İSRAİL BU SAVAŞI KAZANABİLİR Mİ? Kin üreterek mümkün mü? -2-
Hamas hakkında o kadar çok hikâye uydurulmuştur ki; nasıl bir örgüttür, kim idare etmektedir, büyüklüğü nedir, silah ve mühimmat ikmalini nereden yapmaktadır, halkla bağlantısı nedir?
Hamas’ın, ABD ve AB’nin İsrail’e verdikleri muazzam askeri desteğe rağmen savaş gücü neden tükenmemektedir?
Gazze, ABD ve Batılı ülkelerin hedefli askeri tatbikat, özel birliklerin eğitim üssü olarak kullandıkları canlı tatbikat alanı mıdır?
Bu savaş neden bu kadar uzun sürmüştür. Gerçekte Hamas yorulmuş mudur, yenilmiş midir?
İsrail, mutlak galibiyet elde edememiş midir?
Bu savaş, neden bu kadar uzun sürmüştür?
İsrail hedeflerine varmış mıdır, varmamış ise ne zaman varacaktır?
Bu sualler uzar gider!
Geçenlerde Türkiye Gazetesi’nde “CIA'in gizli raporu sızdı! İsrail-Gazze hattından çok konuşulacak ayrıntılar” başlıklı bir haber yayınlandı. Bu haberde, özet olarak şu görüşlere yer verildi: İsrail'in ana hedefi şimdilik Hamas'ın askeri kanadının liderlerinden Muhammed Deif’i bertaraf etmek… ABD'li yetkililer arasında dolaştığı belirtilen rapora göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun muhtemelen savaş sonrası hiçbir ceza almadan bütün bu olanlardan “paçayı sıyırabileceği” düşünülüyor.
Netanyahu'nun Gazze'nin geleceğini “belirsiz terimlerle” tartışarak “muhtemelen güvenlik şeflerinin desteğini sürdürebileceğine ve koalisyonunun sağ kanadından ayrılmaları önleyebileceğine inandığı” belirtiliyor.
İsrail yönetiminde Gazze'ye yönelik savaş sonrası plan üzerinde bir fikir birliğinin bulunmadığı, kabinede yer alan her bakanının savaş sonrası yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanma konusunda farklı görüşlere sahip olduğu fikir birliği olmadığı, ne yapacağını bilmediği! Netanyahu'nun bu konuyla ilgili fikri ise; “bölgeyi yönetmek için ılımlı Arap devletlerinden oluşan bir koalisyon” kurulması ve bu yöndeki çabalarla hız vermek! Böylece İsrail’in kanlı operasyonlarına meşruiyet kazandırmak, sorgulanmasını önlemek ve işlediği cinayetleri unutturmaktan ibarettir.
İsrail'in 7 Ekim'den beri saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de Filistinlilere insanlık dışı muameleler devam ederken, bir yandan da diplomatik ortamda savaşın sonlanması için esir takası çabaları sürüyor.
Biden’in dolayısıyla Amerika’nın ateşkes teklifi, üç sebepten dolayı mecburiyet haline gelmiştir.
- İsrail’in hak-hukuk, denge-orantı dinlemeden sivil halka karşı hunharca sürdürdüğü cinayet politikası, ABD’nin bu yükü taşıyamayacağı kadar ağırlaşmış, “İsrail’in güvenliği” teriminin bir aldatmacadan ibaret, kelime oyunu olduğu kanaati dünya kamuoyu tarafından kabul edilmiştir. Bütün dünya, Filistin için ayağa kalkmıştır.
- Geçen 8 ayda ağır silah ve ateş gücü üstünlüğüne rağmen, hatta sınırsız askeri üstünlüğe rağmen, İsrail askerlerinin korkak olduğu ciddi çatışmaya girmekten kaçındığı, cepheden kaçtığı, sahaya hâkim olamadığı görülmüştür.
- Sınırsız istihbarat desteği, sınırsız teknik ve elektronik harp desteğine rağmen İsrail ordusunun zayiat vererek muharebe kazanacak kabiliyette olmadığı anlaşılmıştır.
ABD Başkanı Biden, 31 Mayıs'ta Beyaz Saray'daki konuşmasında, İsrail'in, 3 aşamadan oluşan yeni bir ateşkes önerisi sunduğunu belirtmiş, ilk aşamada 6 haftalık ateşkes sürecinde, İsrail'in Gazze'deki yerleşim yerlerinden çekilmeyi ve tarafların elindeki rehinelerin bir bölümünün serbest bırakılmasını öngördüğünü söylemişti.
Aslında, Joe Biden, ateşkes teklifini 3 Haziran 2024 tarihinde taraflara bildirdi. Netanyahu, ateşkes teklifini reddetti: “Savaşı sürdüreceğiz” dedi. Aradan birkaç gün geçti, Netanyahu, "Esirlerin salıverilmesi için savaşa 42 gün ara verebiliriz, ama savaşı durduramayız" dedi.
Netenyahu, “karada savaş kazanamayan, hatta savaşamayan ordusunu zorlayarak, Gazze’yi ve sivil halkı tükenme noktasına getirene kadar savaşa devam etmekte kararlı görünüyordu.” Ancak İsrail’in sivil halkı da verilen yüksek zayiattan, gereksiz insan kaybından, “esirleri kurtaracağım” derken bizzat İsrail ordusunun yaptığı operasyonlar sebebiyle bizzat kendi esirlerini öldürmesinden dolayı ayağa kalkmıştı, bu savaşı sürdürmenin yolu kalmamıştı. Yani İsrail halkı da tükenme noktasına gelmişti.
Gene bu savaş, şunu göstermiştir ki; İsrail, ABD desteği olmadan uzun vadeli bir savaşı yürütemez, İran, Mısır gibi devletlerle yıpratma savaşına giremez. Girerse tarihten silinir.
Nitekim: ABD barış planını sunduktan sonra kendini Roma gladyatörü sanan Netanyahu, politik olarak da bir hiç olduğunu anladı. İç siyasette de ABD’ye bağımlı olduğunu gördü. İsrail'de savaş kabinesi üyesi Benny Gantz'ın istifası sonrası 3 kabine üyesi ve İsrail ordusunun Gazze Tümeni Komutanı da istifalarını açıkladı. İsrail Genelkurmay eski Başkanı Moşe Yaolon da askerleri sokağa isyana çağırdı.
İş bununla da kalmadı; ABD Başkanı Joe Biden'ın duyurduğu Gazze'de 3 aşamalı ateşkes teklifi, İsrail'i karıştırdı. Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, ateşkes teklifinin kabul edilmesi durumunda hükümetten çekileceklerini açıkladı. Smotrich, teklifin kabul edilmesi halinde “başarısız Netanyahu hükümeti liderliğini yenisiyle değiştirmek için çalışacaklarını” ifade etti.
Demek ki neymiş?
İsrail, politik bütünlük bakımından da ABD’ye bağımlıymış!
Demek ki; ABD’de FED’in başında oturan para babası Yahudi Baronlar, İsrail’i genişletmek için ne kadar zorlasalar da bundan ötesi yapılamazmış!
Yahudi ruhu, büyük devlet kuramazmış, bu ideoloji ile bu teoloji ile insanlığa zarar vermekten başka bir şey yapamazmış!
Konuya devam edeceğiz harp prensipleri bakımından Gazze harekâtını değerlendireceğiz.
.
Suat Gün, dikGAZETE.com