Mutluluğun tanımını nasıl yapıyorsak hayata bakış tarzımız da bu istikamette olacaktır.
Filozoflara göre mutluluğun pek çok tanımını okudum; “Arayış.. Geçici doyum.. Cehalet.. Unutmak.. İnanmak.. Tembellik.." gibi birkaç dakika beynimizi yoran tek kelimelik cevaplar..
Ben de çağımızda, mutluluğun, olana şükretmek üzerine kurulmasını ne çok isterdim.
Halbuki bu günlerde mutluluk, başkalarına kör bir cehaletten öte gidemiyor.
Kabullendik, çağımız gösteriş çağı..
Şimdiki mutluluk, bireysel bencil hayatlarda, marka logosu kendisinden büyük eşyalar, ekrandan daha büyük utanç yüzükleri, hepimizin alışkanlığı (!) avokadolu kahvaltılar, bizim toplumun mutluluğunu Avrupa'nın pizzasına bağlayan düşünürler, geceliklerini giymiş, süslenmiş yataklarında evlilik kutlayan aşıklar, özgürlüğü, kuralsızlığı hamile göbeğiyle ifade eden anne adayları ve dahası.
Inanın, kendime; “Amaan, mutluluksa mutluluk; bu toplum için ne beynini yorup saçını dökeceksin!.. En iyi saç bakımı için şu sayfayı takip et…" diyebilmeyi isterdim.
Lakin, mahremiyetten yoksun, bereketsiz, tevazudan habersiz, başkalarına duyarsız, maddiyatta mutluluk arayan bireyler ve onlara özenip, imkanı yetmediğinden haset eden nice mutsuz nesil görünce toplumun edep, ahlak, görgü kurallarının içini boşaltıp, her seferinde onları küçümseyenleri tebrik etmek istedim.
Ve doğum yapan kadınlar, çift hesapları açan yeni evliler, Batı sunumlu entelektüeller (!), maddi durumları iyi olduğuna kesinlikle şahit olduğumuz nice benzer kitle..
İçten dileklerimle her türlü başarınız adına sizleri tebrik ederim.
Ama nolur bizleri de yaşadığımız çağa küstürmeyin olur mu!..
Naçizane fikrim, lütfen biraz mahremiyet, tevazu, saygı, doğallık, duyarlılık, incelik, nefse sabır, olana şükür..
Anlaşıldığım her gönüle selam ederim..
.
Betül Özey, dikGAZETE.com
Sosyolog/Psikolog