Dün akşam buzluğumdan ekmek çıkarırken sağ köşeye sinmiş başka bir poşet farkettim.
“Ben böyle bir şey saklamamıştım, kim ne koydu benim dolabıma” diye homurdanarak paketi elime aldım kiii…
Kafama dank etti!..
Bu benim doğumdan sonra “gömeriz” diye anneme “sakla” dediğim plasentamdı..
Biliyorsunuz ki 4 hafta evvel, Rabbimin yardımı ve lutfu ile ev doğumu gerçekleştirerek bir kız bebek emaneti aldım Rabbimden.
Her doğum haberi aldığımda ilk olarak tebrik eder, sonra plasentasını sorarım. Çünkü günümüzde leş yiyici akbabadan farkı olmayan endüstri, dişlerini bilevleyerek bekler plasenta gelmesini..
Artık bu inkar edilemez gün gibi bir gerçektir ki "Hastaneler plasentaları kozmetik şirketlerine satarlar!"
Yani bebeğinizin eşi, sizin 9 ay taşıdığınız organınız, bir godomanın yüzünde gençleştirici, kırışık giderici bir krem oluverir..
Ne acı değil mi!
Bir çok anne, bebek arabasının fonksiyonel özelliklerini araştırdığı kadar, plasentanın durumunu araştırmaz.
"Çöpe gider" sanır, sanki çöpe gitmesi çok normal bir durummuş gibi..
Manevi olarak tırnağın, saçın dahi çöpe gitmesi bir çok problemi beraberinde getiriyorken, plasentanın çöpe ya da kozmetik şirketlerine gitmesi ne korkunç bir haldir.
Oysa Nebevi metodda, Peygamber sünnetinde bedenden ayrılan her parçanın gömülmesi vardır, bizim tek doğrumuz budur!
Neden “tek doğrumuz plasentanın gömülmesidir!” diye vurgu yaptığımı birazdan daha net anlatacağım ama ufak bir konuya değinmek istiyorum.
Eskiler plasentaya yani halk dilinde bebeğin eşine değer verir, onu ayak basılmayan bir toprağa gömerlermiş..
Hatta bebeğin düşen göbek kordonu dahi gömülürmüş..
Kordon hala gömülür; bu unutulmamış..
Neden?
Çünkü hurafeler karıştırmışlar, bizim millet, pek sever mistik işleri.
“Okul bahçesine göm okusun!.. Camiiye göm dindar olsun!..” Umrecilerle Arabistan'a yollayıp gömdürenler bile var..
Ne diyeyim bu işlere?
Rabbim bize bu bidatleri bıraktırsın.
Böyle bir inanç sistemi İslam'da yoktur.
Şimdi gelelim asıl meselemize..
Plasentamı buzlukta unuttuğumu kuzenime söyleyince, o da latife yaparak "aman iyi ki yemeklere katmamışsın" diyerek güldü..
Esprisinden bile tiksindiniz değil mi?
Ama size artık plasenta yemenin çooook yaygınlaştığını ve çok matah bir şeymiş gibi bir de ünlüler tarafından popülerleştirilmeye çalışıldığını söylesem?
Bizde de var böyle çok bilen(!) elit(!) kesimler..
Bir çok sözde doğalcı geçinen “Instagram fenomenleri” kendi plasentasını yemekle övünüp, Allah'ın haram kıldığı ve hükmen "necis" tıbben "leş" hükmünde olan bir organı yer, size de sözde “faydalı” olduğunu söylerler!
Allah aşkına, uzak durun bu tiplerden.
“Nasıl yenir plasenta” derseniz hemen anlatayım;
- Kurutur, toz haline getirir, bitkisel kapsüllerin içine koyup hap gibi yutarlar.
- Kurutur, toz haline getirir, kremlerin içine koyup ciltlerine sürerler.
- Taze olarak bir parçasını vodka yada sair bir alkolün içerisinde bekletip süzüp yemeklere katarlar.
- Yine taze olarak esansını çıkarıp, içeceklerine katarlar..
- Hatta şu an bazı youtube kanallarında yağda kızartan, “milkshake” yapan, hatta spagetti sosu yapanlar dahi var.
Kendi plasentası haricinde "at, dana, koyun" gibi hayvanların plasentalarını da yiyenler mevcut..
Amerikalısı, Avrupalısı, Çinlisi ne yerse yesin de, sen bu necisi yemenin “sağlıklı” olduğunu Müslüman bir topluma empoze etmeye çalışırsan “orda bir dur” deriz!
Bu akım, ülkemizde de yayılmaya başlamış durumdadır.
Zaten bu sebeple yazma gereksinimi hissettim..
Şimdi bu insanlar diyorlar ki;
- Amerika'da, Avrupa'da yapıyorlarsa bu işi, vardır bir hikmeti(!). Hem doğada bu olay zaten yaşanıyor, bir çok hayvan doğumdan sonra kendi plasentasını yiyor. Buradan güç ve besin alıyorlar, bu doğal döngüye biz neden katılmayalım?
- İyi de kardeşim o hayvan, sen insansın! Sen eşrefi mahlukatsın, sen besmelesiz kesilen eti dahi yiyemezken kendi etini sırf "besin alacağım" diye nasıl yersin?
Sana gerekli olan besinleri Mevla zaten en temizinden yaratmış, sen bu besinlerden mahrum değilsin ki zaten; iş plasentaya kalsın!
İnsan, kendi bedeninden bir parça yer mi?
Bu yamyamlık!..
“Deli dana” dediğimiz hastalık da hayvana kendi türü yedirildiği için meydana çıkmadı mı?
Yiyin plasentayı sonra bilimin teşhis koyamadığı çeşit çeşit hastalıklarla uğraşın..
Plasentaya, Mevlamız tarafından verilen görev; besin ve oksijen alışverişi yapmak, ve en önemlisi atık ürünleri göbek kordonu yoluyla filtreleyerek bebeği beslemektir.
Selenyum, kadmiyum, civa ve kurşun gibi ağır metallerin yanı sıra, bakteriler de plasentanın bu süzgeç görevinden dolayı plasental dokularda bulunabilir.
Dolayısıyla plasenta steril değildir!
Plasenta kapsülleme süreci, bu bulaşıcı patojenleri bertaraf etmez!
Plasenta yemek, siz ve bebeğiniz için potansiyel olarak tehlikelidir ve kanıtlanmış hiç bir faydası yoktur!
Aksine anne için enfeksiyon kaynağıdır.
TSE K 202/Kasım 2013-Helal Kozmetik Kriterine göre Plasenta necistir, haramdır!
Yazıklar olsun ki;
“Temiz ve tayyib olanı yiyin!” ayetine muhatab olmuş bir Ümmet’in kadınlarına, bu açıklamaları yazmak zorunda kalıyoruz..
Reddedin size bunları empoze edenleri!
Sarılın Allah ve Rasulu'nün emirlerine..
İslam'da olmayan, sünnetullahta bulunmayan bu absürd işleri reddedin!
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com