Doğu Akdeniz’de “Gaz Sıkışması” olduğu kesin.
Ege’den başlayıp, Toros Hattı ve Kıbrıs ile Türkiye arasında Doğu Akdeniz üzerinde olası bir hareket olabilir.
Sabah uyandığımızda düşman askeri ile yüz-göz olmamamız için “Devlet” ciddi olarak hazırlanıyor. Askeri envanterimizin açıklanması, düşman saldırısına hazır olduğumuzun göstergesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açık açık söylüyor: "Dedeağaç’ta, adalarda yapılanları görüyoruz. Zırhımızı kuşandıktan sonra bize bunlar hiç ürküntü vermez. Tedbirimiz var, her şeyimiz hazır.”
Suriye’nin Kuzeyinde PKK/ YPG terör unsurlarına askeri eğitim verip silahlandıran Amerika, aynı zamanda Güney Kıbrıs Rum kesimine uyguladığı 35 yıllık silah ambargosunu kaldırdı. Rum kesimini de cephede piyade olarak kullanacaklar.
Geçtiğimiz gün, Lübnan ve İsrail arasında ilginç bir gelişme yaşandı. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’nın yaptığı açıklamaya göre; Lübnan’ın güneyinde İsrail ile deniz üzerinde 10 yıldır süren deniz sınırı müzakereleri olumlu sonuçlandı.
İsrail ile Lübnan arasında yaklaşık 860 kilometrekarelik deniz sahası anlaşmazlığı bulunuyor.
İsrail ile Lübnan, aradan geçen 4 ayda, inişli çıkışlı devam eden müzakereler sonucunda ABD'den nihai anlaşma taslağını teslim aldı. Amerika’ya teşekkür bile edildi.
İsrail Başbakanı Lapid, 11 Ekim'de, İsrail ile Lübnan’ın deniz sınırlarının çizilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını bildirdi.
İsrail ve Lübnan’ın aralarındaki çatışmayı dondurup, soğutucuya kaldırmalarının Türkiye’ye yansıması nasıl olacak?
AB’nin, Doğu Akdeniz ülkelerinden elektrik temin etmek amacıyla Yunanistan, Kıbrıs Adası ve İsrail’e uzanan Deniz Altından Kablo Projesi (EuroAsia İnterconnector), Kıbrıs Rum yönetiminde törenle başlatıldı.
Projenin bir bölümü ise Antalya açıklarında Türkiye’nin kıta sahanlığından geçiyor. Rum yönetimi ve Yunanistan, enerji hattıyla ilgili kullandığı haritalarda Türkiye’nin kıta sahanlığını yok sayıyor. Kaş açıklarındaki Meis adası ile birleştirerek bölgeyi kendi alanı kabul ediyor.
EuroAsia Interconnector, Kıbrıs'ı AB'nin elektrik şebekesine bağlıyor. AB her ne kadar enerji güvenliğini/ temiz enerji kavramını ön plana çıkarsa da İsrail, AB ve Kıbrıs Rum Kesimi arasında Deniz sahası üzerinde yeni bir Jeopolitik yapılanma söz konusu.
Türkiye, Libya ile yaptığı anlaşmalar ve Mavi Vatan Doktrini ile Akdeniz üzerindeki doğal haklarını güncelledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tensibi ile Barolar Birliği eski Başkanı Metin Feyzioğlu'nun Lefkoşa Büyükelçiliği'ne atanması, Türkiye’nin Kıbrıs meselesine verdiği ciddiyeti gösterdi.
Feyzioğlu’nun büyükelçi olarak atanması ile onun Uluslararası Hukuk/ Kıbrıs konularını yakından takip ettiğini de öğrendik.
Avrupa’nın sürekli öten Dik Horozu Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, sosyal medyada yaptığı açıklamada: “Dünya Savaşı istemiyoruz (We do not want a World War)” demiş.
Macron’a sormazlar mı; madem savaş istemiyorsun; neden Yunanistan’ı Türkiye aleyhine kışkırtıyorsun? Aynı şekilde Ermenistan’ı da Azerbaycan aleyhine kışkırtarak savaşa teşvik ediyor.
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, Yunanistan’ın egemenliğine yönelik Türkiye’den bir saldırı gelmesi halinde Paris’in Atina’yı “destekleyeceğini” ve “bunun değişmeyeceğini” söylüyor.
Fransa örneğinde Avrupa savaş tedirginliği yaşıyor.
Fakat bir taraftan da kendi coğrafyasından çok da uzak olmayan alanda vekalet yoluyla Ermenistan ve Yunanistan’ı savaşa hazırlıyorlar.
Yunanistan yönetimi, siyasi kargaşanın içerisinde paranoya hali yaşıyor. Yunan halkı bu durumdan zarar görecek.
Batı iyice köşeye sıkıştı.
Dünya artık Batı Merkezli değil.
Ukrayna/ Rusya Savaşı, batının çaresizliğini gün yüzüne çıkardı. Avrupa’nın, Jeoekonomik/ Jeoenerji türbülansına karşı hazırlıksız olduğunu gördük.
Jeopolitik gelişmeler, Türkiye’nin elini güçlendirdi. Türkiye güçlendikçe dostları da güçlenecek. Türkiye’nin de katıldığı Avrasya/ Türkistan’da birçok toplantı düzenlendi. Önemli kararlar alındı.
Türkiye ön plana çıksa da dostlarının da kazanmasını istiyor.
Kazan kazan yaklaşımı (win-win approach), bir oyun kuramı/ game theory kavramıdır. Bu yaklaşım, her iki tarafın da kazandığı bir iletişim, anlaşma ve davranış biçimidir. Yaklaşım; çatışmayı düşmanca saldırmak ve savunmak yerine, birlikte çalışmaya dönüştürüyor.
Tam bu noktada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Cumhuriyetimizin yüzüncü yaşını, sıradan yıl dönümü kutlamasının çok ötesine geçen 'Türkiye Yüzyılı' atılımıyla karşılamaya hazırlanıyoruz" sözü anlam buluyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yıldönümünde “Türkiye Yüzyılı” sözü, milletin azmini ortaya koyuyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; "Türkiye, enerjinin ağırlık merkezine konuşlanmak üzeredir. Türkiye'nin başarısı, dengeli, dürüst ve çok boyutlu dış politikanın mahsulüdür" diyerek bu söyleme katkıda bulunuyor.
Temel argüman, Türkiye’nin Ulusal Birliğinin güçlendirilmesini kapsıyor.
2023’e hazırlanan Türkiye’de siyasi bölünmenin azaltılması; inanç ve kimlikler üzerinde tartışmaların sonlandırılması hedeflenmiş durumda.
Anayasa değişikliğinde insan hak ve özgürlüklerini koruyacak şekilde yeni düzenlemelere gidilecek.
Stratejik Rekabet Çağında, Türkiye’nin küresel ve bölgesel yükselişi engellenemeyecektir.
‘Türkiye Yüzyılı’nın; Küresel İstikrasızlığın zirve yaptığı ve çatışmaların yoğunlaştığı günümüzde, mazlum halklara Deniz Feneri vazifesi göreceği aşikardır.
Dünyada dostça yaşama arzusunda olanlara selam olsun.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://ec.europa.eu/info/news/commission-participates-launch-euroasia-electricity-interconnector-2022-oct-14_en
https://www.dikgazete.com/haber/cumhurbaskani-erdogan-cumhuriyetimizin-yuzuncu-yasini-turkiye-yuzyili-atilimiyla-karsilamaya-hazirlaniyoruz-799273.html
https://www.dikgazete.com/haber/cumhurbaskani-erdogandan-yeniden-asya-girisimi-vurgusu-798703.html