Fransa’da eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, eski başbakanlardan Manuel Vals ile şarkıcı Charles Aznavour ve aktör Gerard Depardieu’nın da aralarında bulunduğu 300 siyasetçi ve yazar, çağdışı(!) ve Yahudi düşmanlığını yaydığı gerekçesiyle Kuran-ı Kerim'den bazı ayetlerin çıkarılmasını isteyen bildiri yayınladı!
Avrupa’nın Kur’an-İslam karşıtlığı/düşmanlığı elbette Fransızların bildirisiyle ortaya çıkmış değildir!..
Geçmişten günümüze var olmuş ve bundan sonra da devam edecektir!..
Benzer çıkışlar zaman zaman ülkemizde de olmuştur… 1999 yılında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel; 28 Şubat’ın şaşalı dönemlerinde; Kur’an’ın ‘ahkam ayetleri’ne atıfta bulunarak, ‘geriye dönemeyiz, bu irticadır’ demişti!
Son dönemlerde de, İlahiyatçı Profesör İlhami Güler, Kehf Suresi’nin 74-80 ve 81. ayetlerinin değiştirilmesini istemektedir!..
Fransa’nın ‘çağ dışı’lığının duyulmasıyla birlikte, ‘İslam ülkeleri’ denilen ülkelerden herhangi bir haber ya da tepki gelmezken, Türkiye’den de başlangıçta siyasiler tepkilerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Siz her şeyden önce kimsiniz de, bizim kutsalımıza veya kutsallarımıza saldırıyorsunuz?! Biz, sizin ne denli aşağılık olduğunuzu biliyoruz!.. Bunu zaten her yerde yaptınız, yapıyorsunuz, yeni tanımadık sizi. Fakat ne kadar siz bunları yapsanız da, biz sizin kutsallarınıza aynı dille saldırmayacağız. Çünkü biz sizler gibi aşağılık değiliz" derken;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Çağ dışı kalan Kur'an-ı Kerim değil, çağ dışı kalan sizsiniz” dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli ise, Twitter'dan yaptığı açıklamada; "Fransa'nın tartışmalı ve tavsamış eski Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin de aralarında bulunduğu 300 sözde Fransız yazar-çizer, kuru ve küf bağlamış akıllarınca, Kuran-ı Kerim'den bazı ayetlerin çıkartılmasını istemişler. Değil 300 sözde aydın müsveddesi, Fransa'nın alayı böyle bir şuursuzluğa düşse, Avrupa'nın her ülkesinden Haçlı müfrezeleri düzülüp sefere çıksa ne olacak, nereye varabilecek? Dinin sahibi Allah'tır. Kuran Allah kelamıdır. Kelam Allah'ınsa manen koruma ve kefalet de Allah'ın olacaktır” diyerek tavrını ortaya koydu…
Siyasetçi, bakan ve bürokratlar açıklamalar yaparken; her konuda fetva veren ve ‘İslam Alimi’ kabul edilen (hurafeci din tacirlerini kastetmiyorum. Onların söylediklerinin ehemmiyeti yoktur!) bazı kimselerin sessiz kalması dikkatlerden kaçmadı.
Örneğin; Kur’an-ı Kerim’de faizin ve rüşvetin her türlüsünün haram olması ve Peygemberimiz’in de ‘Veda Hutbesi’ başta olmak üzere bu konuyu açıklamasına rağmen, ‘Filana göre işinizi yaptırmak için rüşvet vermek caizdir’ ve ‘Bir Müslüman ihtiyacı kadar faizli kredi alabilir’ diyen ve ‘Zaruret yasakları kaldırır’ başlıklı yazı yazarak açıklama da yapan; daha önce de, bankalardan daha faizci bir sistem ve Müslümanların parasını almaya yönelik kurulan finans kurumlarına da fetva veren Hayrettin Karaman’dan bir açıklama beklenirdi!..
(Bu arada ‘Zaruret yasakları kaldırır’ başlığıyla yazdığı yazıda kendisine cevap vereni ‘cahil’ olmakla suçlayan Hayrettin Karaman’a sormak isterim: Hocam; evlenememiş bir kişi, zaruretten dolayı erkekse bir kadınla, kadınsa bir erkekle ilişkiye girebilir mi?! Yani İslam’a göre zorda kaldığı için zina yapabilir mi?! Sizin yazdığınıza ya da Hanefi alimlerinden aldığınıza göre, zorda olup rüşvet vermek, faizle kredi almak caizse; zina da caizdir şeklinde mi anlamalıyız?!)
Gel gör ki; konu hakkında ilk tepki ve açıklama, ‘onu başkanlıktan biz indirdik’ diyen din taciri bir cemaatin karaladığı Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez’den geldi…
Görmez, bildirinin ‘cehalet’ örneği olduğunu belirterek; bildiride ‘cehalet’ örneğini ortaya koyan 3 maddeyi şöyle açıkladı:
“Birinci cehalet: Ne II. Vatikan konsilinde ne de başka bir doküman ve belgede Yahudi düşmanlığını çağrıştıran ifadelerin Hıristiyan kutsal kitaplarından kaldırılması teklif edilmediği gibi böyle bir çıkarma işlemi de hiçbir zaman yapılmamıştır.
İkinci cehalet: Kur’an-ı Kerim ne Yahudileri ne Hıristiyanları ne de inançsızları inancından dolayı öldürülmesini veya cezalandırılmasını emreden bir kitap değildir. İnsanın canı insan olduğu için dokunulmazdır. Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir.
Üçüncü cehalet: İslam’da kilise ve konsil yoktur. İslam’da dinin otoritesi şahıslar ve kurumlar değildir. Kitabın kendisidir. Hiçbir kimse kitabın bir harfine dahi dokunamaz Kitap Allah’ın korumasındadır.”
(Bu açıklamadan 1 ya da 2 gün sonra Diyanet’in mevcut başkanı bir açıklama yapmıştır.)
Benim de en çok dikkatimi çeken; İslam’a inanmayan Fransızların ya da diğer Batılı ülkede yaşayanların Kur’an-ı Kerim’i okuyup böyle bir talepte bulunmaları!..
Netice de inanmadıkları dinin kitabını okuyorlar…
Biz ise, Müslüman olarak Hazreti Musa’ya ve O’na indirilen Tevrat’a, Hazreti Davut ve O’na indirilen Zebur’a, Hazreti İsa ve O’na indirilen İncil’e iman etmemize ve imanla mükellef olmamıza rağmen (bu kitaplar tahrif edilmiş olsa bile ki; içeriğinin tamamı değiştirilmemiştir) ‘kafirlerin-gavurların kitapları diyerek’, okumayıp/din adamı bilinenler de dahil o üç kitaptan karşılık verilememesi olmuştur!
Bu da; ‘Tek kanatla kuş uçmaz’ın en acı ve en müşahhas örneğidir!..
“Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) Biz indirdik Biz! O’nun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr Suresi ayet: 9)
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
Twitter: @alimevlutkaya