Kafkasya Özgürlük Komitesi kuruldu
Türkiye Çerkes diasporası, kendi içinde Dçb, Şubat depremi ve ardından gelen Temmuz sarsıntısıyla meşgul olurken, Avrupa ve Kafkasya’da Ukrayna savaşının doğurduğu “Rusya Federasyonu’nu yeniden şekillendirme” fikri konuşuluyordu.
“Bağımsızlık nasıl ve ne biçimde?”, “Kimlerle, kimlerin dışında” soruları yanıt ararken, Çeçenler daha ön planda bulundular.
Avrupa diasporasının ilk girişimleri, zaten 2015’den beri devam edip 2022’de Putin’in Ukrayna’yı nazilerden arındırmaktan bahsedişiyle ivme kazanan çatışmalara gönüllü asker yollamak ve mevcut taburlara yenilerini eklemek oldu.
Bu süreçte, Avrupa’ya yerleşmiş, işinde gücünde Çeçenler başta olmak üzere iade riski taşıyan birçok Kafkasyalı, bir şekilde gönüllü oldu veya olmak durumunda kaldı.
Eski yazılarımda da belirttiğim gibi, “ortaya Rusya Federasyonu devletlerini kapsayan yeni bir harita kondu” diyemiyorum çünkü en az üç farklı harita vardı.
Muhtemelen üzerinde çalışılmış bu haritalarda enteresan, tuhaf Kafkasya yapılanması çok dikkat çekiciydi çünkü haritalardaki farklılık, çoğunlukla bu bölgedeydi.
Daha çok Ahmed Zakayev’i ön planda gördük.
Ukrayna’da kurulan yeni taburlara, Suriye’den bildiğimiz Kafkasyalı savaşçıların katılması, içinde Adiğelerin, Dağıstanlıların, İnguşların, Karaçayların olduğu taburların, kendi bayraklarıyla sahaya inmesi, diasporalarda bir tepkiyle karşılanmadı.
Son yapılan iki toplantıya bütün diasporalardan ilgililer davet edildi ve Türkiye’den bu çağrıya yanıt verenler de oldu.
Kenan Kaplan’ın öncülük ettiği bu grup, ikinci toplantıda yoktu ama muhtemelen onlar da mesafe sebebiyle katılamamış olabilirler.
Yapılan son toplantı 8 Kasım tarihindeydi ve konu başlığı “Kuzey Kafkasya halklarının perspektifinden Kuzey Kafkasya’nın geleceği”ydi.
Toplantı sonunda “Kuzey Kafkasya Halklarının Devletini Yeniden Tesis Etme Komitesi“ (Committee for the Restoration of the Statehood of the Peoples of the North Caucasus) kısaca Kafkasya Özgürlük Komitesi’nin kurulduğu ilan edildi.
Komiteye, Suriye diasporasından ABD’de yaşayan Uluslararası Çerkes Konseyi’nin Başkanı, Çerkes milliyetçisi kimliğiyle tanınan İyad Youghar başkanlık ediyor.
Başkan yardımcıları Ürdün diasporasından yazar Adel Bashqawi ve Fransa İnguş diasporasından, Avrupa’daki Çeçen Birliği temsilcisi, insan hakları aktivisti Şamil Albakov.
Komitenin diğer isimleri Ahmed Zakayev, İnal Sherip, Akhmad Akhmedov, Murad Quandur.
Türkiye’den Nusret Baş ve Hakan Cinaz’ın adı, katılımcı listesinde bulunuyor.
Kendilerinin herhangi bir açıklamasına denk gelmemiş olsam da muhtemelen benim de Türkiye diasporası gündemine odaklanmamdan kaynaklanıyordur diye düşünüyorum.
Veya bir vakti vardır ve görüşlerini kamuoyu ile paylaşacaklardır.
Toplantıya davet edildiği halde, vize gecikmesi nedeniyle katılamamış olan İstanbul Birleşik Kafkasya Derneği ise toplantıda sunulmak üzere bir video kaydı oluşturdu.
Toplumumuzun sağ duyusuna daima güvendiği büyüğümüz Nail Sönmez’in, wunafe sonucunda oluşturulan metni seslendirdiği videoda, Türkiye diasporasının ne düşündüğü ne hissettiği gayet açık bir biçimde ifade ediliyor.
“Dünyanın en büyük Kafkas diasporası, Rusya Federasyonu’nun daha özgür ve demokratik bir biçimde şekillendirilmesi fikrine neden sessiz kalıyor” sorusunun cevabı, bu videoda oldukça net verilmiş.
Gerçek şu ki ne Çerkesler ne Abazalar ne Vaynakhlar ne de diğerleri, vatanlarının özgürlük ve refaha kavuşması konusunda hiç de duyarsız değil.
Vekalet savaşlarında heba olan nesiller istemiyor ve tarihsel gerçekler nedeniyle Avrupa’ya güvenmiyor.
Daha önce de sordum Avrupa, bunca toplantıda bize özgür olacağımızı söylüyor, Ukrayna saflarında Rusya’ya karşı savaşmakta gönüllü olmamızı bekliyor fakat daha Ukrayna parlamentosu bile RESMİ olarak bırakın Çerkes Soykırımını, Çeçen Soykırımını bile tanımadı.
Bu kadarını bile yapmadılar!
Bugün hala Avrupa’nın farklı ülkelerinden Rusya’ya iadeler yapılıyor.
Özellikle Fransa’da Çeçenler ciddi baskı altında yaşıyorlar.
Dil, kültür, eğitim, gençlerimizin küresel bir ağla iletişimi, dayanışması, tarihsel gerçekliklerin siyasal platformlarda tanınması gibi kansız ve sıkıntısız taleplerimiz var.
Üstelik Kafkasya’nın zaten kurulmuş tarihsel bir birliği ve şekil almış bir haritası da var.
Birçok şey vaad ediliyor fakat gerçekleşen herhangi bir şey görebilmiş değiliz.
Daha da kötüsü, bütün savaşları bitirecek savaş başladı.
Filistin’in işgali, Amerika ve Avrupa’dan ‘Sauron’un gözünü Ortadoğu’ya çevirdi.
Ukrayna yalnız; anlaşmaya zorlanıyor ve Avrupa, İsrail’i önceliyor.
Kendi içinde Filistin’deki katliama razı olamayan iyilerin direnci de işlerini zorlaştırıyor.
Görünen o ki, Ukrayna’da savaş, Rusya’nın kazanımlarıyla sona erecek.
Bütün bu koşullarda son bir çırpınışla Kafkasya’da yeni bir cephe açma çabasına yanıtı Gürcistan’dan bulamayan Zelensky, can havliyle olsa gerek Abhazya ve Güney Osetya’ya saldıracağını söyledi.
İnanılmaz bir çılgınlık!
Yapabilir mi, yapamaz mı bilmiyorum çünkü makul, mantıklı biri olduğunu düşünmüyorum Zelensky’nin.
Üstelik stratejiden de anlamıyor.
Bugün Almanya da Ukrayna’yı terk ettiğine yorumlanabilecek sözler sarf etti…
Benim merak ettiğim şu; eğer savaş Rusya lehine biterse, Ukrayna’da çatışmalara katılmış Kafkasyalıların akıbeti ne olur?
Bugüne kadar, daima Gürcistan’ı ve Ukrayna’yı Kafkasya’nın önüne koymuş, savaş halinde bile iadelerden çekinmemiş, geçmişte defalarca Rusya katliamlarına sessiz kalmış Avrupa’nın, birdenbire herkesi kendi kaderiyle baş başa bırakma olasılığı yüksek.
Kendisi ön ayak olmuş, istemiş, desteklemiş ve muhtemelen baskı yapmış olsa da son anda terk etmesi çok olası…
Sanırım bu tabloda, Avrupa cephesinden atılan “yepyeni bir Avrasya, özgür Kafkasya” sloganının neden istenilen yankıyı bulmadığı da net olarak anlaşılabilir.
Özgür günlerde…
Birlikte…
“Bizi kurtaracak olan, kendi kollarımızdır”…
.
Ülkü Menşure Solak, dikGAZETE.com