Sevgililer sevgilisi efendimiz Muhammed Mustafa sav, 1441 yıl önce, “Temizlik imandandır.. Yemeklerden önce ve sonra ellerinizi yıkamanız sağlıktır… Yemeklerden önce ve sonra bir parmak ucuyla tuz tatmak, ağzınızda oluşucak kötü bakterilerden korur ve sindirime yardımcı olur…” mealinde öğütlerde bulunmuştur…
Yaptık mı peki!..
Eh kimimiz yaptı, kimimiz kulak arkası yaptı…
Ve geldik bugünlere..
Şimdi en büyük derdimiz “covit-19” dedikleri “Koronavirüs” diye bulaştırdıkları virüs…
Yüzyıllardır türlü belalara düçar olan yaşlı dünyamızda şimdiki konuk “Corona” denen bu virüs..
Binlerce ölümle sonuçlanan veba salgınlarından, “AIDS” musibetinden, depremlerden, sellerden, açlık ve kıtlıktan, çekirge ve karınca istilası, kasırgalar ve en sonunda da “bu nedir, nasıl olur” sorularıyla değişen dünyamız.
“Olur mu!”
“Öyle mi böyle mi” derken; dünya ölçeğinde ticareti, gelişmiş sanayisi ve de zamanın ileri gelişmişlik düzeyindeki Çin’de başlayıp bütün dünyaya yayılan bu enteresan hastalık, belki ülkelerin ekonomilerine karşı düzenlenmiş ve olabildiğince çok zarar vermeye yönelik olarak hazırlanmış kapitalizmin büyük bir oyunu.
Büyüdükçe büyüyen korona belasının dünya geneline yayılmasıyla da olanlar oldu.
“Çin’den bize gelene kadar, aşı, panzehir her neyse, her an çıkarılıcak… Evet aşısını da bulduk alın!..” denmesini herkes gibi ben de normal bir dünyalı olarak bekledim ama olmadı..
Önce, bizi atladı, Avrupa ve Amerika’dan sonra bize de geldi ve temizlik ve hijyen başta olmak üzere toplumsal ve kişisel sınavımız da başlamış oldu…
İlk duyulduğunda “Türk geni (!) bize bir şey olmaz!..” diye geçiştirebiliyorduk ilk AIDS vakalarını duyduğumuzda yaptığımız gibi ama onunla bunun arasındaki fark, onun bulaşma yolları sayılıyken bunun, hiç fark edemeyeceğimiz yollarla dahi bulaşabilmesi…
Türk milleti olarak hep rahat bir millet olduk ama bu sefer o kadar rahat davranılmaması gerektiğini devlet büyüklerinin yoğun çalışmaları sayesinde herkes anladı.
Halkımızın yavaş yavaş olayın ciddiyetini ve vehametini anlamış olması ve yapılan tedbirlere uymaları bir kısmının da tam tersi “bana bir şey olmaz” tarzındaki davranışlarıyla şekillen bir durum var sokakta…
Belki bilinçli belki değil ama tedbirde her zaman fayda olduğu da bir gerçek.
Tedbirin her zamankinden daha önemli olduğunun bu şekilde önümüze çıkması da büyük bir ders..
“Tedbir al, takdir Allah’ındır” amenna; bunu bilen ve iAllah’ın kudretine nanan insanlar olarak başımızdaki bu belanın tez vakitte bir an önce bitmesi için hep birlikte dua edelim inşaallah..
Tabii atlatacağız bunu da ama bütün duamız ve dileğimiz olabildiğince çok çeşitli hasar, zarar-ziyan olmadan kontrol altında alınarak bitip gitmesidir…
Mart’ın sonu selamet olur; Ramazan-ı Şerif’i hep birlikte coşkuyla yaşayıp Bayram’a da kavuşuruz inşaallah…
.
Mine Tuna, dikGAZETE.com
Fevzi 5 yıl önce
İsmet Ertürk 5 yıl önce
Анжелла Нурманова. 5 yıl önce