilde nefes egzersizleri yaparak hayatınızın kontrolünü elinize alın ve “Nefes'in Mucizeleri”ni yaşantınıza davet edin.
.
Zübeyde Kızılyer Aslan, dikGAZETE.com