- HAZAR TÜRKLERİ’NİN MUSEVİLİĞİ SEÇMESİ, ONLARI SİSTEMATİK OLARAK SOYKIRIMA UĞRATTI.
Çünkü seçim 'Din'dir.
Yahudilerde din ile ırk genelde aynıdır. Ancak Eşkenazlar yani Hazaralar, Safaradlar ile hiç benzeşmezler.
Öyle ki; okulları, mabedleri ve mezarları dahi ayrıdır.
Yahudiliğin nasıl icad edildiği konusuna gelince; İsrailli Prof. Shlomo Sand, “Yahudi Halkı Nasıl İcad Edildi” adlı kitabında bu konuyu gayet güzel işlemektedir.
DNA araştırmaları sonucu: “Y-Kromozomu” Yahudilerin kökeninin Anadolu olduğu tezini güçlü kılan, Yiddişçe’nin Türkçe ile akraba olduğu verisi midir.
Sheffield ve Tel Aviv üniversitelerinde yapılan bir "DNA" araştırması, ilginç bir veriyi ortaya koyuyor. Buna göre, Yiddiş konuşanların kökenleri kuzeydoğu Anadolu’daki dört antik yerleşime dayanıyor. Araştırma, Yiddiş’in Yahudiler tarafından İpekyolu üzerinde ticari faaliyette bulundukları süre içinde “İcat edilmiş bir dil” olduğunu ortaya çıkartmaktadır.
Sheffield ve Tel Aviv üniversitelerinden araştırmacılar, DNA verilerini “Atalar”a ilişkin koordinatlara çevirmek için "Coğrafi Nüfus Yapısı" (GPS) adlı bir araç kullandılar. Bu onlara bahsi geçen dört yerleşimi belirleme şansını verdi: Iskenaz, Eskenaz, Ashanaz ve Ashkuz. Bu yerleşimlerin tümü, tarih boyunca Çin ile Akdeniz arasında ticaretin yürüdüğü İpekyolu üzerinde yer alıyor.
Araştırmacılar, bu yerleşimlerin isimlerinin de 1500 yıldır bilinen ‘Aşkenaz’ kelimesinden türediğini düşünüyor.
Bulgular, Aşkenaziler’in 1000’li yılların sonlarında, 500 yıl sonra Avrupa’ya hareket etmezden önce Hazar kıyılarına yerleştiklerini düşündürüyor. Bu aynı zamanda dönemin uluslararası ticaret ağlarının da yok olduğu dönemdi.
Yiddiş’in Aşkenazi Yahudilerinin yaygın dili haline gelmesiyle, diğer dillerden kelimeler de Yiddiş’e girmeye başladı, ancak Slavik gramer yapısı korundu.
Tarihte birçok Türk topluluğu, Musevilik dinini seçmişti. Göktürkler’in batı kanadını oluşturan Hazarlar, 600’lü yıllardan itibaren Orta Asya’dan Kafkasya ve Kırım’a kadar olan bölgede hakimiyet kurmuşlardı. Aslında “Gök Tanrı” inancına sahip olan Hazara Türkleri, 800’lü yıllardan sonra resmen Musevilik dinine girdiler ve 1000 yıllarına kadar hüküm sürdüler.
Bir süre sonra Ruslar’ın egemenliği altında kalan Hazarlar, 1200 yıllarını takiben Orta Avrupa’ya göçtüler.
Buradaki Fransa ve Almanya’da Aşkenaz Yahudiler’in “Y” kromozomları üzerinde yapılan araştırmalar, kökenlerinin “İsrail Oğulları”na değil, Türkler’e dayandığını göstermektedir. Günümüzde, dünya Yahudileri’nin yüzde 80’i Aşkenazlar’dan oluşmaktadır.
“Holocaust” (Holokost) sözcüğü (Yunanca ‘bütün' anlamına gelen ‘holos' ve ‘yanık' anlamına gelen ‘kaustos' tan) Naziler’in İkinci Dünya Savaşı'nda, 6 milyon civarında Musevi - Yahudi'ye yaptığı sistematik soykırımın tercih edilen adı olmuştur.
Naziler, kendileri açısından daha yumuşak bir tabir olan "Yahudi Sorunu'nun Nihai Çözümü”nü kullanmışken, ‘Shoah' (Şoa) bu felaketin çağdaş Yahudi adı olarak geçmektedir.
Naziler’in ırkçı politikası sadece Yahudileri etkilemedi. 6 milyonun üstündeki kurbanın yanı sıra Çingeneler de eziyet görüp katledildi.
“Ari ırk”tan olmayan diğer kurbanlar arasında Ruslar ve Slavlar da vardı. Ayrıca 200 BİN'den fazla bedensel ve psikolojik engelli Alman da ünlü “Ötenazi Programı”nın bir parçası olarak sistematik bir şekilde katledildi.
Tüm bu bilgiler ışığında sormamız gereken soru şudur;
“TÜRKLER, MUSEVİLİĞİ ŞEÇMİŞ DAHİ OLSALAR, NEDEN SOYKIRIMDAN KURTULAMADILAR” olmalıdır.
Birinci Dünya Savaşı’nın zihin kodları incelenecek olursa, bu sorudaki karşılığın; Müslümanı olsun, Hıristiyanı olsun, Musevisi olsun, genel manada “Türkler’in ilerlemesinin durdurulması” üzerine kodlanmış olduğu gerçeğine ulaşılacaktır.
İkinci Dünya Savaşı’nın kodları farklı mı yazıldı dersiniz!..
Avrupa kıtasında yerleşik ve Museviliği seçmiş olan Türk sakinlerin de yok edilmesi üzerine kurgulanmış planlar olarak değerlendirmek yanlış mı olacaktır?
Aslında bu konuyu detayları ile ortaya koyan bir çok Yahudi araştırmacı olmasına rağmen, her ne hikmetse konu bir şekilde sulandırılmış ve “Türkler’in yok edilmesi”nin üzerine perde gerilerek, çarpıtılması ile birlikte, “sadece Yahudilerin mağdur edildiği” iddia edilerek, yaşanılan gerçeğin siyasi ve politik çıkarlara kurban edilmesi yaşanmıştır.
Tüm çıplaklığı ile ilan edilmesi gereken gerçek şudur;
Batı ittifakı; Dünya üzerinde sistemler kuran, ticari ve politik atılımlarını insanlığın huzuru için kurgulayarak insanlığın adalet ile yönetilmesine zemin hazırlayan, Museviliği seçmiş olanları da dahil olmak üzere, Türkler’e karşı kurgulanan Birinci ve İkinci Paylaşım Savaşları sayesinde, sistemli olarak yok etmek üzere şiddet uygulamıştır.
Tüm insanlığın şahitlik ettiği dönem olan Birinci Paylaşım Savaşı ve sonrası, dünya genelinde kan ve gözyaşı dinmek bilmemektedir.
Mesele, “Din” meselesi değildir!
Mesele, dünya genelinde, insanlığa huzuru ve barışı getirecek sistemleri inşaa edebilme tecrübesine sahip “AKIL Yapısı”nın yok edilmek istenmesi meselesidir.
Unutmayalım; Gerçekler tüm karanlıkları aydınlatır.
.
Ali Karani, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @KARANIAli , @dikgazete
Necdet çelikdönmez 5 yıl önce