Şair ve Gecekuşu üzerine- II
3 yıl önce okumuştum romanını, dün tiyatroya uyarlanmış haliyle bir daha geçti ömrümden “Şair ve Gecekuşu”...
Tek kelime ile muhteşemdi oyun. İki perde, sahne, dekor, geçişler... Hele kıyafetlere bayıldım.
Romanı okuduktan sonra hakkında bir yazı yazmıştım, (*) üç yıl önce daha güzel yazıyormuşum; bu sabah okuyunca fark ettim.
Ve bir şeyi daha fark ettim; Cevriye Banu’dan bu yana pek bir şey değişmemiş bu coğrafyada. Yazmak; ister şiir olsun ister nesir fark etmez, kendini açmak, duygularını ele vermek, insanların yorumuna açmak için değil, bilinmek ya da mesaj vermek için hiç değil, sadece yazıyla var olduğunu hissetmek için yazmak...
İnsanlar yanlış anladığında, bununla baş edemediğin hale bürününce olaylar, yazdıklarını imha etmeyi göze almak hâlâ...
Oyun güzeldi, ama bana sorarsanız romanı daha güzeldi.
Sahnede selam faslında, ayakta alkışlarken oyuncuları, romanın yazarı Cihan Aktaş Hanımefendi'nin de en son çıkıp gelmesini bekledim açıkçası. Ne güzel olurdu. Ama bir yakınından aldığım bilgiye göre henüz oyunu izlememiş bile kendisi.
-Cihan Aktaş
Bunu öğrenince çok şaşırdım. Bizdeki sanat anlayışı, tiyatroya bakış üzerine çok şey söylenebilir ama bu tatsız konuyu açıp hâlâ etkisinden kurtulamadığım oyunun zihnimdeki büyülü etkisine gölge düşsün istemiyorum.
Oyuncularının sosyal medya hesaplarından aldığım fotoğraflarla paylaşmak istedim hislerimi.
Umarım bir daha izlemek nasip olur. Ve yine umarım selam faslında Şair Cevriye Banu ve Nimet Gecekuşu ile birlikte Yazar Cihan Aktaş'ı da sahnede görüp, alkışlamak nasip olur...
“Sizden sonra neler değişti Sevgili Şair Cevriye Banu Hanım ve Gecekuşu Nimet Hanım;
Yazdıklarımızı insanlara daha hızlı ulaştırır olduk.
Artık kumlara ya da kervana karışmıyor yazdıklarımız.
Anında iletiyoruz hislerimizi birbirimize.
Çaresizliğimizi, umutlarımızı kolayca söyler olduk birbirimize.
‘İletişim çağı’ diyorlar bu yüzden olsa gerek bu çağa.
Fakat değişmedi tutukluğumuz, unutuşumuz en iyi bildiğimiz mısralarımızı, sonunu getiremeyecek kadar heyecanlanıp titreyen sesimizi gizleyemeyişimiz ağyardan...
Değişmedi kuma yazılan umudumuzun, aslında kaderimiz olduğunu anlayınca mahcup, ürkek, pişmanlık dolu gözlerle kaçışlarımız…
Değişmedi “acaba yanlış anlaşılır mıyım” kaygısıyla yazdıklarımızı kaldırmamız internet sitelerinden...
Hiç değişmedi kervana kattığınız şu mektubunuzla umutlanmamız Cevriye Bânû Hanım!”
“Kendi hatalarımdan ders çıkarmak kadar
Hiçbir şey yardım edemez bana bilirim
Taze bir başlangıç cümlesi için
Ve derim ki en bahtsız insan bile
Doğabilir yeniden iyilik tarafına…”
“Ve üzülmeyesiniz dîvanınız yandı diye!
Hepsini hissettim asırlar geçse bile gönlümde...”
.
Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com
https://www.dikgazete.com/yazi/sair-ve-gecekusu-uzerine-4108.html