Herhangi bir kişi, ölçü dahilinde eleştirildiğinde memnun olmalı.
Niçin!
Yapıcı eleştirinin kişiyi nefsi kötülük ve içinde bulunduğu yanlışlardan soyutlama erdemliliğine ulaştıracağı için. Kişinin hatasını-eksiğini görmesi, amaçladığı hedefe ulaşmasını kolaylaştıracağını bilmesinin önemi oldukça büyük…
Engellilerin spor konusunda çıtayı her geçen gün yükseltmesi uluslararası spor arenasında Türkiye’nin gurur kaynağı olmasını sağladı. Öyle ise Türkiye’nin gurur kaynağı olan engelli vatandaşlarımızı yazılarımız ile de onore etmemiz boynumuzun borcu...
Bu borcu ifa ederken, Federasyon ve sporun farklı kurumlarında bir şekilde yer edinen kişilerin takındığı tavrın yanlışlığına da değinmekte yarar var. Nedeni ise, her ne kadar bulunduğu federasyon başkanlık, yönetim ve alt kurullar fahri bir görev olsa da, bulunduğu yerin kimliği üzerinden ‘Ben istedim, oldu bitti..’ gibi egoları dışavuran kişisel egoları uğruna makamlarını kullanmaları düşündürücü…
A Milli Futbol takımız Fransa’da gerek sportif gerekse spor dışı uygulamalar-söylemlerle rezilliğe imza attı. Tarih nasıl sorgular bilemeyiz ama, ‘bencillikten’ kaynaklanan kötü imaj o sayfalarda yer alacaktır.
Futbolun dışındaki diğer Spor Federasyonlarında da durum farklı olmasa gerek!...
2016 Rio Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarla ilgili geri sayım devam ediyor.
Bedensel, Zihinsel (Özel Sporcular), Görme ve İşitme Engelliler Federasyonu, diğer Spor Federasyonlarını geride bırakacak düzeyde-sayıda sporcusu ile Brezilya’da ülkemizi temsil edecek, Türkiye’nin onuru olacaklar...
Bu tablodan alınması gereken dersler çıkarılmadıkça, sporda başarıyı daha çok rüzgârsız havada yelken açma, "ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili fakat yüzmede başarılı değiliz" gibi, sıra dışı örnekleri çoğaltmaya-vermeye devam ederiz…
Kolu, bacağı, gözü gibi her hangi bir organı eksik veya sonradan kaybetmiş bireylerin spora iyileştirme (rehabilitasyon) amaçlı egzersiz-spor ile başlamaları ve performans artması ile bugün Paralimpik Oyunlarında yarışmaları büyük onur. Bu onuru sıra geldi Olimpiyatlarda madalya ile taçlandırmaya!..
Engelli ile engeli bulunmayan sporcular arasında açık ara bir fark göze çarpıyor.
Başarıysa başarı, derece ise derece!
Burada şu soru aklımıza geliyor:
"Engelli olan kim?”
Öyle ya, 2016 Olimpiyatları’na katılan sporcu sayısı ile katılımcı sayısı oranladığında, Paralimpik Oyunlara katılan engelli sporcu sayısı, diğer oyunlara katılan engelsiz sporcuları ikiye-üçe katlıyor…
Engelli bireylerimizin Milli Takımlar düzeyindeki başarısı kısa sürede, art arda geliyor.
Bu başarıların en önemli sırrı-özü-özeti, bugün spor gündemini en çok meşgul eden kibire kapılmamaları yatmakta. Bizler de, yazımızı en güzel özetleyecek ve taçlandıracak olan Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’nin özlü sözü ile tamamlayalım arzu ederseniz;
‘Kibir bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür, ne de uçulur…’
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com