Kalplerin aklı!
Akıl derken zeka değil!
Zeka, egomuzun çiftetelli oynaması…
Akıl, gönülün vicdan odası… Terazi.
Bulmak da bulmak, görmek de görmek…
Farketmek…
Ve bununla bir şey yapmamak.
Zekanın susturulduğu an.
Sesin kısıldığı, şarkının bittiği yer.
Kumruları çok severim, kaplumbağadan sonra…
Kumrular akıllı hayvanlar ne güvercin kadar alımına düşkün ne martılar kadar gücüne.
Oluşuna en uygun sese, sevgiye en uygun duruşa sahipler.
Yanındakinin farkında, kendinden haberli.
Zeka azalıp çoğalmaz ama akıl artıp eksilir.
Nedir bu! Nasıl akıl artıp eksilsin!..
Gönül halden hale girer ya hani!.. Ondan olmasın.
Zaman zaman anlayış ve idrakimiz örselenir, bazen kendi kendimizi hapsederiz; işte akıl, bulunduğu yerde daralır bunalır.
Bir üst ‘level’e geçene kadar.
“Bir üst level” derken…
‘Format’a göre!..
Zekaya kalsa plan-program…
Başaranların neyi eksik!
Akıl der; be hey şaşkın!..
Eksikliği başar!
Kumrular muhabbete bayılır; yalnız kumru yoktur zira!
Muhabbet derken sohbet değil!..
Sevgi demek olan muhabbeti, sohbet olarak kullanmamız boşuna olmasa gerek.
Ah eski topraklar!.. Ah ne çok şey biliyordunuz.
Enfal suresinde "Allah kişi ile kalbi arasına girer” ayetinde iki dakika duralım; yetmezse beş…
Şimdi insanların, dünyanın bir yokluk senaryosu içine düştüğü, ahlandığı - vahlandığı, olmazsa olmaz; olursa ne yaparız dediği, restlerin çekildiği, füzelerin havalandığı, köprülerin yıkıldığı...
Bir yerde yağmur sel, bir yerde çatlayan topraklar…
Bir yanda hile-hurda bir yerde huzur, zenginlik halleri…
Tam zamanı; kalbimiz yerine, el yordamıyla bakmak için!.. Aklımızı kullanmak için.
Safını belli etmek, mücadeleni kutlu kılmak.
Akıp giden zamana ağırbaşlı yaklaşmak için…
Kumruca muhabbet…
Kalpçe akıl…
Sabırsa sabır ulen!..
İsyansa isyan!..
İsyan dedikse kim için!
Kırılan kalbiniz, ezilen egonuz için mi!..
Aç kalan mideniz, bozulan konforunuz…
Biten şarkınız için mi!..
Hey-yavrum hey!..
Yavrum derken çok masum.
Güzel zamanlardan geçiyoruz…
Güzel derken kolay değil.
.
Arzu Leyal, dikGAZETE.com