USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

 Janus yüzlü kriz: Açlık ve İsraf

01-04-2019

Hemen hemen hepimiz ana haber bültenlerinde denk geliriz “Küresel israfın ulaştığı çarpıcı boyutlar”a. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında israfın rakamları şaşırtıcı, bir o kadar da düşündürücü ve üzücü derecede. Daha da üzüntü veren nokta ise kanayan yara olan israf konusunda hala bilinçli olmamamız.

Janus” mitolojide “İki yüzlü bir tanrı”nın adı. Bir yüzü sağa diğeri sola bakan “İki yüzlü Roma tanrısı Janus” ile özellikle dünyada (küresel ölçekte) görülen iki önemli soruna işaret etmek istiyorum. Bu sorunlardan biri AÇLIK diğeri ise İSRAF. Bu sebeple, dünyadaki iki yüzlülük “Janus yüzlü kriz” olarak tanımlanabilir ancak.

Dünyanın bir tarafı, israf belası ile yaşıyor… Yılda tonlarca gıda israf ediliyor. Hatta ciddi derecede elektrik ve su israfı var. Dünyanın başka bir tarafında ise insanlar açlıktan ölüyor, temiz su ihtiyaçları bile karşılanamıyor.

Tam da bu yüzden, çağımızın krizi “Janus yüzlü”; dünyanın bir yüzü öldürücü boyutta sefalete dönük, diğer yüzü ise olağanüstü derecedeki israfa.

İsraf” deyince gıda maddelerinin bilinçsiz tüketimi sonucu ziyan ve gündelik hayattaki ihtiyaç fazlası tüketim ilk olarak akla geliyor. Geniş manasıyla ise israf, kaynakların zayi edilmesi anlamını taşıyor. 

Yılda 10 milyon kişi açlıktan ölürken 1.3 milyar ton gıda israf ediliyor. 

İsraf konusundaki çarpıcı rakamlar, küresel medyada daha çok yer bulmalı, çünkü israfın bu denli büyük olmasında, tüketimde bilinçsizliğin ve farkındalık eksikliğinin payı da hiç şüphesiz çok büyük. 

Yapılan israfın yıllık ekonomik değeri ise yaklaşık 1 trilyon dolara karşılık geliyor. Türkiye’de de günde ortalama 6 milyon ekmek çöpe gidiyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yılda 150 milyon ton buğday ve buğday ürünü göz göre göre heba oluyor.

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu tarafından yapılan açıklamaya göre, ülkemizde yılda 214 milyar liraya tekabül eden gıda israfı yaşanmakta.

İsraf edilen 214 milyar lira ile 100 yataklı 80 hastane, 18 havaalanı, 16 derslikli 500 okul veya 500 kilometrelik bölünmüş yol gibi hizmetlerin herhangi biri yapılabilir.

Araştırmalara göre, ABD’de her yıl 38 milyon ton, Japonya’da ise 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Kanada’da ise israf edilen gıdaların parasal tutarı yaklaşık 31 milyar dolar.

Batı’da devasa boyutlarda olan israfa karşılık karartılan kıta Afrika’da bulunan fakir ülkelerde ise insanlar açlık sonucu can veriyor; tabir yerindeyse bir yudum temiz suya hasret olarak ölümü bekliyorlar… 

Dünyanın en fakir ülkelerinden olan Myanmar, Kamboçya ve Somali gibi ülkelerde siz bu satırları okurken bile binlerce kişi ölüyor (İngiliz Save the Children adlı kuruluşun raporlarına göre saatte 300 çocuk).

Save the Children” verilerine göre, eğer önlem alınmazsa 2025 yılına kadar 450 milyon çocuk açlıktan etkilenecek. Bu kuruluşa göre, Türkiye ise Malezya ve Meksika gibi ülkeler ile birlikte açlığa karşı büyük bir aşama kaydeden ülkeler arasında.

Öte yandan, lüks restoranlarda ve “Her şey dahilci oteller”de yapılan israf, akıl almaz boyutlara ulaşıyor. Yılda yaklaşık 10 milyon kişinin yeterli gıdaya ulaşamaması sonucu ölmesinin yanında, yılda ortalama 1.3 milyar ton yiyecek maddesinin çöpe atılması, dünyada yaşanan en büyük krizlerden biri olarak karşımızda duruyor. 

Dünya Gıda Örgütü’nün rakamlarına göre, çöpe giden yiyecek miktarı, küresel olarak üretilen miktarın üçte birini oluşturmakta.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, yılda yaklaşık 6 milyon çocuk, açlık sonucu hayata veda ediyor. Devasa bir sosyal eşitsizlik ve adaletsizlik, yaşadığımız çağda artarak devam ediyor. Yalnızca ABD’de israf edilen gıda miktarı, yaklaşık olarak Sahraaltı Afrika'da üretilen bütün gıdaya eşit. 

BM verilerine göre, dünyada açlık sebebiyle ölen insanların sayısı AIDS’den ölenlerin sayısından fazla. 

Küresel anlamda açlıkla mücadele etmek ve israfı önlemek için hem hükümetlere hem de sivil toplum örgütlerine büyük iş düşüyor. Toplumu bilinçlendirmek açısından medya, özellikle sosyal medyaya büyük iş düşüyor. Görsel medyada daha fazla bilinçli kaynak tüketimi (gıda, elektrik, su, vb.) hakkında kamu spotu filmlerine yer verilmeli ve gençlerin farkındalık kazanması adına popüler isimler ile işbirliğine gidilmeli. 

Topyekün bir mücadele olmadan tüyler ürperten gıda israfının önüne geçmek mümkün değil ve bu mücadele süreci de yıllar alacağa benziyor. 

Bu mücadelenin belki de en önemli unsurlarından biri, çocuklarımıza ve gençlerimize israfın dinimizce reddedildiğini de yaşayarak öğretmek. İsra Suresi’nde de buyurulduğu gibi “…. Gereksiz yere de saçıp, savurma, zira böylesine saçıp savuranlar şeytanın kardeşidirler. Şeytan ise Rabb’ine karşı pek nankördür”

Açlıktan kimsenin ölmeyeceği, herkesin temiz suya kavuşabildiği, “ekmek parası” uğruna çalışan ve çalıştırılan çocuk işçilerin sömürülmediği ve israf olmaksızın artan yiyeceklerin çöpe değil, hiç değilse sokak hayvanlarına sunulduğu daha yaşanılabilir bir dünyaya kavuşmak dileğiyle…

.

Dr. Begüm Burak, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @begumburak1984 , @dikgazete

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?