Yıllar önce, IŞİD'in Musul Başkonsolosluk binasını işgalinden bir kaç hafta evvel, Kuzey Irak’tan dönen bir emekli eğitimci dostumdan, Kuzey Irak izlenimlerini dinlemiştim.
Kerkük’te Türkmenlere yönelik bombalı intihar saldırıları ve suikastların genellikle Arap kökenli Selefiler tarafından gerçekleştirildiğini söyleyince, bölgeye yönelik bütün argümanlar beynimde alt üst olmuştu.
Suriye ve Mısır’da da bu durumun böyle olduğunu son gelişmelerle görmüştük. Ama Kuzey Irak’ta Suudi destekli Selefilerin, Türkmenlere yönelik hain saldırılarından o vakte kadar haberdar değildim!
Türkmenlere yönelik bu terör dalgasının neden bu kadar kanlı olduğunu sorduğumda, Bayır Bucak Türkmenlerinin bir kısmının Caferi olmasının bu kitleyi hedef tahtasına dönüştürdüğünü belirtmişti.
Hatta “beş Caferi Türkmen’i öldürenin Cennete Hz Peygambere komşu olacağı” propagandasının yapıldığını, intihar saldırısını düzenleyen selefi canlı bombanın Türkmenlere ait Hüseyni Camilere namaz vaktinde dalarak ‘ruhumuza el fatiha’ diyerek kendisini patlattığını anlatınca deyim yerindeyse gök kubbe başıma çöküverdi.
Peki dedim “Sünni Kürtlere yönelik bombalı saldırılara ne dersin?” gülerek, onların biraz daha şanslı olduğunu özellikle Şii Türkmenlerin hedef alındığını belirtmişti. Anlaşılan Türkiye’nin sinir sistemi test ediliyordu.
“Türkiyeli yetkililerin Türkmenlere yönelik saldırılar karşısında Türkmenlere ne önerdiğini” sorduğumda, Türkiye’deki sürece karşı olduğunu bildiğim dostum, tepki göstererek “Barzani rejimini tanımalarını istendiğini, Türk yetkililerin, Türkmen liderlere Kürt yönetimi ile işbirliği tavsiyesinde bulunduklarını” söyledi.
Ankara hastanelerinde tedavi gören kolu ayağı kopmuş, yüzü parçalanmış Türkmen gençlerin resimlerini gösterdi.
İranlıların mezhebi duyarlılıkla yaralı Türkmenleri İran hastanelerinde tedavi ettirdiklerini ifade etmiş, Türkmen Cephesi’nin eskisi kadar etkili olmadığını, yöneticilerinin hain saldırılarda şehit edilmesiyle, Türkmen nüfusunun büyük bir kaos yaşadığını anlatmıştı.
Suudiler, kendi rejimleri açısından tehlike kabul ettikleri Şii kuşağa karşı hem Kuzey Irak ve Suriye’de silahlı eylemler gerçekleştiren selefileri finans ediyor, örgütlüyor, bunları Pers yayılmacılığına karşı savaştırıyor hem de İslam dünyasında kendisine rakip gördüğü Türkiye’nin karizmasının çizilmesinde kullanıyor.
Bedava Umre beleş Hac…
Buna rağmen Türkiye’de halen geleneksel ve radikal İslami kesimde Suudilere yönelik tepkilerin düşük frekanslı olmasını da kabullenemiyorum.
“Bedava Hac ve Umre” kontenjanından yararlanmak, Kraliyet sarayında ağırlanmak uğruna bu zillete katlanmayı insanlık ve Müslümanlık onuru ile bağdaştıramıyorum.
Hz, Peygamber’in torunu Şerif Hüseyin ve ailesinin İngilizlerle işbirliğini hatırlayınca Suudilerin yol haritasını daha iyi anlamış oldum.
Daha önce az çok Suudi destekli Selefi örgütlerin Türkiye’nin tüm İslam dünyasını kucaklayan siyasi atraksiyonundan rahatsızlığını gündeme getirmiştim.
Okumuş olanlar belki anımsar, “Suudilerin El Kaide militanlarını araziye sürmeleri ve bölgede tutunmayacaklarını bile bile Suriye’de ısrar etmelerinin arka planında, İngiliz casusu Lawrens’in Şerif Hüseyin’e sözünü verdiği Birleşik Arap Krallığını yeniden ihya etmek hayali var.” belirlemesinde bulunmuştum.
Meğer ne kadar haklıymışım!
Şer güçlerin Irak Türkmen Cephesine operasyonu…
Bugünü anlamak için biraz geriye gidelim. 23 Ocak 2013 Çarşamba tarihli Vatan gazetesinde Ruşen Çakır’ın; Irak Kürdistanı’ndaki FETÖ’cü yapılanmanın faaliyetlerini, 8 yıldır koordine eden aslen Trabzon Oflu Talip Büyük’ün ağzından anlattığı yazı, bu kumpasçı çetenin Türkiye’nin ve Irak Türkmenlerinin ikbal ve istikbaline ve hatta istiklaline nasıl darbe vurduğunun tanığı.
Talip Büyük; ilk kez okul açma faaliyetlerinin başladığı dönemde Kuzey Irak’ta Türkiye’nin gönderdiği Özel Kuvvetler, MİT ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi muhatap kabul ettiği Irak Türkmen Cephesi’nin bulunduğunu, bu grupların kendi faaliyetlerine başta biraz önyargılı yaklaştıklarını, Kürt yönetiminin “Bunlar MİT galiba” diye bakarken MİT’in de o dönemin yaklaşımına uygun olarak “Bunlar irticacı” dediğini, fakat bu bakışın uzun sürmediğini anlatıyor.
Türkmen Cephesi’nin güç kaybetmesinin nedenleri bu bilgilerde saklı, şeytani niyet bu bilgilerde gizli.
Mehmet Tahsin Gökkaya’nın “http://www.turkmensani.net"de yayımlanan “Dr. Sadettin Ergeç’in İTC başkanlığından alınmasında FETÖ terör örgütünün barmağı vardır” başlıklı değerlendirmesi bu açıdan önemli.
Kuzey Irak’ta maalesef Türk yetkililerin desteğiyle palazlanan CIA projesi FETÖ’cüler operasyona önce Özel Kuvvetler’den başlıyor.
İlk işleri Dışişleri’ndeki elemanlarını devreye sokmak oluyor. Türkmen Dosyasına el koyarak, bu konuda yetkinin Asker’den çekilip, Dışişleri’ne verilmesini sağlıyorlar.
Bunu nasıl yapıyorlar hiç düşündünüz mü?
İnanın şeytanın aklına gelmeyenler bunların aklına geliyor. Nasıl mı?
Türk askerinin başına çuval geçirme hadisesini hatırlayın. 4 Temmuz 2003’te, “Çuval Olayı” yaşandı.
Süleymaniye baskınında, ABD’liler, Türk Özel Kuvvetleri’ne mensup, üçü subay, sekizi astsubay on bir Türk askerini gözaltına aldılar; bu askerlerin üzerinde üniforma ve kimlik yoktu.
Amerikan tarafı, Türk Özel Kuvvetleri’nin de katılımıyla Kerkük Valisi’ne yönelik bir suikast gerçekleştirilmesinin, ABD askerlerince son anda önlediğini savundu ve bu tezinden bugüne kadar vazgeçmedi.
4 Temmuz 2003’te Türk Özel Kuvvetleri’nin Süleymaniye’deki karargâhını basan Amerikan güçlerinin bunu niye yaptıklarının cevabı, ABD gizli belgelerine yansıdı, buna göre Türk askerleri Kerkük Valisi’ni öldürme planının parçasıydı.
İşte FETÖ’cü Türk görünümlü CIA’nın kripto nüfuz ajanları, kendi faaliyetlerinin önünde en büyük engel gördükleri ve Türkmen davasından birinci derecede sorumlu Türk Özel Kuvvetleri’ni sahadan silmek için bu kumpası kurmuşlardı.
ABD kaynaklarının şifreli yazışmalarında “Kerkük-Süleymaniye bölgesinde bazı şahısların “Kerkük bugün kurtarıldı” dediğinin haberleşmelerinden tespit edildiğinin” belirtilmesi, geçmişte yaşanan ve 15 Temmuz’da tekrarlanan ihanetin delili olarak karşımızda duruyor.
Türkmen dosyası çok güçlüyken Asker’den çekilip Dışişleri’ne verilmesiyle birlikte Türkmen davası sürekli kan kaybetmeye başladığı gibi bazı bölünmelere neden oluyor.
FETÖ’cü yapının girişimi ve yönlendirmesiyle başlatılan Türkmen Cephesini zayıflatma projeleri sonuçlandığında ortaya çıkan tablo, maddi ve manevi kayıpların bu işin hiçbir düşman gücün veremeyeceği zararın ötesinde ve üstünde olmasıydı.
Türkmen ana partileri İTC çatısından uzaklaştırılmış, maddi destekleri kesilmiş, daha sonra bu partiler İTC’ye, İTC de bu partilerle karşı karşıya getirilmiş velhasıl ekilen fitne tohumları başak vermiştir.
Bir diğer operasyon da Irak Türkmenlerinin tek karar merkezi olan Irak Türkmen Meclisi’nin (ITM) fesh edilmesi ve birçok ülkedeki Türkmen temsilciliklerinin kapatılmasıdır.
Hatta o dönem İTC genel Başkan’ı olan Dr. Sadettin Ergeç’in kurultaysız bir şekilde başkanlıktan ayrılması da gerçekleştiriliyor.
Yazdıklarım, Irak Türkmenlerine kurulan kumpasın bir kısmı, buz dağının görünmeyen tarafında daha neler var?
Zamanımız varsa öğreneceğiz.
Erşat Salihi, görevi Hasan Turan'a devretti…
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi, 28 Mart 2021 tarihinde ITC Yürütme Kurulu ile acil bir toplantı düzenledi.
Irak Türkmen Cephesi eski Başkanı Erşat Salihi
Toplantı sırasında Irak’taki son siyasi ve güvenlik konuları ele alındı. Ayrıca ITC bünyesinde ve karar alma mercilerinde değişim yapılmasının önemine vurgu yaparak gençlerin önlerinin açılması ve önderlik mevkilerinde sorumluluk üstlenmeleri fırsatının tanınması kararlaştırıldı.
Toplantı sonrası yayımlanan bildiride, Irak Türkmen Cephesi’nin, 1995 yılında Erbil’de kurulduğundan beri, istişare ve sorumluluk makamları ile mevkilerin demokratik usullerle devri ilkesine bağlı kaldığı öte yandan genç yeteneklerin öne çıkmaları, siyasi görevler üstlenmelerine önem verildiği, yapılan bir dizi istişareler neticesinde önderlik (karar) makamlarında idari değişiklik yapılmasına yönelik Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu üyelerinin aşağıdaki kararları aldığı belirtildi.
Buna göre, Erşat Salihi, Bağdat’taki siyasi çalışmalar ve siyasi taraflarla görüşmelere devam edecek, Türkmen milletinin haklarını elde etmek amacıyla, Irak’ta genel seçimler öncesi, sırası ve sonrasında Türkmen milleti adına müzakereler yapmaya tam yetkili.
Yürütme Kurulu üyelerinin kararıyla ITC Başkan yardımcısı Hasan Turan Irak Türkmen Cephesi Başkanlık görevini devraldı.
-ITC yeni Başkanı Hasan Turan
Başkan yardımcısı Haydar Kasap'ın yerine Hişam Bayraktar, ITC Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. Hasan Turan'ın yerine ITC Başkan yardımcılığına Heytem Haşim Muhtaroğlu getirildi.
Erşat Salihi gitti mi gönderildi mi?
“Gelişi gidişinden daha şaibeli” diyenler var. Bir bildikleri olmalı. Irak Türkmenlerine verdiği hizmet için herhalde kendi halkı ona müteşekkirdir.
Onun şanssızlığı, iktidar nezdinde Mesut Barzani kadar itibar görmemesi idi. Çünkü garip Türkmen’in petrodolarları yoktu.
Kimseye ne hediye ne rüşvet verebilecek kadar parası pulu yoktu. Petrol kuyuları yoktu. Kim neylesin onu?
1995 yılından bugüne Irak'taki tüm Türkmenlerin temsil edildiği en önemli siyasi parti olma özelliğini taşıyan, genel merkezi Kerkük'te bulunan Irak Türkmen Cephesi'nde gerçekleştirilen görev değişimi, önümüzdeki günlerde Irak'ta yaşanacak siyasi, askeri ve ekonomik gelişmelere yönelik bir ön alma olarak okunmalı.
Irak Türkmen Cephesi sadece Şii Türkmenlerden müteşekkil değil. Yeni başkan Hasan Turan, Sünni Türklerden. İhvan yanlısı olduğu söylentileri daha çok Sünniliğine vurgu olduğu gibi, Irak’taki Sünni Arap ve Kürt aşiretleri ile farklı boyutta işbirliği arayışı olarak görülebilir.
Her geçen gün adım adım yaklaşılan, Suriye Irak Federe Türkmen Devleti’nin inşasına yönelik bu değişim, iddia edildiği gibi Ankara'daki iktidarın tasarrufu değildir.
İktidar lebaleb kongrelerin dayanılmaz hafifliği içinde, olup biteni kavramaktan çok uzak bir profil çiziyor. Pudra şekeri kokain arasında gidip gelenlerin bu işi anlamasını beklemeyin.
“Uyuşturucu satıcısı torbacıların ayaklarını kırın” talimatı veren bakanın düştüğü duruma bakın.
Hepsi psikolog kesildi. Sanırsın bunlar uyuşturucu ile mücadelede uzman hekimler. Pornocu pudracıya kol kanat gerenler, halkın ve hakkın adamı olamazlar. Zalimler için yaşasın cehennem!
Haşiye: Isparta Barosu Avukatlarından, Erzurum Eşrafından, kadim dost, değerli ağabeyim, kıymetli düşünür ve yazar, Abbas Tevfik Pirimoğlu'nun tedavi gördüğü Isparta Şehir Hastanesinde 28 Mart 2021 Pazar akşamı, ruhunu Allah’a teslim ettiğini öğrendim. Merhumun ruhu şad, mekanı cennet olsun, yakınlarının başı sağolsun. Allah rahmet eylesin!
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39
Seçilmiş Kaynakça
https://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/suudi-destekli-selefiler-kuzey-irak-ta-turkiye-ile-savasiyor-mu.html
http://www.gazetevatan.com/rusen-cakir-508450-yazar-yazisi-gulen-cemaati-19-yildir-irak-kurdistani-na-hizmet-goturuyor/
http://t24.com.tr/haber/cuval-olayinin-perde-arkasi-wikileakste,136878
http://www.turkmensani.net/tr-tr/index.php?option=com_content&view=article&id=3085%3Adr-sadettin-ergecin-tc-bakanlndan-alnmasnda-fetoe-teroer-oerguetuenuen-barma-vardr&Itemid=165
http://www.cnnturk.com/video/turkiye/kuzey-irak-yonetiminden-gulen-okullari-aciklamasi?
https://kafkassam.com/kurtlerin-fetoyle-imtihani-ve-turkmen-cephesinin-basina-gelenler.html
https://www.dikgazete.com/dunya/irak-turkmen-cephesi-nin-yeni-baskani-hasan-turan-oldu-h607535.html
Darius Persis 4 yıl önce
fedaral 4 yıl önce