1950’den önce merkez sağ seçmenin tek arzusu CHP’nin ceberut tek parti zulmünden kurtulmaktı.
Bundan dolayı eline geçen ilk fırsatta (1950) CHP’yi sandıklara gömdü.
Hıncını alamadı, 1954 seçimlerinde bir daha gömdü.. 57’de bir daha…
Arka arkaya yüz defa seçim olsa Merkez sağ seçmen, CHP’yi sandıklara yine gömecekti. Nasıl bir hınçla dolmuşsa artık…
HÂLBUKİ DEMOKRAT PARTİ, HATA ÜSTÜNE HATA YAPIYOR, BÖYLE BİR DESTEĞİ HAK ETMİYORDU!..
Olsun!
Değil mi ki, havada mis gibi hürriyet kokusu var,
Değil mi ki, sırtından jandarma dipçiği inmiş,
Değil mi ki, minarelerden “Allah-u Ekber…” sedaları yükseliyor,
Değil mi ki, camiler haraç-mezat satılmaktan kurtulmuş,
Değil mi ki, yavrusunu korkusuzca Kur’an kursuna gönderebiliyor,
Değil mi ki, demiryolu vergisi zulmünden kurtulmuş…
Varsın Menderes hata yapsın! O da insan… Hatası düzelmez değil ya!..
Ama
İnönü’nün tek parti dönemine tekrar dönülürse..
“Aman Allah’ım… Korkunç!”
DARBE…
Merkez sağ seçmenin korktuğu başına geliyor.
Menderes’le mertçe mücadele edip yenemeyen CHP, darbeyi destekleyerek Demokrat Parti iktidarına son vererek Menderes ve arkadaşlarını idama gönderiyor.
MERKEZ SAĞ SEÇMEN KADERİNE BOYUN EĞİYOR
Bu cinayete merkez sağ seçmen sesini çıkaramıyor.
“Allah kerim!” deyip CHP’den hesap soracağı günleri tekrar beklemeye başlar.
BU ARADA…
Merkez sağ seçmenin beklediği seçimler çok uzak değil (1965) ona döneceğim…
Ama…
Bu arada dünya ahvali…
Ve…
Bu seçmenin profili üzerinde durmak istiyorum.
Avrupa savaştan çıkmış, hızlı bir sanayileşme ve kalkınma hamlesi başlatmış…
Ancak…
Nüfusu savaşta kırıldığı için insan kaynağı yetersiz…
Bizde ise darbe olmuş…
CHP yine iktidar olmuş (koalisyon) Tek parti döneminin yokluk ve yoksulluğunu yaşamış babalar ise hala hayatta…
Ve çocuklarının aynı sefaleti yaşamasını istemiyor.
Bu iki sosyal ve siyasi hadise tetabuk edince (örtüşünce), (CHP iktidarının zulmünü yaşamaktansa) Merkez sağ seçmen işçi isteyen Avrupa’nın yolunu tutuyor.
ORTA ASYA’DAN ORTA AVRUPA’YA…
Böylece…
Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu yurt tutan fethin evlatları, 40 yıldır savaş görmemiş ülkesinde ekmeğini kazanamayacağını anlayınca, Atalarının savaşlarda defalarca yendiği Avrupa’nın yolunu tutar.
Niçin?
Çünkü Avrupa’da ekmek ve hürriyet vardı…
Ama…
Öz vatanında, 40 yıldır savaşa girilmediği halde, (nasıl becerdiyse..?) ülkeyi harabeye çeviren bir CHP vardı.
Ve bu CHP…
Ülkeyi imar etmeye çalışan kadronun ipe çekilmesine çanak tutmuş, kendisi de yeniden iktidar olmuştu.
1965 SEÇİMLERİ…
“Alamancı” dediğimiz ve çoğunluğu merkez sağ seçmenden oluşan yurttaşlarımız Avrupa yolunu tutarken, gidemeyenler CHP’den alacağı rövanş gününü beklemeye başlar.
Nihayet…
1965 yılında bu fırsat eline geçince bir defa daha CHP’yi sandıklara gömer.. 69’da bir daha…
ALAMANCILAR TATİL İÇİN DÖNÜYOR…
Bu arada, tatil için ülkeye dönen sağ seçmenin Avrupa’da gördükleri karşısında kafası karışmıştır.
Oranın vatandaşının, resmen oturup devletle pazarlık yaptığını gördü.
Beğenmedi mi işi bırakmakla tehdit ediyor.
“Ya hu devlet baba bu!
Varsa verecek, yoksa Allah’tan malum…”
Sonra din, namus, vatan, bayrak algısı vs. gibi kutsal değer anlayışları bizden çok farklı…
“Çocuklarımız da devletten haklarını istemeye kalksa ayıp olur mu?” diye bir kafa karışıklığı içindedir.
KAOS…
Bu sorular içinde Türkiye, 70’li yıllara büyük sancılarla girer.
Sağ-sol çatışmaları…
Grevler.. Fabrikaların işgali…
Kurulamayan hükumetler.. “Kurtarılmış” mahalle, şehir ve kasabalar.
Eğitimsiz üniversiteler, sokak çatışmaları…
Ve nihayet 12 Eylül 1980 darbesi.
MERKEZ SAĞ SEÇMEN NE İSTİYOR?
Hürriyet olmazsa olmazıdır.
Camisine, kıyafetine, ezanına, bayrağına, vatanına deli gibi sevdalıdır.
Çok dindar değil…
Aşırı milliyetçi de değil…
Ama…
“Ezan susmaz Bayrak inmez” onun şiarıdır.
Onun için devlet “Devlet ebed müddet”tir.
“Devletimize halel gelmesin” diye canını verir…
Ama…
Bu arada çocuğuna bir iş, köyüne yol, mahallesine mescit ister.
Evladını hayırlı bir kısmetle baş-göz ederse ondan mutlusu yoktur.
Hürriyetine dokunmadıkları sürece Devlet büyüklerinin yaptığı hataları da hoş görür.
Demirel…
Bayrağı ve Kur’an’ı öpüp başına koydu mu onun için yeterlidir.
Üstelik makam aracıyla Cuma’ya gidiyor. Daha ne olsun?
Devlet ona sataşmadığı sürece mutludur…
Sabırlıdır…
Bekler…
Beğenmediği siyasi partiden hıncını sandıkta alır.
Devleti maceraya sürükleyecek partilere ise yüz vermez.
Onun için parti ismi de önemli değil. Mühim olan o partinin sağdaki en büyük parti olmasıdır.
50’li yıllarda Demokrat Parti’ye,
60 ve 70’lerde Demirel’in Adalet Partisi’ne
80’lerde Özal’ın Anavatan Partisi’ne oy verdi.
90’ların sonunda kafası karıştığı için oylar ANAP, DYP ve MHP arasında dağılmış, Merkez sağ seçmen çoğunluk olduğu halde Hükumeti Ecevit’in sol partisi kurmuştur.
Onun bu kafa karışıklığı ülkeye pahalıya patlar.
Bankalar batar..
IMF kapısı önünde borç dilenilir..
Enflasyon ve faizler tavan yapar..
Başbakan ile Cumhurbaşkanı birbirine çocuklar gibi küser…
Yani…
Ülke batma noktasına gelir.
2000 yılından sonra merkez sağ seçmen yaptığı hatayı fark ederek tekrar bir macera yaşanmasın diye oylarını AK Parti’de toplar.
ÖLÜMLÜ DÜNYADA ŞEREFLİ BİR HAYAT…
Bu arada merkez sağ seçmen, Avrupa’da gördüğü refahın neden ülkesinde de olmadığını sorgulamaya başlar.
Hürriyeti kısıtlanmadan, mazbut bir hayat ama kalkınmış ve dünya ile rekabet eden cennet gibi ülkesinde yaşamanın yollarını arar.
AK Parti, kısa sürede bu arzusunu yerine getirir.
O da her seçimde desteğini vermeye devam eder.
Bunun neticesinde sağ seçmenin en çok arzuladığı şeyler olan; kalkınma, sanayileşme, devlet kademelerinde insan yerine konma, sağlık, sanayi ve alt yapıda büyük gelişmeler olur.
Ülkemiz…
Büyük bir atılım yaparak dünya ile arasındaki büyük farkı kapatır. Hatta bazı yerlerde Avrupa’yı geçer.
TEHLİKE ÇANLARI…
Türkiye…
Bu hamlelerine devam ederse kısa sürede dünyanın güçlü ülkeleri arasına gireceğini görenler, sağda merkez sağ seçmene hitap edecek bir parti kurar.
Maksat AK Parti’de toplanan bu seçmenden birkaç puan kopararak, yeni dönemde yamalı bohça hükumeti (CHP+HDP+İP+Diğer küçük partiler) kurmak suretiyle bizi eski Türkiye’ye yani Avrupa’ya muhtaç bir Türkiye haline getirmek isterler.
MERKEZ SAĞ SEÇMENİN BU OYUNU GÖRECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM…
Allah’tan…
Merkez sağ seçmene hitap edecek parti ve başındaki kadının kifayetsiz, teşkilatı yetersiz, söylemi ağırlıksız bir parti olduğu kısa sürede görüldü.
Merkez sağ seçmenin ülkeyi maceraya atacak partilerden her zaman uzak kaldığı bilinmektedir.
Ancak bu ferasetine şimdi her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var.
Çünkü dünyaya henüz son sözümüzü söylemedik…
Ve…
Türkiye’nin 5’ten büyük olduğunu henüz gösteremedik.
Merkez sağ seçmenin 1950’de CHP’yi sandığa gömüp, hürriyetini kazandığı gibi, 2023’te de ülkemiz üzerinde oyun kurmaya çalışan odakların planlarını sandığa gömerek Büyük Türkiye’nin önünü açacağını inanıyorum.
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
hayırlı olsun. 3 yıl önce