Jeolojik yapısı nedeniyle yurdumuzun her bölgesinde fay hatları bulunmaktadır. Deprem, ülkemizin gerçeği. Depremlere alışmalı ve tüm önlemleri almalıyız.
Deprem öldürmüyor, hakkıyla yapılmayan binalar ölümlere sebep oluyor. Hazırlıklı olmak her zaman hayat kurtarır. Doğal afetler durdurulamaz ama alınan tedbirler ve yapılan hazırlıklarla can kaybını ve oluşabilecek tüm hasarlar en aza indirebilir.
Depremler kıyamet alametlerindendir. Bir hadis-i Şerif’te “Depremler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz” diye buyurmaktadır. Doğal afetler ile mutlak gücün tek sahibi olan yüce Allah, bize kendini hatırlatıyor. Kaçınılmaz sonumuz olan ölüme ne kadar hazır olduğumuzu hatırlatıyor. Bu dünyaya neden geldiğimizi hatırlatıyor. Ondan başka güveneceğimiz ve sığınacağımız hiçbir şeyin olmadığını hatırlatıyor bize. Peygamber efendimiz, doğal afetlerin “ilahi bir uyarı” olduğunu belirterek Allah'a dua edilmesi için tavsiyelerde bulunmuştur.
Depremlerde yerlerin ve binaların sallanması, duyulan sesler ve uğultular, yaşanılan yıkımlar, ölümler, korku, panik ve çaresizlik halleriyle kıyamet gününe benzetilmiştir.
Dini kaynaklarda (Müslüman - Yahudi - Hristiyan) depremlerin oluş sebebi, yapılan haksızlık ve zulümlerin, sosyal ve ahlaki çöküşlerin soncunda meydana gelen afetler olarak nitelendirilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de insanlar, musibetler aracılığı ile iyi ve kötü, mümin ve kafir, dürüst ve yalancı vs. gibi ayrımların yapılabilmesi için imtihan edilmeleri gerektiği buyrulmaktadır. İmtihanları geçebilmek için sabır, güven ve gayret göstermek gerekir.
Yüce Allah'ın kainatta tecelli eden isimleri vardır; bela ve musibetler, dogal afetler Cenab-ı Hakk'ın ‘Celal’ isminin bir perdesidir. Doğduğumuz andan son nefesimizi verinceye kadar geçen sürede birtakım musibetlere maruz kalsak da yüce yaradan, bu musibetler içerisinde bile bizlerin hayrına ve faydasına olacak sırlar gizlemiştir.
Musibetler, üzerimizdeki gafleti dağıtır. Bizlere acizliğimizi hayatın geçiciliğini ve kendi kudretini hatırlatır. Kalan ömrümüzü daha verimli daha özverili yaşamamız için uyarır ve günahlarımıza kefaret eder.
Bela ve musibetlerin inancımızı kuvvetlendirmek ve tövbe etmek için fırsat olduğunu idrak etmeliyiz. Büyük suçlar, ağır ceza mahkemelerinde küçük suçlar ise küçük mahkemelerde görüldüğü gibi işlenen günahların musibetler yoluyla dünyada kesilmesi ahirete bırakılmaması da Allah'ın bir lütfudur.
"Müslümanın başına gelen yorgunluk, hastalık, keder, acı ve kaygıdan diken batmasına varana kadar gelen her musibet günahlara kefaret olur" diye buyurulmaktadır bir Hadis-i Şerif’te. (Ahmet B.H.)
Kainatta her şey düzen içerisinde uyumlu bir şekilde bulunmaktadır. Musibetler madde aleminden bakarken musibet olarak görülse de mana aleminde Hikmet olarak Allah tarafından verilmiştir.
‘İyi’ ya da ‘kötü’ insanın başına gelen her olayda Allah'ın izni ve iradesi bulunmaktadır.
Kaderi, hayrı ve şerri yaratan Allah'tır.
.
Zübeyde Kızılyer Aslan, dikGAZETE.com