J. Trudeau'un: "Marjinal azınlık" dediği TIR konvoyu çığ gibi devleşti.
'Kamyon arkası' sloganları: TİRANLIK YA BİTECEK YA BİTECEK!
Bölgeden bildirimler yıkılıyorken ana akımdan çıt çıkmıyordu.
'Marjinal azınlık' tanımına içerleyenler de bir bir eklenmiş.
Milyonlar sokaklarda. Hiç yapmayanı, yol kenarında coşkuyla konvoyları selamlıyor, erzaklar veriyor, ellerinde bayrakla yürüyor...
Ottowa ışıl ışıl. Bölgeye giren TIR'lar direklerine Kanada bayraklarını çekiyor. Ortalık korna sesleriyle inliyor.
- BİZİ DUYUYOR MUSUN JUSTİN?
- TİRANLIK ya BİTECEK ya BİTECEK!
- YA GERİ BASACAKSIN YA GİDECEKSİN!
Ama Justin ortalıkta yok ki 'geri bassın.'
"Kovitim", pardon "Kovit temaslı olduğumdan izolasyondayım.” demiş ve söylentilere göre tüymüş.
Son yıllarda affı zor başka cibiliyetsizlikleri de ortaya dökülmüştü. Bunun da büyük etkisi olabilir.
Bu çok 'alakasız' konular da görülmeyen kollarla birbirine çok bağlı aslında.
Konvoyun Ottowa'ya ulaşmasının ardından, ilk olarak civardaki yersen 'karantina' kampları boşaltılmış ve yıkılmış.
"Bu 'kamplar' da ne ayakmış?!" der, bir düşünür önce bir insan.
Doğru, Kanada'nın yüzde 90'ı aşılıymış, neyin teranesi bu değil mi?
Onlar da bunu diyor: "Lan hani bitecekti böyle?! Bir dediğiniz bir dediğinizi de tutmuyor. Ve benim yaptırmış olmam da asla dikta tiranlığına vize vermem anlamına gelmiyor. Yettiniz kifayetsizler!"
Hangi işte duydunuz bunu şimdiye kadar?:
Her bir yaptığı kendisiyle çelişecek, hiçbir haltı çözemeyecek beceremeyecek ve halen maaşı alıp yan gelip yatacak.
Ve de üstüne hükümranlık taslayacak!
Hiç böyle çalışanınız var mı?
Sanıyorlar ki bıkkınlık, sıyırmışlık seviyesi, sosyal medyadaki 'bir avuç' 'aşı karşıtı’ndan ibaret.
Başlangıçta bizde görünen de 'bir avuç’tu belki. Çoğumuz ilkin 'yalnızlıktan', 'kafayı iyice sıyırmamak' için sosyal medyayı aktif kullanmaya başlamışız meğersem.
Çığ gibi büyüdük.
Her saçmalıkta, çelişkide birkaç defa daha katlandık. Ve geldik çattık teorinizin çöküşüne.
'Aşısız' lafını yediririm.
Ama evet, artık şahsen dümdüz 'aşı karşıtıyım' diyebilirim. Sayenizde bu da. Gözümüzü açtınız.
Ancak bu hareketin içindekiler hep bu bakış açısında değil.
Toplamı için tek tanım bulacaksanız; DİKTA KARŞITI daha uygun olurdu.
veya 'BİLLİM' KARŞITI da diyebilirdi 'billiciler'.
Neden ille de bu en olmadık yakıştırma?
Bir şekil hep "Aşı aşı" deyince 'aşı' sansınlar maksat.
Durmadan "Maske çaput" deyince ortada çok acayip bir salgın var sanılması gibi...
'Aşı karşıtı' etiketi o kadar alakasız ki;
- 'Aşısız' dedikleri kitle teknik olarak bir şekil aşılı yani.
- Bu dünkü icad, 'aşı' vasfı dahi kazanmamış bir sıvı sıkma derdinde.
- Karşı oldukları 'aşı' da değil, DİKTA.
Temel varoluş HAKlarını savunma hattı.
Nefsi müdafaa HAK!
HAK haktır.
Burada haklı haksız dahi tartışılamaz.
- 'Deneysel sıvı' hiç denemez buna:
Toplumun tamamına, çocuk çoluk, alelacele peş peşe sıkma ısrarı!
Bunun nesi deney? Şu 'denek', 'deney', 'deneysel sıvı' yakıştırmalarını da bırakalım artık lütfen.
- Mantıklı yani; Her dalgada minnak minnak götür ki, şunları deyip geçsinler:
"E bana bişi olmadı kiiiii."
"E İstitatistiklere bak, bu kadarı da doğal kiii."
Tüm baskılara, baskılananlara rağmen gerçekler er geç ortaya çıkar.
İnsanlar İngiltere'de yaygın bir eylemle polis istasyonlarına giderek yakınları ve kendileri için 'aşı yaralanmaları' konusunda suç duyurusunda bulunmaya başlamıştı ve araştırılmasını talep etmişti.
Önce 'sahte haberler' deseler de; Bunların yayımlanmasının ertesi günü İngiltere'nin tüm kovit 'önlemlerini' kaldırılması da ilginç.
Akabinde bizimkilerin hepsi birden ağlamaya, pimi çekilmiş gibi saçmalamaya başladı.
Önce mamasız kaldılar, sonra yalnız.
Titrek jöle gibiler, kıyamam.
Neyse işte; Bu hareket başka ülkelere de sıçramış çoktan, onu da 'billsinler'.
İşin en komik yanı;
Yılların milletçi, halkçı geçinenleri bile sağlı-sollu koşulsuz işbirlikçileriymiş meğersem.
Biz de iki yıldır: "Hey! İspat yükümlülüğü iddia sahibinindir. DSÖ işgal çetesine sorun şu ispatı." diyoruz.
Bize ispat sormak cidden abesle iştigal. Kendisi asla var olmamışın 'yokunu' ispat etmemizi istiyorlar.
Yoku ispat etmen için birinin önce bir varlığını ispat etmiş olması gerekir.
Bir varmııış, bir yokmuuuş, genelge de yokmuş. Pireler tellal, develer diken iken;
Bir billen, bir hem bilen hem bilmeyene demiş:
- Arkanda peri var kiii!
Hem bilen hem bilmeyen dönüp bakmış:
- Eee!
- Görülmez ama etkisi bilinir ancak! Arkadan rüzgar gibi bir üfrük de mi hissetmiyorsun?!
- Rüzgar açık pencereden geliyor yahu!
Ve bütünü 'görülmezken', varlığı yarattıklarından bilinen tek bir Yaradan tanırım.
- Billim düşmanı!
- Hani bilim hani düşmanlık be kardeş?
- Ya sizinle uğraşılmaz, sizi şöyle yapmalı böyle yapmalı! Herkese sölicem seni gör bak!
Misali.
Tam iki koca yıldır: "Ne oldu, ne dedik şimdi?!" halindeyiz.
Peri masalı anlatıcıları, toplumu fitne fücurla birbirine kışkırtmakta ama.
Tam iki yıldır!
NAFİLE!
Bir tek savlarını tek delille ispat etmemiş tivi billimcileri, ispat soruyor. Zaten gülünecek haldeler de, insan içine çıkacak halleri kalacak mı onu da göreceğiz elbet.
Kandırmıyorsa da yüzyılın zeka testinden toptan sınıfta kalmışlar.
Her bir şeyleri ekranlara düşenlerden 'billenler' ispat soruyorlar yahu!
Sağlı-sollu-ortalı HALKI düpedüz ahmak yerine koyuyorlar. TAM İKİ YILDIR.
Yahu;
ZATEN MİS GİBİ YAŞIYORUZ.
Tam iki yıldır!
Bir gidin, bir bitin, bir huzur verin artık!
MAŞALAR KOR KOR OLMUŞ TUTUŞMUŞ
'Ezeli', kendini kendine 'devletler üstü' ilan etmiş; sınır tanımaz dikta 'imparatorluğu' daima ilk maşalarını harcar.
Anlaşılan, ilk dalga maşaların raf ömrü tükenmiş.
'Günah keçisi' hep bu vadesi yetmiş yandaşlar.
Tarihe bir açın bakın isterseniz. Yalnızca biri: "Uzun Bıçaklar Gecesi."
O mahkemeler filan da yalnızca maşaları yargıladı. Gerçek büyükbaşlar hep 'öldü' kılıfıyla vın.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?
"Tedarik zincirleri kırılacak. Yapay açlık perdesi açıldı." iddiaları da en az bunun devrim olarak sunulması kadar servis sanki.
Bu devran öyle ya da böyle döner.
Mühim olan kaostan kimin paye çıkaracağı.
Hep ortalığı karıştıranların sebeplenmesi de malum. E bunun için ezelden organizeler, sinsi planı da onlar kurmuş.
Bulana, olana kadar geçecek arayı da ağzı açık yüzyılın şovlarını, saçmalıklarını izletirken harcatıyor sanki.
Bu hareket de biraz 'organize' kokuyor olabilir.
Zaten görevi bu olan kuklalarıyla tetikledikleri 'ulus devrimlerle' yeni yeni şahlandırılacak 'kurtarıcılar' icad etmesinler bir de sonra?
Artık sırası gelince sahneye ünlenecek yeni ‘kurtarıcılar’a azami dikkat etmek gerek belki de asıl.
Ama öyle ya da böyle ortaya çıkan şu ki;
KOVİT TİRANLIĞI YIKILDI!
Halen göremeyenler altında kalır.
Tarih okuyan tarih olur.
Korku iktidarlarının yazdığı çakma tarihi ezberleyip dururlar.
Tıpkı aynı korku iktidarlarının 'bilimiyle' bildikleri gibi.
Bir ihtimal daha var;
TARİHİ OKUYAN TARİH YAZAR
Bu defa EL-ELE:
Hem İSTİKLAL Hem HAYAT!
.
Sümeyya Demirel, dikGAZETE.com
.
https://twitter.com/drumitaktas/status/1487590237249458178