LÜBNAN'DAKİ SALDIRILARIN ARKASINDAKİ EL: BİRİM 8200(SHMONE MATAYİM)
İsrail istihbaratı, Suriye ve Lübnan'daki "tehdit unsurlar”a yüksek teknolojili saldırı düzenledi.
İsrail’in işgal edilmiş toprakların dışındaki operasyonlarını icra eden birim MOSSAD olarak ifade edilse bile bugünkü operasyonun Birim 8200 tarafından gerçekleştirildiği daha olası bir durum olarak değerlendirilebilir.
17-18 Eylül'de düzenlenen operasyonlar, Hizbullah'ın ne derece köklü bir yapı ile karşı karşıya olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
İsrail'de siber, dijital istihbarat toplamak ve kod çözmekten sorumlu Birim 8200'ün başında bulunan Tuğgeneral Yossi Shariel geçtiğimiz günlerde istifa ettiğini açıklamıştı.
Birim 8200’ün liderlerinin kimlikleri onlarca yıldır hep bir sır olarak kalsa da İngiliz The Guardian gazetesi Nisan 2024'ün başında yayınlanan bir raporda, bu birimin başındaki kişinin kimliğini açıklayarak, Yossi Shariel’in 2021 yılında Amazon internet sitesinde “General YS” takma adıyla bir kitap yayınlamasının ardından kimliğinin internette ortaya çıktığını duyurdu.
Hizbullah, 24 Ağustos’ta Glilot Üssü'ne gerçekleştirdiği operasyonda 8200 birimini vurduğunu bildirmişti. Fuat Şükr suikastına verilen bu cevapta İsrail medyası da istihbarat merkezlerine düzenlenen saldırıyı “önleyici operasyon neticesinde boşa çıkarıldı” iddiası ile savuşturmaya çalıştı.
Lübnan medyası, yetkililere dayandırdığı haberde, “Erbain Operasyonu”nda Birim 8200'ün vurulduğunu teyit etti.
İsrail'in askeri kabiliyetlerinin, güçlü alandaki isimlerinin istifasının ardı ardına gelmesi ile kitle psikolojisini de olumsuz yönde etkilemiştir.
İsrail'in aylar önceden planlamış olabileceği bu saldırı, zayıf görünen kurumun itibarını da yeniden düzenlemeyi amaçlamaktadır.
Birim 8200, Aksa Tufanı Operasyonu ile birlikte İsrail istihbarat birimlerinde en fazla eleştirilen kurumlar arasında yer almıştı.
İsrailli askeri yorumcu Amir Rayibubu, daha önce yaptığı açıklamada, 8200 birimine bağlı gelişmiş bilgisayarların milyarlarca kelimeleri, milyonlarca görüşmeleri gözden geçirerek istihbarat değerinde olan mesajları gözetleyebildiğini belirtti.
İsrail'in elektronik harpten sorumlu biriminin 8200 olduğu ifade edilebilir.
MOSSAD, İsrail'in tüm istihbarat/askeri kurumlarıyla irtibat halinde olsa bile böylesine büyük bir saldırının mimarının 8200 birimi olduğunu söylemek yanıltıcı olmaz.
Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü (RUSI) Askeri Bilimler Direktörü Peter Roberts de; “Dünyanın en önemli teknik istihbarat teşkilatıdır ve kapsam dışında ABD Ulusal Güvenlik Teşkilatıyla aynı seviyededir ve operasyonları, başka hiçbir yerde bulunamayacak bir azimle yürütülmektedir. Elit bir kurum olarak kabul edilmektedir. Öyle ki mezunları görevden ayrıldıktan sonra gelişmiş ve modern hackleme becerilerini İsrail'deki, Silikon Vadisi'nde veya ABD'nin Boston'daki yüksek teknoloji koridorundaki işlerde kullanabilir” ifadelerini kullanmıştır.
8200 birimi, dünyada önemli teknoloji şirketlerine eleman temin etme noktasında profesyonelleşen bir kurumdur.
18-21 yaşındaki erkek gençleri istihdam eden 8200 birimi, ABD’nin Ulusal Güvenlik Dairesi “NSA” ile her bakımdan eşit konumda yer almaktadır.
Google gibi dünya devi teknoloji firmalarıyla temas halinde olan 8200 biriminin, İsrail'e tehdit olabilecek her envantere zarar verme olanağı, sağlayacağı işbirliği ile mümkün hale gelebilir.
Ayrıca saldırıda Hizbullah'ın halk arasındaki üniformasız elemanlarının da deşifre olması sağlanmıştır.
İsrail istihbaratının Lübnan ve Suriye’de gerçekleştirdiği saldırıların basına yansıyan bölümleri oldukça dikkat çekici.
New York Times gazetesinde yer alan habere göre; Lübnan'da patlayan cihazlar, MOSSAD’ın, çağrı cihazlarını Hizbullah'a patlayıcı yerleştirip, ihraç etmek amacıyla kurduğu paravan bir şirkette üretildi.
Cihazların marka sahibi Tayvanlı şirket, cihazların Tayvan'dan ihraç edildiğini yalanlayarak, üretim haklarının sahibi olan Macar şirketi BAC Consulting tarafından üretildiğini söyledi.
Macar şirketin CEO'su Christiana Barsoni-Arcidiacono, Amerikan NBC kanalıyla yaptığı telefon görüşmesinde, Gold Apollo ile çalıştığını doğruladı, ancak üretimle herhangi bir ilgisi olduğunu reddetti.
Christiana Barsoni-Arcidiacono ise yaptığı açıklamada; “Ben çağrı cihazı yapmıyorum. Ben sadece bir aracıyım. Yanılıyorsun.” dedi.
Macaristan hükümeti açıklamasında, Lübnan'da topluca patlayan kablosuz iletişim cihazlarının Macaristan'a asla girmediğini bildirdi.
Hükümet Sözcüsü Zoltan Kovacs; “Macar yetkililer, söz konusu şirketin ticari bir aracılık şirketi olduğunu ve Macaristan'da fabrikası veya başka bir faaliyet sahası bulunmadığını kanıtladı” vurgusunda bulundu.
Bulgaristan'da güvenlik servisi, yaptığı açıklamada, “Salı günü Lübnan'da patlayan çağrı cihazlarının satışıyla bağlantılı bir şirketi araştıracağını” söyledi.
NYT'de yer alan bu habere imza atan isimler incelendiğinde İsrail istihbaratında bir dönem yer alan Ronen Bergman'ın ön planda olduğunu görüyoruz.
Ronen Bergman Kimdir?
New York Times tarafından işe alınmadan önce İsrail askeri istihbaratında görev yapan Ronen Bergman, devam eden Gazze soykırımı hakkında gazetede ana “muhabir” olarak görev yapıyor. Bergman'ın, Tel Aviv’de yaşadığı ortaya çıktı.
Bergman, 13 Mayıs tarihli “Secret Hamas Files Show How It Spied on Everyday Palestinians” başlıklı raporunda da; Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar’ın Filistinlilerin özel hayatlarını bile gözetleyen gizli polis teşkilatını yönettiğini iddia etmişti. Bergman bu raporunu, “istihbarat yetkililerinde ve çok sayıda iç belgeye” dayandırdığını öne sürmüştü.
Bergman’ın “Rise and Kill First: The Secret History of Israel's Targeted Assassinations (Kalk ve Önce Sen Öldür: İsrail'in Hedefli Suikastlarının Gizli Tarihi)” adlı ödüllü bir kitabı da var.
Hamas Lideri İsmail Heniyye'nin de şehit olduğu dönemde, NYT'deki raporda imzası olan Bergman, Hamas ile İran'ın arasının açılması yönünde bir kamuoyu oluşturmaya çalışmıştı.
NYT'nin bu haberini referans alan medya kurumları, diğer şirketlerin herhangi bir zafiyet oluşturmadığı imajını da doğrudan ya da dolaylı sağlamış oluyor.
MOSSAD’a yakınlığı ile tanınan “Spies Against Armageddon: Inside Israel's Secret Wars” kitabının yazarı Yossi Melman da detaylar ortaya çıkmadan kendi fikrini belirterek, “kurumun (MOSSAD) paravan şirket aracılığıyla bu işi yaptığına” dikkat çekmektedir.
İsrail destekli medyanın, topluma angaje ettiği tez, söylem birliğine ulaşıyor.
İsrail ile mücadele noktasında kendilerini direniş çizgisine yakın gören kesim ise istihbarat alanında yeni bir İsrail miti oluşmaması için bazı argümanlar üretmektedir.
Hangi eksende, kesimde ve pozisyonda olunursa olunsun ortada bir gerçeklik var; İsrail istihbarat başarısı. Bu realite, sadece iki günlük operasyonlarla oluşmuş değil, tarihi bir vakıadır.
Teşhis koymadan hastalıkla mücadele edilemeyeceği bilinmesine rağmen, motivasyon noktasında direnç kazanmak için İsrail'in gücünün adlandırması yapılmamaktadır.
İsrail, teknoloji devi şirketlerle yaptığı işbirliği neticesinde, cihazlar vasıtasıyla dinleme, izleme ve konum bilgisinin dışında farklı alanlara erişmektedir.
İsrail ile mücadele, karşı tarafı ve kendini tanımakla başlamalıdır. Lübnan medyasında yer alan; “farklı cihazlar da patladı” bilgisi, operasyonun cihazlar içerisine yerleştirilen patlayıcının ötesinde yaşanan bir gerçekliği ifade etmektedir.
Bu gerçeğin gizlenmesinin iki nedeni mevcuttur;
1- Şirketlerin imajını korumak.
2- Halka oluşan panik havasının önüne geçmek.
Dolayısıyla sermaye gücü, saldırının sadece İsrail istihbaratı tarafından planlanmış ve uygulamaya konulmuş tezini doğrular niteliktedir.
Kamuoyunda kabul gören iddianın doğruluğu baz alınırsa şu soruların cevabı ne olmalıdır?
- Cihazlar hiçbir ülkeye girmediyse patlayıcılar nerede yerleştirildi?
- MOSSAD işi kotardıysa cihazların yapım karargâhı neresiydi?
- Patlayıcılar, telsizlere yerleştirildiyse diğer elektronik cihazlar nasıl patladı?
MOSSAD'ın faaliyetleri ele alındığında küçük gruplar halinde operasyonlar icra ettikleri bilinmektedir. Binlerce cihazın imal edilmesi noktasında MOSSAD üyelerinin fabrika oluşturup, ürün içlerine patlayıcı yerleştirmeleri ihtimali uzun vadede olağan değildir.
MOSSAD'ın ürün tedarik eden şirketi, patlayıcı malzemelerini yerleştirmeye ikna etmesi ise belirli bir organizasyon gerektireceğinden “sır” kavramının açığa çıkması anlamına gelecektir.
Hizbullah Lideri Nasrallah, aylar önce yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Kardeşler lütfen iletişim cihazlarınızı bir kenara bırakın, hatta demir bir sandığa koyup üzerini kilitleyin. En ey büyük ajan onlardır. Onlar sadece sizi dinleyen ajanlar değil, aynı zamanda katil ajanlardır.”
Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) sırlarını ifşa eden istihbarat eski görevlisi Edward Snowden yaptığı açıklamada; “Bizi aldatmayacağı konusunda devlete güvendik, ama aldattı. Bizi kullanmayacakları konusunda teknoloji şirketlerine güvendik, kullandılar. Aynı şey yine olacak, çünkü gücün doğasında bu var” ifadelerini kullanmıştı.
ABD medaysında yer alan raporlara göre saldırıdan Hizbullah’ın stratejik olarak etkilenmediği kanısı mevcut.
Hizbullah Lideri Nasrallah'ın 19 Eylül'deki açıklaması değerlendirildiğinde, darbenin direniş tarihinin en büyüğü olarak nitelendirilmektedir.
Sonuç olarak; İsrail istihbarat servislerinin birbirleriyle ilintili oldukları bilinmektedir ancak operasyon “humint” faktörüne havale edilmektedir. Elektronik harp noktasındaki birimlerin faaliyetlerinden asla söz edilmemektedir.
‘Birim 8200'ün faaliyetleri göz ardı edilmektedir.
.
Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com
Yasin 3 ay önce