Daha dün kanguru, koala için ağlayan ve para yardımı toplayan Avustralya, bugün "azalan su kaynaklarını tüketiyor" diye tam 10 BİN deveyi işaretleyip uçakla keskin nişancılar tarafından vurulması kararına imza attı.
Ve bunun için tam 16 milyon dolarlık bütçe ayırdı..
İşte bunların "insanlığı" bu kadar kardeşler..
Ve buna öneri olarak "develer bari başka ülkelere satılsın yada ticari kullanım için kesilsin" denmesine karşılık; Canberra Üniversitesi I.H.O.M başkanı Tony Peacock "Ben bir deve olsaydım vurulmayı tercih ederdim, hemde bunun kafamdan yapılmasını isterdim!" diyerek bunun çok "insani" bir davranış olduğunu savundu..
Ne diyelim!..
Şaşırdık mı!
Bana sorarsanız ben onların bu iki yüzlülüğüne hiç şaşırmıyorum.
Çünkü Unicef adı altında sabah-akşam Müslüman çocuklarına güya sağlık götürmek için aşı kampanyalarıyla para toplayan onlar;
Denizde mülteci botlarını vurarak botları batıran,
Sınırdan koşanlara çelme takan yine onlar..
"Kafir kafirliğini yapıyor" deyip geçiyorum.
Ama ben onlardan daha çok kendi milletimize şaşırıyorum.
Bugüne kadar bir defa İdlib'te cayır cayır yakılan bebekleri paylaşmayan, Doğu Türkistan'da bir yudum suya muhtaç ölen kardeşlerimizi gündem etmeyen o çok "marjinaller" var ya; sabah akşam Avustralya'ya ağlamış, profillerinde paylaşmış, onlar için para yardımı faaliyetleriyle sosyal medyayı inletmişlerdi hani!
Hakikaten hep böyle olmuyor mu!
Özellikle genç neslimiz..
Bir defa mübarek günleri kutlamayan, İslam'ın değer verdiği günleri paylaşmayı cahillik gören, Suriye, Afganistan, Irak'ta zulum gören kardeşlerini paylaşmaktan utanan ama nerde kafirin özel günü varsa ya da Avrupa'da ufacık bir sorun yaşanmışsa bunu dillendiren, savunan cocuklarımız var bizim artık.
Bunu bir farkeden ben miyim?
Kendi ellerimizle kendi değerlerimizi yok sayan, Suriyeli bebeğe acımaktansa, sabah-akşam nesli tükenen fokları konuşan evlatlar yetiştiriyoruz.
Hani Rabbimiz Fetih suresinde buyuruyordu;
"Muhammed, Allah’ın Rasul'üdür!
Onun beraberindekiler ise, kafirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında son derece merhametlidirler!"
SadakAllahulAzim!
Evet, inandık ve iman ettik ki Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem Allah'ın Rasulüdür!
Var mı şüphe!
- Asla!
Peki biz, ayette buyrulduğu gibi "O'nun beraberindekilerden isek nasıl oluyor da birbirimize göstereceğimiz merhameti, kafire gösterir olduk?"
Ayet-i Celile'yi mi beğenmiyoruz; haşa Allah'tan daha mı iyi biliyoruz!
Bizler birbirimize merhametli, onlara şedid olmayı şiar edinebilseydik belki Avustralya'daki bir böcek kadar kıymetimiz olurdu dünyada.
Ben demiyorum ki hayvanlara yapılan zulme ses çıkarmayalım.
Allah aşkına İslam'dan başka, hayvan haklarını koruyan bir sistem var mı?
Onları insanmışcasına "sessiz kul" diye nitelendirip "sizin gibi ümmettir!" buyuran bir Rabbimiz var bizim.
Mevzu hayvan değil, mevzu onların her vahşiliği yaparken dünyaya çok hümanist görünmeleri ve yeni neslimizin Müslümanlar'ı vahşi, Avrupa'yı dost canlısı bilmesi!
Ben çok sıkıldım artık bu durumdan!
Koala için para toplar, çok şirin görünür, alkışlanırlar bütün dünya görür. Ama bu parayla develeri katlederler.
KİMSE GÖRMEZ!
Afrika için para toplar, şirin görünür, alkışlanırlar bütün dünya görür. O parayla ortadoğuyu katlederler.
KİMSE GÖRMEZ!
Aç artık gözünü!
"Sen ne yaparsan yap kafir seni sevmeyecek! Sen onların dinine geçene kadar asla senden razı olmayacak!"
Yapacağın tek şey eğip bükmeden dinine sarılmak!
Utanmadan her mecrada haykırmak!
İşte o zaman, merhamet ettiğin hayvanları koruyabilir, çıkan yangınlara bir yudum su da "sen" olabilirsin!
.
Yağmur İbiç Mirzayeva, dikGAZETE.com