- GECE SOHBETİ.. -
:
31 Mart yerel seçimlerine şunun şurasında 10 gün kaldı..
Adaylar var güçleriyle propagandalarını yapıyorlar..
Bir yanda 17 yıldır yaptığı çalışmalarla aziz milletimizin mâkus tarihini kırmak için bir büyük mücadele veren AK Parti ve "hayır biz daha iyisini yaparız", iddiasında bulunan diğerleri..
Tabi son sözü söyleyecek olan millet olacaktır..
Aslında her seçimde vatandaşlarımız kendilerinin ve çoluk çocuklarının istikballerini oyluyorlar..
Seçim sabahı herkes bir muhasebe içine girer.. Evinden oy kullanacakları yere kadar giden yol müddetince seçmenler sürekli olarak hesap yapar.. İktidarın yaptıklarını ve yapamadıklarını değerlendirirler kafalarında.. Muhalefet partilerinin ise ne yapacakları değil, geçmişlerinde ne yaptıkları düşünülür.. Ve karara varılır..
Genel seçimde de, yerel seçimde de durum böyledir..
Gelelim bana..
Açık ve net olarak ben de bir vatandaş olarak düşünüyorum ve oyumu istikrardan yana kullanmak istiyorum..
Bu seçim, her ne kadar belediye başkanlarını ve belediye meclis üyelerini belirleyecek bir seçim olsa da hacmi ve içeriği yönünden yerel seçim fotoğrafını çoktan aştı.. Yerelden çok genel seçim havasına girdi..
Ben de elde edilen kazanımların heba olmamasını istiyorum..
Kargaşa istemiyorum..
Vatandaşlarımızı kaale alan yönetimlerin iş başına gelmelerini bekliyorum.. Ama bunu isterken de özellikle Reisicumhur Tayyip Erdoğan Bey'den bir istirhamım var..
Kibirli, insanlara tepeden bakan, seçilene kadar kuzu olup seçildikten sonra kurt olan rantçı tiplere geçit vermemesini istiyorum..
Belediye başkanı adayı yapılıp seçildikten sonra değişim gösterenlere azami dikkat etmesini diliyorum.. Zira son zamanlarda halka tepeden bakan belediye başkanı ve ekiplerinden şikayet oldukça fazla.. Daha da açığı, AK Parti şemsiyesi altında, milletten görünüp, milletin değerleriyle dalga geçen bir takım kişiler asap bozuyor.. Bu durumu hasbi ve samimi bir şekilde hatırlatmak kardeşlik vazifemiz..
Bizi bilen bilir..
60 küsur yıllık yaşamımızda, rahmetli dedemizin "oğlum devlet çeşmesinden su içmeyin, içerseniz de ölmeyecek kadar için" vasiyetine son derece riayet ettik.. Halihazırda da aynıyız.. Devlet çeşmesinden mümkün mertebe su içmeyiz, içmiyoruz da..
Hasıl-ı kelâm; bu önemli seçimde aziz milletimizin son zamanlarda çeşitli sebeplerden ötürü yıpranan AK Parti'yi her ne olursa olsun, yine birinci parti yapacağına inanıyorum..
Burada AK Parti'nin milletimiz için 17 yıldır neler yaptığını sayacak değilim.. Bilen biliyor zaten.. Bu millet bunları hiç bilmese girilen 14 seçim mücadelesinde bu partiyi birinci yapmazdı..
Ama bu son derece mühim seçimde AK Partiye kimlerin karşı çıktığını ve ismi yerel seçim de olsa yapılacak farklı bir tercihin kimlerin ekmeğine yağ süreceğine dikkat çekmek istiyorum..
Evet kıymetli dostlarım;
Aziz milletimizin kalkınma hareketine taş koyan, eksiğiyle gediğiyle müreffeh bir Türkiye özlemi içerisinde olmak için mücadele verenlere karşı çıkan insanlar ve onların temsil ettiği kuruluşlaro çok dikkat etmeliyiz..
Başta, Türkiye'nin son yıllardaki her alanda çıkışından ve özellikle de "Dünya beşten büyüktür" söyleminden rahatsız olan devletler..
O devletlerin hepsini sizler iyi biliyorsunuz..
Silahlı terör örgütleri kanadında; FETÖ.. PKK.. KCK. PCK.. PYD.. DEAŞ.. DEV-YOL.. vs..
Siyasi partiler, STK'lar, dernekler bağlamında ise; CHP, İYİ Parti, HDP, Türkiye Barolar Birliği'nin bazı üyeleri.. Türk Tabipler Birliği.. Türk Mimar ve Mühendisler Odası.. YARSAV.. Atatürkçü Düşünce Dernekleri.. Çağdaş Yaşamı Destekleme Dernekleri.. Mason Locaları.. Rotary Kulüpleri.. Lions Kulüpleri.. 28 Şubatçılar.. Ergenokoncular.. Encümen-i Daniş fikirdaşları.. Az bir istisna dışında TÜSİAD.. Yazılı ve görsel medyanın hizmetleri görmek istemeyen ve AK Parti'ye oy veren vatandaşları, "Makarnacı, kömürcü, dilenci, ezik, şahsiyetsiz!.." diyerek aşağılayıp yaftalayan, peşin hükümlü, art niyetli tarafı.. Sanatçı kılıklı modası geçmiş solcular.. Enteller, danteller..
"Benim oyum nasıl olur da dağdaki çobanın oyuyla bir olur" diyen megalomanlar.. Geçmişte kasıtlı olarak organize edilen Cumhuriyet mitinglerinde, ortalığı velveleye vermek için görevlendirilmiş ve kendilerini Cumhuriyet Kadınları olarak lânse eden konkenci kokanalar..
Hatırlayın, bunların hepsi, “Cumhuriyet bizimdir, bizim olacak” diye tencere-tava çalarak feryat ederlerdi..
Ancak salya-sümük feryat eden sözde Cumhuriyetçilerin, Çanakkale’de Yemen’de, Galiçya’da fedayı can eden aziz şehitlerimiz gibi yaşamadıkları aşikar..
Zira o şehitler gerçekten bu vatanın has evlatlarıydılar ve bu millet için öldüler.
Evet, bu samimi olmayan yıkıcı kişilerin hezeyanlarını, Yarbay Hasan’lara, Fransızca öğretmeni Ahmet Rıfkı’lara, Seyid Onbaşılara, Ayaş’lı Ecir’lere, Pehlivan Ahmet oğlu İsmail Çavuş’lara, Mülazım-ı Evvel Arif’lere, Mekteb-i Sultani talebesi Celal İbrahim’lere, Yunus oğlu Nistrova’lı Kadir Çavuş’lara, Hukuk öğrencisi Hasan Ethem’lere, Ömer Halisdemir'lere, Fethi Sekin'lere, Yasin Börü'lere ve mezarları bile belli olmayan Ahmet’lere, Mehmet’lere, Hasan’lara, Hüseyin’lere izah edemezsiniz!..
Yine bu aziz kahramanlara;
"EY ŞEHİT OĞLU ŞEHİT, İSTEME BENDEN MAKBER!..
SANA AGUŞUNU AÇMIŞ DURUYOR PEYGAMBER" mısralarıyla seslenen Mehmet Akif merhuma da izah edemezsiniz..
Hele de yeni yeni uyanış içinde olan "Asım’ın nesli"ne hiç mi hiç anlatamazsınız..
O yüzden, herkesin aklını başına almasında fayda var..
31 Mart büyük bir fırsat..
Mikserler iş başında olsa da nafile..
Su artık mecrasına girdi..
Ve mızrak çuvala sığmıyor..
İnsanlarımız aslında gün be gün gerçek hüviyetlerine kavuşuyor..
Bir başka ifadeyle, aslına dönüyor..
Ve doğum biraz sancılı oluyor..
Vesselâm..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @samiozey , @dikgazete
