Türkiye'nin Batı ile olan çok yönlü ilişkilerinde “İtalya" ismini son zamanlarda nedense az duymaktayız.
"İtalya" denilince aklımıza ilk gelen marka FİAT oluyor; 1968’de Koç ailesinin TOFAŞ ismiyle kurduğu şirket, FİAT ile ortak üretime başlamıştır.
İtalya'da Fiat'ın kurucusu meşhur Agnelli ailesidir. (İlginçtir ki Fiat'ın Türkiye'ye giriş yaptığı yılda, Türkeş bugünkü MHP'yi dizayn edip 1969 kongresinde yönetime hakim olmuştur.
Merhum Alparslan Türkeş, 1933 yılında ailesiyle birlikte Lefkoşa'dan ayrılarak Limasol'dan kalkan İtalya bandıralı "Viyana" gemisiyle İstanbul'a gelmişti.
İtalyanların deniz taşımacılığındaki potansiyeli her dönemde etkisini göstermiştir.)
13 Mayıs 1981'de Papa'ya suikast girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca’nın, İtalya'da tutuklu kalması da, “İtalya" denilince aklımızda kalanlardan.
90'lı yıllardan beri, derin yapı ve çeteler için kullanılan "Gladio" ismi de, İtalya'da ortaya çıkartılan bir yapının ismidir.
Apo'nun Kenya'da yakalanmasından önceki durağı da yine İtalya idi.
Bir zamanlar "Siyaset/Mafya/Futbol" ilişkilerinin iç içe olduğu bu ülke, Fatih Terim ve FETÖ'cü Hakan Şükür'e de çok ilgi göstermişti.
“İtalya" denilince aklımızda kalanlardan biri de, İtalya'nın eski Başbakanı Silvio Berlusconi'nin nikah şahidi olarak Türkiye'ye gelişidir.
Bilal Erdoğan da Doktora eğitimini İtalya'da yapmıştır.
İtalya, iklimi ve sosyo-kültürel yapısıyla klasik bir Akdeniz ülkesidir, Türkiye ile İtalya ilişkilerinin görünenlerle sınırlı olmadığını düşünmeliyiz; bazı sermaye gruplarının ve Gayri-Müslim ailelerin İtalya ile olan ilişkilerimizde önemli etkileri vardır,
İtalya, deniz yolu taşımacılığında önemli bir ülkedir; ülkemizde de faliyet gösteren İtalyan merkezli firmalar vardır.
Uluslararası deniz taşımacılığında son 15 yıldır Türkiye'nin de çok ciddi yatırımları olmuştur; gemicikler ile başlayan ufak yatırımlar, büyük filolara dönüşmüştür.
Mavi Marmara baskınının ardından gerilen ilişkiler üzerine Türkiye ve İsrail arasında, dönemin dışişleri müsteşarları arasında Roma'da bir gizli görüşme yapılmıştır. Daha sonra iki taraf da bu görüşmenin olduğunu kabul etmiştir.
Geçen yıl ise Suriye İstihbarat ve güvenlik kurumunun başındaki isim Ali Memlük'ün, Roma’ya davet edildiği ve orada gizli bir görüşme yapıldığı, İtalya basını tarafından açıklanmıştır.
Türkiye'deki en önemli "Latin/Katolik İtalyan" kilisesinin, en önemli "Liman Kentimiz" olan Mersin'de olduğunu da unutmayalım. (Bu kilisenin ismindeki "İtalyan" ibaresi birkaç yıl önce kaldırılmıştır.)
CIA'nın İtalyan İstihbaratı ve Vatikan ile olan ilişkileri, Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde etkili olmuştur.
İtalya'daki meşhur "P2 Mason Locası"nın MOSSAD ile olan bağlantıları da ayrı bir inceleme konusudur.
Vatikan, Sovyetler Birliği’ne karşı ittifak yapan Batı Bloğu’nun gizli ittifak üssüdür.
İtalya ile ilgili bunca önemli detaya rağmen, bu ülkenin diğer Avrupa ülkeleri kadar gündem olmayışı ilginç bir durumdur.
İtalya'nın bu sessizliği ve gündem olmayışının ardında, yeni bir küresel planın icabı olabilir mi?
Vatikan'ın bu seferki hedefi hangi ülke?
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com