Kırım Tatarlarının Yurtdışındaki Soydaşlarıyla Bağlantılarının Geliştiril(eme)mesi - II
Malumunuz Kırım’da “Kırım Tatarlarının Yurtdışındaki Soydaşlarıyla Bağlantılarının Geliştirilmesi” başlıklı bir etkinlik düzenlendi. Buradaki genel çerçeveyi: Kırım Tatar diaspora temsilcilerinin; yerel Kırım hükumetiyle, Kırım Tatar yöneticileriyle, yerel Kırım Tatar sivil toplum kuruluşlarıyla ve Kırım Tatar aydınlarıyla görüşmesi şeklinde özetleyebiliriz.
Ancak unutulmamalıdır ki son etkinliğe katılım gösteren; Kırım'ı ve Kırım Tatarlarını tanımayanlar, tarihi anavatanımıza gidip beylik laflar ederek Kırım Tatar Diasporasını temsil ettiler. Gelinen nokta trajikomiktir.
Dün de sorduk. Bugün de soruyoruz: Anavatandaki Kırım Tatar soydaşlarımız, kendi halkını kaderine terk edip, Ukrayna’ya kaçan, kaçak sözde Kırım Tatar liderlerinin politikalarından beslenenlerle mi beraber ilerleyecek?
Anavatandaki Kırım Tatbar aydınlarımız, Türkiye’de ve dünyanın umumi olarak birçok yerinde sözde İslam, Müslümanlık ve din üzerinden insanları sömüren darbeci FETÖ terör örgütünün uzantılarıyla mı hareket edecekler?
Kırım Tatarları, Türkiye’deki soydaşlarına iletmek istedikleri mesajları; İngiltere’nin çizdiği sözde Avrasyacılık fikirleriyle hareket eden, dar kitleli siyasi partilerin izlenmeyen medya uzantılarıyla mı anlatacak?
Mevzubahis etkinlikte Kırım Tatar Şurası’nın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve diaspora temsilcilerine yazdığı mektuplar okundu.
İlgili mektubun, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a iletilmesi hususu, oldukça kıymetli bir husustur. Ancak unutulmamalıdır ki bu husus, bir o kadar da ince siyasi dengelerin gözetilerek diplomatik yöntemlerle ilerletilmesi gereken bir husustur.
Bu konu Kasım ayında Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu, Kırım Kalkınma Vakfı ve Uluslararası Kırım Dostları Derneği girişimleri usulüne uygun şekilde ilerletilmekteydi. Konunun kamuoyuna açık halde ve ilgili etkinliğe katılan sözde Kırım Tatar diaspora temsilcilerinin aracılığıyla Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a iletilmesi fikri ise bu şekilde anlamsız bir hal almıştır. Bu sözde temsilcilerin ne gibi bir güçleri; hangi çatı organizasyonları vardır ki ilgili mektubun iletilmesini sağlayacaklardır? Geçiniz efendim!
Rusya Federasyonu’nun Türkiye ile karşılıklı ikili diplomatik ilişkileri kapsamında Kırım konusu, diken üstünde bir konudur. Malumunuz Türkiye de diğer birçok ülke gibi Kırım'ı Rusya toprağı olarak tanımamaktadır. Bizler, bahsettiğim üç farklı sivil toplum kuruluşları (Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu, Kırım Kalkınma Vakfı ve Uluslararası Kırım Dostları Derneği) olarak Kırım'ın bundan 10 sene önce demokratik bir referandum ile Rusya Federasyonu'na bağlanmasının ardından; Kırım Tatar diasporasının yarısını ve Türkiye'deki umumi Kırım sevdalılarını birleştirerek, kamu diplomasisi aracılığıyla bu konuyu sürekli olarak gündeme getirdik.
Geçen 10 yılda yaptıklarımız ortadadır. Bundan sonra yapacaklarımıza da örnek teşkil edecektir.
Bizler, diasporanın anavatan ile bağının kopmaması gerektiğine inanıyoruz!
Bizler, Kırım'ın ve Kırım Tatarlarının izole edilmemesi gerektiğine inanıyoruz!
Bu haklı yolumuzdan şaşmayacağız!
Bir kritik noktaya da dikkat çekmek isterim: Anavatan Kırım'ın baş şehri Akmescit / Simferopol'de tertip edilen ilgili etkinliğin organizasyonundan sorumlu Kırım Cumhuriyeti İçişleri Politikaları, Bilgi ve Enformasyon Bakanı Albert Kurşutov'un son hamlesiyle yetkisiz ve etkisiz Kırım Tatar diaspora temsilcilerinin yarımadaya davet edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ithafen Kırım Tatarlarının tek ve yetkili idare organı Kırım Tatar Şurası tarafından kaleme alınan mektubun etkinlik ve basın aracılığıyla kamuoyuna açıklanması, ilgili etkinliğin anlamsız bir şekilde sonuçlandırılmasına yol açmıştır. Bu durum, tamamen Sayın Bakanın eksi hanesine yazar.
Kırım yarımadası ve Kırım Tatar siyaseti; dengeleri bilen, iç işleyişe hakim, diplomaside ustalık gerektiren bir alandır. Buna vakıf olmayan yerel siyasetçiler ve sözde Kırım Tatar diaspora temsilcileri, başarısızlığa mahkum kalacaktır. Tarih bunu yazdı. Tarih, bugün de tekerrür etmektedir.
Etkinliğin ardından Rusya Federasyonu'nun Türkiye ile ikili ilişkilerinde Kırım konusunun hassasiyeti bakımından bir darbe alınmıştır.
Kırım hükumeti, diplomatik alanda zor durumda bırakılmıştır. Kırım'a ve Kırım Tatarlarına dair kamu diplomasisi faaliyetleri sekteye uğratılmıştır.
Kırım hükumeti hem Moskova hem de Ankara nezdinde itibarsızlaştırılmıştır.
Bu etkinliğin ardından Kırım Tatar Şurası fikir ayrılığına düşmüştür. Kırım Tatarlarının resmi ve tek yetkili organı Şuramız, dağılma noktasına gelmiştir.
Uluslararası çapta alınan kararlar ve çizilen büyük yol haritası, Kırımlı yerel siyasetçilerin kişisel çıkarları uğruna değiştirilemez.
Bu durumdan Kırım Hükumeti, Moskova, Ankara ve Kırım Tatar Diasporası rahatsızdır.
Kırım Cumhuriyeti'nin Rusya Federasyonu Devlet Başkanlığı İdaresi Kremlin Nezdinde Kalıcı Kırım Cumhuriyeti Temsilcisi Sayın Georgiy Muradov, Kırım Cumhuriyeti Yerel İdaresi Başkanı Sayın Sergey Aksenov, Kırım Cumhuriyeti Parlamentosu Başkanı Sayın Vladimir Konstantinov, Kırım Tatar Şurası Başkanı ve Kırım Müslümanları Manevi Lideri Sayın Müftü Hacı Emirali Ablayev ve hatta Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Sayın Aleksey Yerhov, Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Sayın Andrey Buravov'un da ilgili durumdan rahatsız olduğuna eminim.
Yetkili ama etkisiz yerel siyasetçiler ve hem yetkisiz hem de etkisiz, üstüne üstlük Kırım Tatar siyasetini sonradan öğrenmeye çalışıp, idrak edemeyen sözde diaspora temsilcileri ile bu siyaset yürütülemez. Yapılması gereken bellidir. Gereğinin yapılmasını bekliyoruz.
Hep dediğimiz gibi:
Tarih, doğruları yazar!
Biz, doğruların peşindeyiz!
Doğrular, er ya da geç ortaya çıkar!
Doğru, galip gelecektir!
.
Ünver Sel, dikGAZETE.com
-KTDF Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı