USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kültür ve Turizm Bakanına açık mektup!.. Kendimizi kandırmayalım!

Kültür ve Turizm Bakanına açık mektup!.. Kendimizi kandırmayalım!
27-12-2021

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANINA AÇIK MEKTUP

EFES’TE TARİHTE BİR SUYOLU YOKTU

BİR SUYOLU İLE DENİZE BAĞLI OLAN EFES, SELÇUK DEĞİL

KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM

Batı Anadolu’da iki yerde EFES (EPHESOS) var. Birisi Eski Eğirdir Gölünün kuzey sahilinde ve Gelendost Ayapa Höyüğü veya Höyük İskelesi önünde, birisi de İzmir-Selçuk şehrindedir.

İki yerde İzmir var: Birisi MYRİA veya MYRNA olarak yazılan Barla Boyalı Mahallesi önünde ve bugün için Eğirdir Gölü altında kalmıştır. Burasının bir adı da APAMEİA veya Apameya, diğeri ise SMYRNA olarak yazılan bugünkü İZMİR şehridir. Bir APAMEİA da Suriye’de vardır.

Bilebildiğimiz kadarıyla üç yerde AYASULUK vardır. 

Birisi Afyonkarahisar ili, Sincanlı ilçesine bağlı olan BAŞKİMSE (Başkilise) köyünde, birisi İzmir Selçuk şehrinde, birisi de Gelendost Höyük İskelesi önündedir. 

İlk iki Ayasuluk 1402 yılı, Timurlenk’in Kütahya-İzmir yürüyüşünde zikredilir.

Eğirdir, Denizli, Konya, Samsun ve Suriye olmak üzere beş yerde Lâdik, Lazkiye (LAODİKEİA) vardır.

Manisa-Alaşehir, Yalvaç-Alaşehir, Ürdün ve ABD olmak üzere dört yerde Filadelfiya (PHİLADELPHİA),

Manisa Sardes ve Barla Sart olmak üzere iki yerde SART,

Balıkesir, Yalvaç Edremit (A. Tırtar) ve Van’da olmak üzere üç yerde EDREMİT,

Yalvaç Antakya (Küçük Antakya), Hatay Antakya olmak üzere birçok yerde ANTAKYA,

İzmir Bergama ve Isparta Hoyran Gölü - Gaziri Adası’nda olmak üzere iki yerde BERGAMA,

Bursa İznik ve Isparta Senirkent-İznik (Küçük İznik) ve daha başka birçok yerde İZNİK vardır.

BİR SUYOLU İLE DENİZE BAĞLI OLAN EFES, SELÇUK (EFES) DEĞİLDİR.

Herodotos’ta 13 yerde Selçuk-Efes zikredilir. 

Herodots, (V 100) ve (VI 16) bölümlerinde yazıldığına göre Efes kenti denize açılmaz

Herodotos şöyle yazar:

(V 100): “Donanma ile Ephesos’a gelen İonialılar, gemileri Ephesos topraklarında Koressos’a bırakıp, kalabalık kuvvetlerle karadan yola çıktılar”. 

Buna göre sahilde olan Efes değil, Koressos’tur.

(VI 16): “Gemileri çok zarar gören ve düşman tarafından kovalanan Khioslular, Mykale’ye sığındılar. Gemilerini karaya oturtup orada bıraktılar. Sonra kara yolculuğuna çıktılar. Ephesos topraklarına vardılar;” diye cümle devam ediyor. 

Bu kayda göre de Selçuk-Efes bir suyolu ile denize bağlı değildir.

BİR SUYOLU İLE DENİZE BAĞLI OLAN EFES, GELENDOST-EFES’DİR.

Söz konusu DENİZ, ESKİ EĞİRDİR GÖLÜ olup, “Deryâ-i Mağrib, Mağrib diyarı denizi, Uz veya Oğuz Gölü, Rum Denizi, Deniz, Ege Denizi, Pazgusi Gölü, Skleros’a ait göl, denize benzeyen ve içinden tiksindirici kokular çıkaran göl” gibi daha birçok adından söz edilir.

ALEKSİAD (Anna Komnena), 12 yerde Efes’ten söz eder. (1996, terc. Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi).

Sayfa 336, 338, 442 ve 472 başta olmak üzere Aleksiad’da zikredilen Efes (EPHESOS) isimleri daha ziyade GELENDOST-EFES olup, maalesef Tarihçi bunun farkında değildir. Farkında olsaydı;

SELÇUK-EFES, SUYOLU İLE ADALAR DENİZİ’NE BAĞLIDIR” DEMEZDİ.

Gelendost-Efes’ten, 1. 1096 Haçlı Seferi (s. 336, 338), 2. 1109 Hasan Gâzî (s.442) ve 3. Pavlusçular (Merkezleri Divriği: Tefrike) olayları dolayısıyla zikredilir. 

1096 Haçlı Seferinde Türkler mağlup oldu ve Anna Komnena’nın dayısı Jan Dukas, Efes hâkimi Tanrıvermiş ve Barak beyleri mağlup ederek Gelendost-Efes’i zaptetti. 

1105 yılında Türkler sürülerini otlatmak için Senirkent (Lampe) ovasına geldiler. 

1108 yılında Yalvaç’ta (Alaşehir: Antakya) oturan Bizans kumandanı Filokal, Türkleri çok vahşiyane katletti; bebekleri kaynar kazanlara attılar, kadınları boğazladılar, erkekleri esir aldılar ve öldürdüler. 

Sakın yanlış anlamayın bu ifadeler bana değil, Anna Komnena’ya aittir. 

Sağ kalan Türkler, karalar giydiler ve “intikam, intikam!..” diye diğer Türkleri dolaştılar. 

Bunu haber alan Hasan Gâzî, 1109 yılında 20 bin kişilik bir kuvvetle Beyşehir ve Şarkîkaraağaç üzerinden geçerek Yalvaç (Alaşehir) önünde ve Anayol üzerinde bulunan Kötürnek köyüne geldi. 

Burada kuvvetlerini üçe böldü. 

Birinci tümeni, Bağlı ve Gelendost üzerinden Efes’e gönderdi. Fiokal, bunları katletti.

İkinci tümeni, kendi de başında olmak üzere Kemer Boğazı (İzmir) ve Nimfe (Senirkent- İlegüp- Lampe) üzerine gönderdi. Filokal bunların peşine düştü ve bunları da katletti, sağ kalanlar, iki göl arasındaki Menderes ırmağında boğuldular.

Üçüncü tümen, Yalvaç önü ve Höyüklü, Kundanlı yoluyla Hoyran ovasında bulunan Bergama’ya gitti. 

Bunlar diğerlerinin başına gelenleri öğrendiler ve Yalvaç önünden Şarkîkaraağaç tarafına kaçtılar.

Merkezleri Divriği (Tephrike) olan Pavlusçular, 9. Asrın son yarısında Gelendost-Efes’e geldiler. 

Bilge Umar şöyle açıklar:

“Paulos'çular, Araplarla birleşerek, İznik, İzmit, Ankara ve Ephesos/ Selçuk'u talan ettiler; sonuncunun talan edilmesi sırasında Ermiş loannes'in (St.Jean'ın) mezarı diye bilinen yer üzerine Justinianus'un yaptırdığı (görkemli kalıntıları günümüze ulaşmış) büyük kiliseyi de esirgemediler, bu yapıyı atları için ahır olarak kullandılar”.

İşte görüldüğü gibi Bilge Umar, hatalı olarak Ephesos yanına Selçuk’u yerleştirir. Bu Efes Thrakesia Thema’sında olup, Thrakesia Barla Gelendost arasını içine alan Bizans askerî bölgesidir.

“Ephesos/Selçuk'un o dönemde, hatta Aydın Oğullarının egemenliği döneminde bile, Roma çağında olduğu gibi, bir kanal sayesinde denizle bağlantısı vardı ve o nedenle Selçuk, hâlâ bir deniz kıyısı kenti sayılabilirdi” (Anna Komnena, 1996: 336, açık.2)

BAHSET TARİH BALIĞIN TIRMANDIĞI KAVAKTAN!..

Tarihçi, Türkler ne zaman İzmir’e gitti, nasıl gitti, gidecek gücü var mıydı hiç düşünmüyor.

Yalvaç civarındaki 20 bin Türk, Çaka Bey’in yanına, uçarak mı gitti? 

Hiçbir şehre uğramadı mı?

15-20 yaşlarındaki bir Çaka, 1078-1081 yılları arasında üç yıl Bizans’ta esir kalmış, güya Homeros’u ezberleyecek kadar Grekçe öğrenmiş ve Türk topraklarından çok uzakta, bugünkü İzmir’de bir beylik kurup, donanma teşkil ederek Bizans’la harp edecek. 

Aklını kullanan birisi buna inanabilir mi? 

Onun asıl adı Çaka değil, o, Tzakhas adını Barla önündeki Tzouka Nisterin ovasından (Theophanes) alır. 

Bu ovanın adı Belâzurî’de Hüseyin (Battal Gazi) Ovası olarak geçer.

Çaka, Yalvaç civarında esir düştü ve üç yıl sonra Yalvaç civarına, ailesinin yanına döndü. 

Kardeşi olan Kalabaç da Yalvaç bölgesinin beyi olduğu için Yalavaç adıyla anılır. Maalesef onun da gerçek adını bilmiyoruz.

Çaka’yı, Senirkent- İlegüplü İmparator Botaniates’in yanına veren Kutalmışoğlu Süleyman-şah idi. 

O, Botaniyates’in yanında hizmet etmekte ve Süleyman-şah’a, Bizans’tan bilgi sızdırmaktadır. 

Bunu bilen Aleksios, göreve gelir gelmez Borilos ile beraber onun (Germanos) işine son verdi.

AKIL VE MANTIK SAHİPLERİNE SESLENİYORUM:

Bilge Umar Ne Diyordu?

“Selçuk Efes’in, Aydın Oğullarının egemenliği döneminde bile, Roma çağında olduğu gibi, bir kanal sayesinde denizle bağlantısı vardı”.

Roma’dan kasıt Batı Roma ise, Batı Roma Anadolu’ya 189 yılında geldi ve MS 330’larda da Doğu-Batı ayrıldı. 

500 yıl Roma, 1000 yıl da Bizans olmak üzere Aydın-oğullarına kadar toplam 1500 yıl açık kalan kanal, 100 yıl sonra Osmanlı döneminde kapanacak öyle mi? 

Mantıklı bir şey deyiniz de inanalım. 

Firigos Boğazı’nda (Kemer Boğazı) çalışan gemilerden 500 akçe ve bir keçiden bile vergi alan Osmanlı, Efes suyolundan vergi almayacak ve kaydetmeyecek öyle mi? (Cebeci-Topraklı, 2018: 196).

Kimse bizim bu yalana inanmamızı isteyemez. Gerçek er veya geç muhakkak ortaya çıkar.

Yukarıda izah ettiğim gibi Herodotos zamanında böyle bir suyolu yok.

HİÇ BİR DÖNEMDE DE OLMADI. KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM.

Olsa olsa bir suyolu ile denize (Eski Eğirdir Gölü) bağlı olan Efes, Gelendost Höyük İskelesi önündeki EFES olur. 

Ashâb-ı Kehf veya Yedi Uyurlar’ın kalesi olan EFES burasıdır.

16. Asırda, Afşar’da (Gelendost), Çiftlik-i Tanrıvermiş ve Vakf-ı Karlı Barak vardır (bk. Dr. Ahmet H. Cebeci- Ramazan Topraklı, 16. Asırda Hamid Sancağı, Sistem Ofset, Ankara 2018, s.25 ve 77).

Sn. Kültür ve Turizm Bakanından bu yanlışa dur demesini rica ediyorum. 

Yeni suyolu açmak başka bir şey ki, siyaseten böyle bir şey yapabilirsiniz. Ama “tarihte burada bir suyolu vardı” demek başka bir şeydir. 

O zaman tarih konuşur ve tarihte Selçuk-Efes’te bir suyolu yoktur.

Lütfen bizi, gelecek nesiller ve dünya önünde mahcup etmeyiniz.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

-27 Aralık 2021, Çukurambar / Ankara-

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Mustafa Hikmet Hasçiçek
Mustafa Hikmet Hasçiçek 3 yıl önce
Büyük mühendis tarihçi dünyanın dönüşünü tersine çevirdin tebrikler.UUborlu Der Bas.
M.HİKMET HASÇİÇEK
Abdurrahim Kurucu
Abdurrahim Kurucu 3 yıl önce
Tarih için esas mesleği inşaat yüksek mühendis olup bunu biraz noktalayan
Sayın Ramazan Topraklı bey. Biraderim.
Tarihe ışık tutan araştırmalarından dolayı ne mutlu sana.