Onlar…
Boğaziçi Köprüsüne de…
Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne de…
İstanbul Havalimanı…
Yavuz Sultan Selim Köprüsü…
Marmaray…
Avrasya Tüneli…
Nükleer santrale…
Keban Barajına…
Ve bunlara benzer, Türkiye’yi süper lige taşıyacak tüm projelere dün olduğu gibi bugün de karşılar.
SADECE BU MU?..
Hayır!
Teknik olarak bu projelere karşı çıkarken siyasi olarak Türkiye’nin yanında yaralan ülkelere de karşılar.
Mesela Katar.
Türkiye’yi mali ve siyasi olarak desteklediği için onlara da karşılar.
O Katar devleti ki,
Bizi desteklediği için Arap ülkeleri tarafından izole edilmiş, işgal edilme tehlikesi geçirmiş.. Hatta S. Arabistan tarafından su kanalı açılarak fiziki olarak da izole edilmek istendiği halde fütur göstermeyip ülkemize olan desteğini devam ettirmiştir.
YA TÜRKİYE’YE DÜŞMANLIK EDENLERE NASIL DAVRANIYORLAR?
Ama…
Aynı mandacı kafalar Türkiye’ye düşmanlık eden ülkelere karşı en ufak bir şekilde itiraz etmez, dillerine dolamazlar.
Yakın bir zamanda Fransa ve Yunanistan ile savaşacak duruma geldik.
Yine
Birleşik Arap Emirlikleri ile yoğun bir siyasi çatışma içinde olmamıza rağmen ne BAE’ne ne de Fransa ve Yunanistan’a.. Katar’a yaptıkları kadar sataşmadılar.
ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK!..
Şimdi de…
Türkiye’ye büyük bir katma değer katacak ve siyasi olarak Montrö’yü kadük hale getirecek Kanal İstanbul’u dillerine dolamış, müstevlileri memnun etmek için Kanal’ın gereksiz olduğuna dair bin dereden su getiriyorlar.
Adamlar her gün TV ekranlarına çıkıp konuşuyor ama öyle şeyler söylüyorlar ki, “bilim adamı” sandığımız, “tecrübeli siyasetçi” sandığımız bu kişiler resmen dökülüyor.
Hâlbuki…
İpek yolu üzerinde yapılacak olan Kanal İstanbul, bölgede önemli bir çekim gücüne ulaşacak, ülkemizin kalkınmasına etki edecek kadar büyük ve aynı zamanda stratejik bir proje…
BÜYÜK ENTEGRASYON…
Çünkü
İstanbul Havalimanı, YSS Köprüsünün içinden geçen demiryolu hattı, Kuzey Marmara otoyolu ve yapılacak olan konteynır limanlar (marinalar) ile Hava - deniz - karayolu - demiryolu entegre hale gelecek.
Böylece Kanal, bölgenin en büyük lojistik aktarma merkezi olarak ülkemize büyük bir katma değer katacaktır.
SADECE BU MU?…
Hayır!
Boğaz’ın üzerindeki yük gemilerinin baskısı azaltılmış olacak.
Bilhassa tehlikeli madde taşıyan gemiler Kanal’a yönlendirilecek.
Gerek tehlikeli madde taşıyan gemileri yönlendirme ve gerekse uzun süre beklemek istemeyen gemilerin Kanal’a yönelmesiyle
Monrö Anlaşması, zaman içinde kadük hale gelmiş olacak.
GEZİ OLAYLARINDAN KANAL İSTANBUL’A…
Böylece bağımsızlık yolunda attığımız adımlara bir yenisini daha eklemiş olacağız.
Bunun için başta Alman ve İngilizler olmak üzere medyalarını devreye sokarak 26 Haziran günü yapılan temel atma töreninde gün boyu Kanal aleyhine yayın yaptılar.
Hatırlayacak olursak aynı ülkelerin medyası, Gezi olayları sırasında Taksim’e mevzilenmiş, ülkenin karışması için ellerinden gelenini yapmışlardı.
O gün Alman - İngiliz - Amerika - Fransa vs. ülkelerin istediği olsaydı bu ülkede ne 15 Temmuz destanı olurdu ne İstanbul Havalimanı, ne de YSS, Marmaray vs. bildiğimiz büyük projelerin hiç biri olmaz, hepsi çöpe giderdi.
KEMAL BEY, KANAL İSTANBUL’A KREDİ VERENLERİ TOPUKTAN VURACAK!..
Yine…
Hatırlanacak olursa muhalefetin lideri iktidara gelmek için yardımcısını Amerika’ya göndermiş, AK Parti iktidarını devirmek için yardım talep etmişti.
Şimdi ise Kanal’ın yapımını üstlenecek müteahhitleri “paranızı vermem!” diye tehdit ediyor.
Yani mafya jargonu ile ifade edecek olursak; topuktan vuracak!..
Bu işe imza koyan bürokratlara da “burnunuzdan fitil fitil getireceğiz” diyor.
Bununla da kalmayacak, kredi veren ülkelerle aramıza mesafe koyacağını söylüyor.
Bu laflar, bir siyasi parti liderinin söyleyeceği laflar olamaz.
Ancak bir mafya lideri böyle konuşabilir.
GERÇEK NEDİR?
Muhalefet, kahvehane jargonu kullanıyor ama bu dedikleri şey mümkün değil.
Osmanlı Devleti yıkılıp, yerine Osmanlı’yı toptan ret eden cumhuriyet rejimi kurulduğu halde, Osmanlı’nın borçlarını ödemiştir.
Veya…
Daha yakın bir misal olarak;
AK Parti iktidara geldiğinde ondan önceki iktidarların yaptığı borçları (IMF dahi) ödemek zorunda kalmıştır.
Yani…
“İktidar değişti” diye borcun üstüne yatılmaz.
Şimdi de işi alacak yükleniciler böyle bir durumda tahkime gider
Ve Cumhurbaşkanımızın dediği gibi haklarını söke söke alırlar.
Ancak…
Ülkemize bu kadar faydası olan bu projeye, muhalefetin bu kadar sert bir şekilde karşı çıkmasını anlamak mümkün değil.
ANLAMADIĞIM ŞEY…
İşin komik tarafı şu ki,
ABD seçimlerinin neticesi ilan edilir edilmez TC Devlet Başkanından önce, Amerikan Başkanı Biden’ı alel acele tebrik eden..
İktidara gelmek için yardım isteyen muhalefet lideri, Kanal’a iş yapan yüklenicinin parasını ödemeyeceği gibi, vatandaşı bulunduğu ülke ile de ilişkileri limoni hale getirecek hatta donduracağını söylüyor.
Yani…
Kanal’a kredi veren ABD menşeli bir kuruluş olursa, iktidara gelmek için Amerika’dan yardım isteyen muhalefet lideri, Amerika ve Biden’a küsecek; ilişkileri yeniden gözden geçirecekmiş.
DEVLET UMURU…
Arkasından Kemal Beyi taklit eden Meral Hanım da benzer şeyler söyleyerek tehditkâr bir dil kullanıyor.
Bu kullandıkları dil ve üsluptan öyle anlaşılıyor ki, bunlar devlet umuru (görgüsü, devlet işlerini bilmek) görmüş değiller.
Olmaz ya!..
Ama iktidara gelip bu kafayla devleti yönetirlerse vay halimize…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com