İstanbul'daki doğalgaz ‘hub’ı projesi, Türkiye'nin küresel enerji sektöründe hak ettiği yeri almasını sağlayacak
Rusya'ya yönelik yaptırım politikası nedeniyle Avrupa'da yaşanan enerji krizi karşısında Türkiye, Rus devlet gaz şirketi Gazprom ile umut verici ve perspektifli bir işbirliği geliştirmeye devam ediyor. Moskova ile uzun vadeli ve dengeli ilişkiler hâlihazırda, Türkiye’nin milli enerjisini geliştirilmesindeki birçok sorunun çözülmesine yardımcı oluyor ve yakın gelecekte İstanbul'da yeryüzünün en büyük petrol ve gaz ‘hub’larından birinin işletmecisi olacak ortak bir Türk-Rus şirketinin kurulmasına olanak tanıyacak gibi görünüyor.
Avrupa’nın savaştan sonraki ekonomik mucizesinin arkasında ucuz Rus gazı yatıyordu!..
Türkiye'de bir gaz hub’ı (merkezi) açma planları uzun süredir kuluçka aşamasındaydı, çünkü modern deniz altı boru hatlarının inşası sonucunda Rus yakıtının tedariki yalnızca Türk ekonomisinin ihtiyaçlarının çoğunu karşılamakla kalmadı, ama aynı zamanda önemli miktarda doğal gazın da Türkiye üzerinden ihracata (re-export) yönlendirilmesini mümkün kıldı.
Onlarca yıldır Rus gazının ana satın alıcıları, 20. yüzyılın 70 ve 80'li yıllarında Batı Sibirya'dan gelen ana gaz boru hatlarına bağlanan Avrupa ülkeleriydi. Açıkça söylemek gerekirse; Almanya, Avusturya, İtalya ve Avrupa Birliği'nin (AB) diğer amiral gemisi ülkelerin 2. Dünya Savaşı sonrasında ekonomik bakımdan yeniden doğuşları ve endüstriyel başarıları büyük ölçüde, uzun vadeli sözleşmeler kapsamında Sovyetler Birliği ve ardından Rusya’dan büyük miktarlarda hidrokarbon yakıtı almalarına dayanıyordu. Ancak son yıllarda, Pan - Avrupa bürokrasinin etkisi altında AB, Gazprom ile önceki bütün kontrat ve bağlarını adeta yırtıp atmak suretiyle, ucuz Rus yakıtı satın almayı reddetmeyi, "yeşil enerjiye geçiş" ve "enerji piyasasının liberalleştirilmesi" gibi sloganlar eşliğinde meşrulaştırmaya çalıştı.
Yaptırımlar ve Kuzey Akımı terör saldırısı Avrupa’ya onlarca milyar dolara mal oldu…
Brüksel'in Rusya ile uzun vadeli gaz anlaşmalarından tek taraflı olarak vazgeçme kararı tüm AB ekonomisini 2020-2021'de bir enerji kriziyle karşı karşıya bıraktıktan sonra bile, makul ve pragmatik bir enerji satın alma politikasına duyulan ihtiyaç, AB'nin üst düzey liderleri tarafından bir türlü kabul edilmedi.
Ukrayna'da askeri ihtilafın patlak vermesi, Rusya karşıtı yaptırımların devreye sokulması ve de “Kuzey Akımı” sualtı gaz boru hatlarına yönelik terörist saldırıların ardından, Avrupa endüstrisi ve nüfusu için daha da zor bir durum ortaya çıktı.
Moskova ile iki yıl aşkın süredir süren siyasi ve ticari savaş sonucunda AB, Amerika ve Afrika'dan LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) alımı için fazladan on milyarlarca dolar harcadı ve birçok yüksek teknolojili endüstriyi, işi ve de vergi indirimi avantajını kaybetti.
Gaz ticareti için yeni bir elektronik platform bu sene içinde devreye sokulabilir…
Avrupa ülkelerinin Rusya'dan hâlâ nispeten ucuz gaz alabileceği az sayıdaki kanaldan birisi de Türk gaz taşıma sistemi olmaya devam ediyor.
İstanbul'da dev bir gaz ‘hub’ı oluşturma fikri ise 2022 yılında yeni bir boyut kazandı ve geçtiğimiz sonbaharda Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, Ankara'nın bu projeye olan derin ilgisini doğruladı.
Rusya ve Türkiye'deki ilgili bakanlıklardan ve şirketlerden yapılan son açıklamalara bakılırsa, gaz ticareti için yeni bir elektronik platformu, bu sene içerisinde hayata geçirilebilir ve bu da onlarca Avrasya ülkesi için son derece önemli bir hadise anlamına gelecek.
Rusya ve Hazar gazının Avrupa'ya giden güzergâhında kilit operatör haline gelecek olan Türkiye Cumhuriyeti, öngörülebilir gelecekte salt milyarlarca dolar kazanmakla kalmayacak, fakat aynı zamanda jeopolitik konumunu da önemli ölçüde güçlendirmiş olacak.
ABD ve AB yaptırımları şimdi de Rus-Türk ortaklığında yeni gaz projesini hedef alıyor!..
İstanbul'da büyük bir gaz ‘hub’ının teşkil edilmesi projesine yalnızca AB'ye LNG tedarikinde tekel kurmaya çalışan ABD'de değil, lakin aynı zamanda Avrupa Komisyonu’nda da karşı çıkan hala pek çok mihrakın olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Şimdiye kadar Washington ve Brüksel'in Rusya hükümetine, Rus gaz şirketlerine ve de finans kuruluşlarına tek taraflı olarak uyguladığı bir dolu yaptırım, bağımsız ve egemen bir politika izlemeye çalışan Türk işletmelerini de artık tehdit ediyor.
Rusya ile karşılıklı çıkar ve faydaya dayalı ticareti nedeniyle zaten Türkiye'ye büyük zarar veren Amerikalı ve Avrupalıların sözde ikincil yaptırımları, şimdi de Moskova ile söz konusu ortak gaz projesini hedef alıyor.
ABD ve müttefiki Avrupalı bürokratlar, çoktandır kendi müttefiklerini de tehdit ediyor!..
ABD ve Avrupalı üst düzey bürokratlar nezdindeki müttefiklerinin, sözüm ona kendi çıkarlarını savunma noktasında yukarıda özetlenen yaklaşımları, yalnızca rakip ve düşmanları için değil, fakat aynı zamanda Amerika'nın resmi olarak “müttefik” olarak kabul ettiği ülkeler için de sorun haline gelmeye başladı.
Washington'un emriyle kendi bağımsızlığını, gelişimini ve refahını feda etmek zorunda kalan herkes açısından er ya da geç şu soru ortaya çıkıyor:
- Böylesine bir itaat göstermeye gerçekten de değer mi?!..
Sonuçta, Karadeniz'deki boru hatlarının yapılması ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşası gibi, Rusya Federasyonu ile ortak enerji projelerinin hayata geçirilmesi, şu ana kadar Türkiye'ye yalnızca uzun vadeli faydalar getirdi, çıkarlar sağladı. Hiç şüphe yok ki, İstanbul'da bir gaz ‘hub’ının açılması, sadece ekonomik avantajlar vaat etmiyor ama aynı zamanda Türkiye’nin uzun yıllar boyunca hem Avrupa hem de küresel enerji pazarlarında önemli bir yer edinmesini temin etmiş olacak.
.
Okay Deprem, dikGAZETE.com