Öncelikle Türkler Suudi Arabistan’da en güçlü pozisyona sahip.
Teşkilatı Mahsusa’dan bu güne teşkilatta görevli fedailerin hizmetleri sürüyor.
Türkiye, tüm engellemelere rağmen Suudi Arabistan’da Osmanlı’dan intikal eden maddi ve manevi bakiyesini muhafazasında kararlı.
Kudüs’ün Osmanlı yadigârı muhafızları var da Peygamber emaneti Mekke ve Medine’nin Türk koruyucuları yok mu sanıyorsunuz?
Bilgilerinizi lütfen güncelleyin.
Eylül 2010’dan itibaren Cidde’de İslam ülkeleri istihbarat örgütlerinin koordinasyonunu sağlamaya yönelik bir merkez kurulduğu ve bu örgütün eski bir Türk istihbaratçı tarafından yönetildiği iddia edilmiş, Hatta Türk basınında bazı köşe yazarları bu ismin MİT Müsteşarlığı’ndan emekli Emre Taner olduğuna değinmişti.
Öyle ki Cidde’de bulunan İslam ülkeleri istihbarat kurumlarının koordinasyonunu sağlayan merkezin başkanlığını yapan Emre Taner; İslam ülkelerinin oluşturduğu istihbarat ağının başına geçtikten sonra, Pakistan’dan, Tunus’a kadar nerede yaprak kımıldasa Ankara’nın haberi oluyordu!
Merkezin kalbinin attığı Cidde’ye akan bilgiler, anında Yeni Mahalle’deki merkeze iletiliyordu!
Türkiye yıllar sonra, kendisine yakışanı yapıp büyük oynuyordu.
Elini sokmadığı iş yoktu.
Bu birimle ilgili 16 Şubat 2012’de Yeni Akit’de yayımlanan haberde, birimin merkezi Cidde’de olmasına rağmen İran’ın da merkeze üye olduğu ve periyodik toplantılar için üst düzey istihbaratçıların zaman zaman Suudi Arabistan’a gittikleri ve bilgi paylaşımında bulundukları kaydedilmiş, Cidde’de bulunan İslam Konferansı Örgütü'nün de bu merkeze fiziki destek verdiği belirtilmişti.
İslam Konferansı Örgütü’nü oluşturan ülkeler arasındaki siyasi rekabetin bu oluşuma engel olmadığına dikkat çekilirken, geçmişteki Arap-İsrail savaşlarında istihbarat eksiğinin ne denli facialara yol açtığının biliniyor olmasından ötürü bu ülkelerin söz konusu girişime sıcak baktıkları ve aralarındaki ihtilafları istihbarat paylaşımı söz konusu olduğunda unuttukları özellikle vurgulanmıştı.
SUUDİLER, PETRO-DOLARLARLA SADAKATİN DE SATIN ALINABİLECEĞİNE İNANIYOR...
Aslında "Maslahat Al-Istikhbarat Al-Aammah" gibi bol köpüklü adlandırmaya rağmen Suudi Arabistan’ın ismiyle müsemma istihbarat örgütü var sanmayın.
Çünkü Suudi istihbaratı profesyonel değil.
İstihbarat hak getire.
"Saldım çayıra mevlam kayıra... Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…" türünden sözde tevekkül içeren bir zihniyet mevcut.
Ayrıca Suudiler adına bu işi yapan İngiliz ve Amerikan istihbarat teşkilatları mevcut.
Vehhabi Suudilere göre, en büyük güç para.
Suud rejimi karakteristik nüfuz satın alıcısı.
Petro-doların gücüyle istihbarat satın aldıklarını sanacak kadar gaflet içindeler.
Bu ne demek?
Suudileri yanıltan, sadakatin satın alınabileceğine inanıyor olmaları.
Kral Abdullah’ın ölümü ve Ocak 2015’te Salman’ın kral olmasıyla Bender bin Sultan, Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığı’ndan azledilmişti.
Prens Bender Bin Sultan Bin Abdülaziz’in görevden alınmasıyla boşalan Suudi Arabistan İstihbarat Servisi Başkanlığına yardımcısı Yusuf el-İdrisi getirilmişti.
General Yusuf el-İdrisi, 36 yıl aradan sonra kraliyet ailesine mensup olmadığı halde Suudi İstihbarat servisinin başkanlığına getirilen ilk kişiydi.
Yusuf el-İdrisi, 5 Ekim 2012’de Bender bin Sultan’ın yardımcılığına atandı, 15 Haziran 2013’te Korgeneralliğe terfi ettirildi.
Atalarının Mısırlı olduğu belirtilen İdrisi’nin büyük babası Yusuf bin Muhammed el-Harşa’da Suudi yönetiminin kurucusu Kral Abdulaziz’e hizmet vermiş bir isim.
SUUDİ ARABİSTAN, TÜRKİYE’Yİ MISIR İLE DENGELEMENİN HESABINDA...
İhvan kökenli Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’yi görevinden askeri darbeyle uzaklaştıran General Sisi’yi, Arabistan İstihbarat Servisi Başkan yardımcısı Yusuf el-İdrisi finans etmiş ve yönlendirmişti.
Sisi’nin Riyad temaslarının arkasındaki isim de General Yusuf el-İdrisi’ydi.
Suudi Arabistan; İran’ın bölgedeki gücünün dengelenmesi için Türkiye’yi gerek askeri gerekse ekonomik kapasitesi ile çok büyük bir stratejik ülke kabul etse de Türkiye’yi bölgenin bir başka Sünni askeri devi Mısır ile dengelemenin hesabında.
Görev süresi dolan İstihbarat Başkan Yardımcısının yerine, Yemen’deki Koalisyon Sözcüsü Ahmed Hasan Asiri getirilmişti.
Ahmed Hasan Asiri (Ahmed Hassan Mohammad Asiri) Arabistan’ın güneybatısında yer alan Yemen’le sınır Asir bölgesinden.
Bölge 1934’te Suudi topraklarına katılmış ve Yemen kültürünün egemen olduğu sosyal bir yapıya sahip.
YEMEN’DEKİ KATLİAMLARI SEBEBİYLE, İNGİLTERE’DE TUTUKLANMASI İÇİN HÜKÜMETE ÇAĞRI YAPILMIŞTI...
Asir bölgesindeki Muhayil adlı küçük bir köyde doğan 66 yaşındaki Ahmed Hasan Asiri, Husi karşıtı söylemleriyle tanınıyor ve iflah olmaz İran karşıtı.
Yemen’le savaş sırasındaki sivil hedeflere yönelik saldırıları savunmasından dolayı Batı basınında eleştirilen bir isim.
Mart 2017’de Londra’da bir foruma katılan Ahmed Hassan Mohammad Asiri, İngiliz Barış aktivistlerince (UK Peace) Suud ordusunun Yemen’deki sivil topluma yönelik savaş suçları nedeniyle protesto edilmiş, tutuklanması için İngiltere hükümetine çağrı yapılmıştı.
Bu tür gösteriler, sizi aldatmasın çünkü İngilizler “Tavşan kaç, tazı tut" piyesini çok iyi sahneliyor.
Suudi Kralı, Cemal Kaşıkçı cinayetinden sorumlu tuttuğu bazı isimleri görevden aldı.
Görevden alınan isimlerden biri de Genel İstihbarat Başkanlığı Başkan Yardımcısı General Ahmet el Asiri, Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın güvendiği birisiydi.
Anadili Arapça’nın yanı sıra İngilizce ve Fransızca’yı da akıcı konuşuyor.
Suudi Arabistan ordusuna bağlı Hava Savunma Kuvvetleri’nde 30 yıldan uzun süre görev yaptı ve tümgeneralliğe kadar yükseldi.
İngiltere’deki Sandhurst ve Amerika’nın ünlü Harp Akademisi West Point ile Fransa’daki St Cyr gibi dünyanın en prestijli askeri okullarında eğitim aldı.
Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi (Royal Military Academy Sandhurst, RMAS), Londra’nın 55 km güneybatısında.
İngiliz kara ordusunun subay başlangıç eğitim merkezi.
Sandhurst’ta, dünyanın dört bir tarafından farklı ülkelerden gelen adaylara eğitim veriliyor.
Burası, Ortadoğu monarşi ailelerinden katılımcıların askeri eğitim almaları için özendirildikleri ve tercih ettikleri bir harp akademisi.
Bugüne kadar Suudi Arabistan’dan 8 prens ve onlarca Suudi subayı akademide eğitim gördü.
Şimdiki Ürdün Kralı, Umman Sultanı, Bahreyn Kralı, Kuveyt Emiri, Katar Emiri, Dubai Emiri ile Abu Dabi Emiri de İngiliz Kraliyet Akademisi Sandhurst’tan mezun.
ABD, MISIR, BAE VE SUUDİ ARABİSTAN’DAN PKK/PYD’YE DESTEK...
Suudiler, Türkiye karşıtlığını biraz abartıyor.
Ellerindeki keser sapının hedef değiştirebileceğini akıl edemedikleri kesin.
Nitekim 10 Haziran 2017’de Suriye’nin Haseke iline bağlı Kamışlı ilçesinde, ABD ile Suudi Arabistan istihbaratı öncülüğünde Suriye petrollerinin geleceğine yönelik bir toplantı yapılmıştı.
Toplantıya DEAŞ karşıtı koalisyon güçlerinin sözcüsü ABD’li Albay John Dorrian’la birlikte TSK operasyonu sonrası Sincar-Karaçok bölgesinde terör örgütüne destek ziyareti gerçekleştiren ABD’li subaylardan birinin yanı sıra Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan temsilciler de katılmış, Suriye’den bazı aşiret liderleri ve PKK/PYD’li üst düzey isimler de iştirak etmişti.
Kamışlı toplantısında PYD’nin de çıkan petrolden pay alması karara bağlanmıştı.
Suriye PKK’sı görüşmelerde Aldar Halil ve Halil Foze tarafından temsil edilmiş, ABD’li ve Suudi yetkililer PYD’nin mücadelesini saygın bulduklarını ifade ederek DEAŞ karşısında sergilenen tavır sonrası PYD’nin petrolden gerekli payı alacağını söylemişlerdi.
Son olayda İran, Yemen ve Türkiye; kendilerine karşı düşmanca hisler besleyen bunu açıkça ifade eden Ahmed Hasan Asiri’nin görevden alınmasıyla rahat bir nefes aldı.
Bana kalırsa, bu operasyonu, Suudi Krallığının kalbinde Cidde’de faaliyet gösteren, MİT Müsteşarlığı’ndan emekli Emre Taner’in işlerlik kazandırdığı, İran’ın da üyesi olduğu İslam ülkeleri istihbarat kurumlarının koordinasyonunu sağlayan merkez gerçekleştirdi.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc32