Derler ki; "Sen doğarken ağlıyordun, etrafındaki herkes gülüyordu öyle bir hayat yaşa ki sen öldüğünde etrafındakiler ağlasın, sen gül!.."
Doğru, ancak daha da güzeli insanlar sen hayattayken seni özlemeli, vefâtından sonra da seni hasretle özlemle aramalı!
Bu fânî gök kubbede hoş bir sadâ bırakabilenlerden olmalı!
Üstad Necip Fazıl’dan;
"Elindeyse zamana, geçme dur diye dayat! Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat...
Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış bir yazı, elindeyse beyazdan gel de sıyır beyazı.”
Büyük resimde hayatın, kaderin akışına müdahele etmek elimizde değil, öyleyse elimizde olan her ne ise onu paylaşalım.
Bize verilen en güzel hediye olan hayatın, sadece nefes alıp-vermekten ibaret olmadığını bilerek yaşarken elimizde olan mal ise malı, ilim ise ilimi, tebessümü, güzel sözü çoğaltıp, paylaşalım.
Hz. Ali’den (a.s.);
"Öldükten sonra yaşamak isterseniz kalıcı bir eser bırakınız.”
Ölümden sonra yaşamak istiyorsak gönüllerde sevgi ve ölümsüz eserler, güzellikler bırakalım.
*
İbrahim Tenekeci’den;
"Hep söylüyoruz, yine söyleyelim: Rakamlar maddiyatı, harfler ise maneviyatı temsil eder. Dolayısıyla, rakamlar (ve hesaplar) üzerinden sahici bir dostluk oluşmaz, sadece ortaklık kurulur.
Taraflar, ancak bir harfin (anlamın) ucundan tutarlarsa, dost olabilir veya kalabilirler. Rakam ile harfi toplamaya kalkışırsanız eğer, bu işlem, sizi Nurettin Topçu’nun şu sözüne götürür: Menfaat yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister. Bir arada barınamazlar.”
Önce refik, sonra tarik (yol) denilerek, önce yola çıkacağımız insanları dikkatli seçerek yola sonra çıkmalıyız. Zira, insanı, yol değil, yol arkadaşları yorar.
Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu.
*
Melih Cevdet Anday’dan;
YAŞAMAK ÇOK GÜZEL ŞEY
Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.
*
Mevlana’dan;
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi…
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla…
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…
Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi…
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
Sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu…
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.. .
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
Bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra…
Ve bir sure sonra yazı, kendimi öğretti bana…
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi…
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta…
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karsı olması gerektiğine aydım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde…
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün…
Ve gerçeğin acı olduğunu…
Sonra dozunda acının,
Yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayati tadacağını öğrendim.
Dostlarım,
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya…
Kalp durur…
Akil unutur…
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur…
Ve tabiî ki ; Yaradılanı severiz yaradandan ötürü.
Dediğim o ki;
Tapu kayıtlarına da,insanların kalplerine de isimlerini yazdıranlar ergeç ölümsüz âleme göçecek, ancak seçimimizi iyi yapalım, tapu kayıtlarınızdaki adınız siz ölünce silinir, kalplerdeki adınız ise kalpler yaşadıkça hayat bulur.
SON SÖZ
Sevgili Peygamberimiz (sav)'den;
"Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz."
.
Dr. Nevzat Elmalı, dikGAZETE.com