Yaşadığı evin enkazı altında en yakın akrabasını, çoluk çocuğunu bırakan birisi; “devlet nerede!” çığlığını atarken elbette haklı. Canından bir parça, birkaç adım ötesinde, sesini duyuyor, nefesini hissediyor ama ulaşamıyor. Elinden bir şey gelmiyor.
Devleti hemen yanında ister. İlk müdahalenin kendi hanesine yapılmasını bekler. Yaşadığı acının şiddeti kim bilir o depremin şiddetinden kaç yüz kat fazladır.
Türkiye; coğrafi olarak deprem kuşağı üzerinde yer alıyor. Birçok fay hattı zaman zaman kırılıyor.
Devletimiz uzun yıllar deprem gerçeği ile yüz yüze. Farklı yıllarda kurumsallaşan Afet Yönetimi; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte 15 Temmuz 2018’de Afet ve Acil Durum Başkanlığı/ AFAD, İçişleri Bakanlığına bağlandı.
AFAD personeli sürekli tatbikat yapıyor. Yine AFAD Gönüllülük Sistemi ile sivil vatandaşlar da AFAD’da farklı seviyelerde eğitim alıyor. Yani AFAD hazır kıta bekliyor.
Şuna da dikkat edin; bir şehirde, nüfusa oranla bir hayli AFAD personeli bulundurulsa bile; olası bir depremde bu personel ve ailesi de afetzede konumundadır.
Depremde İlk Müdahale ekibi de yardıma ihtiyaç duyar. Bu sebeple, deprem olan bölgeye en yakın yerleşim alanlarından; İlk Yardım Destek Personeli ile Gönüllü Siviller afet sahasına müdahalede bulunmaktadır.
Kahramanmaraş Depremi, Türkiye için çok farklı alanlarda bir dönüşüme vesile olacak. Şehirlerimizin depreme karşı ne kadar da güvensiz olduğunu gördük. Temennimiz; Türkiye’nin Yeni Yüzyılını ilan ettiği bu süreçte, deprem afetinin gündemimizden uzaklaştırılması olsun.
Bu arada gerek yurt içi gerekse yurt dışından kurtarma ekiplerinin canla başla çalıştıklarını görüyoruz. Türkiye’nin bir bütün olarak yürekten deprem acısını hissettiğinin de bilincindeyiz.
Provakasyon amaçlı, sosyal medyada devletimiz aleyhine ve milli bütünlüğümüzü çökertme amaçlı bilinçli/ bilinçsiz paylaşımlar deprem ile birlikte üstümüze püskürtülüyor.
Günümüzde savaşlar sadece topla tüfekle yapılmıyor. Köroğlu’na izafeten söylenen “Tüfek İcat Oldu Mertlik Bozuldu” sözü; günümüze uyarlansa “Sosyal Medya İcat Oldu Mertlik Bozuldu” olur.
Tarihi kaynaklar ilk yazılı savaş tekniği kitabının Çinli kumandan Sun Tzu’ya ait olduğunu söyler. Sun Tzu, kitabında savaş tekniklerini anlatırken rakibin psikolojik olarak çökertilmesi üzerinde durur.
Düşman, Psikolojik Savaş Taktikleri uygulamaktadır. Belirli bir amaca yönelik, uzun vadeli plan ve stratejiler gözetilerek yapılan psikolojik savaş; cephe gerisindeki sivil halkın, moral/ manevi olarak çökertilmesi sağlanır. Psikolojik harp, fiziksel şiddet kullanmadan zafer kazanmak adına rakipleri demoralize etme, yıldırma ve bu şekilde zafer elde ederek üstünlük kurma adına propaganda ve algı yönetimi faaliyetlerinin kullanılmasını içeren bir taktiktir.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan psikolojik savaşı şöyle tanımlamıştır: “Psikolojik Savaş, klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almak olarak tarif ediliyor.”
Tarhan'a göre psikolojik savaşın dört tekniği vardır. Bunlar; Stratejik amaçlı, taktik, takviye edici ve provokasyon tipi psikolojik savaştır.
İnsanları kaygı, korku, panik ve endişeye sevk ederek rakip tarafta zihinsel tahribat yaratmak ve mevcut ortamda galip gelemeyecekleri şekilde kendilerinden şüphe duymalarını sağlamak adına psikolojik harp tercih ediliyor.
Psikolojik harbin devamında askeri operasyonlar düzenlenir. Hava, kara, deniz savaşları da psikolojik harple destekleniyor.
Gerek geleneksel medya gerekse de sosyal paylaşım ağlarını da bünyesinde bulunduran yeni medya, bugün psikolojik harbin başat aktörü durumunda yer alıyor.
İnsanların habere ulaşma, gündemi takip etme dürtüsü sömürüye açıktır. Medya okuryazarlığı, hepimiz için elzem/ lüzumludur.
Fiber optik kablolar üzerinden hizmet sunan internet ağlarında haber, saniyede binlerce kilometre öteye ulaşabilmektedir.
Necip Fazıl; Sakarya Türküsü’nde “Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir” dediği gibi fiber kablodan hem doğru/ gerçek hem de yalan/ sahte bilgi aynı anda servis edilir.
Kahramanmaraş Depremi ile ilgili internet sunucuları sahte/ yanıltıcı haberleri de yayınlıyor. “Sahte haber”den kastımız; haber gibi görünen, uydurma bilgilere dayalı ‘viral’, çok fazla kullanıcı tarafından paylaşılan içerikler olarak tanımlanır. Sahte haber, bütünüyle yalan, eksik ya da yanlış bilgiden oluşabildiği gibi, gerçek bir bilginin eksik ya da taraflı olarak çarpıtılarak sunulması da olabilir.
Hepimiz, inandığımız şeyleri doğrulayan sahte haberlere inanma eğilimi taşırız. Eğer bir haber, bizim inandığımız gerçekliklerle örtüşüyorsa o haberden kuşku duymak zorlaşır. Zaten sahte haberler, insanların bu özelliğine uygun olarak tasarlanır.
İnternette karşılaştığımız haberlere karşı kuşkucu olmak ve doğruluğundan emin olmadığınız haberleri paylaşmamak iyi bir dijital vatandaşın sorumluluğudur.
Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, doğruluğu araştırılmadan elden ele geçerek toplumsal endişelere sebebiyet verebiliyor.
Bu dönemde görevli birimlerce yapılan duyurulara göre ve koordineli hareket edilerek bilgi ve haber paylaşımında hassasiyet göstermek büyük önem taşıyor.
Belki duymuşsunuzdur; Karıncalar üzerinden bir teori ortaya atıldı. Karınca Teorisi:
“Bir miktar siyah karınca ile kırmızı çöl karıncasını akvaryum benzeri bir kavanoza koyun. Karıncalar birbirlerinin farkında değilmiş gibi toprak üzerinde gezinir. Kavanozu elinize alarak hızla sallayın. Kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirlerini öldürmek için savaştığı bir kaos ortamı göreceksiniz. Kırmızı karınca, bunu yapan düşmanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken siyah karıncalar bu kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görmektedir. Kaosun sebebi kavanozu sallayan insandır.
Günümüzde gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse de başka ortamlarda normalde hiç tanımadığınız insanlarla tartışacak ya da kavga edecek bir duruma geldiğinizde kendinize hep şu soruyu sorun lütfen: Kavanozu sallayan kim?”
Depremde binlerce canımız vefat etti. Allah rahmet eylesin. Belki beş belki on yıla yayılan süreçte yaramız iyileşir. Biz güçlü ve dayanıklı bir milletiz. Kaosa hizmet edip, fırsatçıların tezgahına gelmeyin. Gün Ağarınca hesabı sorulur, inşallah. Daha Güçlü Çıkacağız.
Sözümüzü Yunus Emre ile bitirelim.
“Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm,
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi.”
“Yunus sözü âlimden, zinhar olma zalimden
Korkadurun ölümden, cümle doğan ölmüştür”.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.dikgazete.com/yazi/askeri-istihbarat-ve-psikolojik-harp-makale,2885.html-2885.html
https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/8887/psikolojik-savas-ile-ne-hedefleniyor
http://ozgurkurtulus.com.tr/sahte-haber-nedir-nasil-anlasilir/
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/3-soruda-twitter-ve-psikolojik-harp/2785722