USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İmkanın sınırlarını görmek için imkansızı denemek

İmkanın sınırlarını görmek için imkansızı denemek
28-02-2022

Milattan Önce 3200 yılı, yazının icadı nedeniyle, “tarihin başlangıcı” olarak kabul edilir. 

Bu başlangıcın öncesi; “Karanlık Çağ”, “Taş Çağı” ve “Maden Çağı” olarak, sonrası ise “İlkçağ”, “Orta Çağ”, “Yeniçağ” ve “Yakınçağ” olarak sınıflandırılmış. 

İlk Çağ 5000 yıl sürüyor ve 476 yılında Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı ile sona eriyor. Böylece başlayan ve yaklaşık 1000 yıl süren Orta Çağ, İstanbul’un Fethi ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı ile sona eriyor. 

1453’te başlayan Yeni Çağ ise 1789 Fransız İhtilali ile son bulunca şu an içinde bulunduğumuz Yakın Çağ başlamış oluyor.

Çağlarla ilgili bu kısa özetle, İstanbul’un Fethi’ndeki “Çağ kapama, çağ açma” konusunu detaylandırmak istedim. 

1000 yıldır devam eden bir çağı ve 1100 yıllık bir imparatorluğu sona erdiren bu olaya  “İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar” isimli kitabında 28 sayfalık “Bizans’ın Fethi” bölümünde yer vermiş Avusturyalı ünlü yazar Stefan Zweig.

1942’de vefat eden Zweig daha çok “SATRANÇ” isimli uzun hikayesi ile tanınmaktadır ve diğer kitapları ile birlikte tüm dünyada en çok okunan yazarlardan biridir.

1453 rakamını oluşturan sayıların toplamı olan 13 rakamı, bilindiği gibi Avrupalılarca uğursuz sayılıyor. İstanbul’un Fethi’nin, onlar için halen devam eden bir travmaya neden olduğu hepimizin malumu. Stefan Zweig’in, Fethi anlattığı bölümde bu travmanın çok bariz izleri var.

Örneğin Fethin gerçekleşmesine, surlarda tesadüfen açık bırakılan bir kapının (Kerkoporta Kapısı) sebep olduğunu söylüyor. 

Uğursuz Kerkoporta” diye bahsettiği o kapı açık unutulmasaymış fetih gerçekleşmeyecekmiş. Fatih’in olağan üstü hazırlıklarından, o güne kadar görülmemiş boyutta dökülen toplardan ve koca bir donanmanın karadan yürütülmesinden daha çok bu kapı meselesine bağlıyor her şeyi. 

Oysa Karada Yüzen Gemilere geniş yer vermekten ve “akıllara durgunluk verecek bir fikir”, “mucizelerin mucizesi bir olay” demekten de kendini alamıyor.

 Fatih'den ise şöyle bahsediyor: 

“Genç, hırslı ve şöhret düşkünü Mehmet, olağanüstü bir askeri ve diplomatik bilgi birikimine sahiptir. Hem dindar hem gaddardır, hırslı ve entrikacıdır, bilgili ve sanata düşkün bir adamdır. Caesar’ı ve Romalıların biyografilerini Latincelerinden okuyabilmektedir, ama aynı zamanda da oluk oluk kan akıtan bir barbardır.”

Kenti üç katlı bir zırh gibi çevreleyen ve 1000 yıl boyunca çok iyi koruyan surları aşabilmek için Sultan Mehmet’in bir çözüm bulamadığı, imdadına Urban isimli Macar Top döküm ustasının yetiştiği belirtilmiş. 

Gerçekte ise Urban, Fatih’in çizimlerini gördüğünde şaşırır. Topu dökeceğini ama güllesini yapamayacağını söyler. 

Sultan Fatih;Sen topu dök gerisini biz yaparız” der. Çünkü o dönemde Avrupa, tam bir “Ortaçağ karanlığı” yaşarken, Osmanlı Devleti sanat, bilim ve teknolojide dünyanın en iyisi konumundadır. 

Sultan Mehmet, aynı zamanda bir makine mühendisidir. Her biri alanında üstünlüğü tartışılmaz hocalardan dersler almıştır.

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz,Bilinmeyen Osmanlı” adlı kitabında, Fatih Sultan Mehmet için şunları yazıyor:

“Balistikteki keşifleri, Matematik ilmindeki dehası, dini ilimlerde büyük bir alim olması, Arapça, Farsça, Yunanca, Sırpça, İtalyanca ve benzeri önemli dünya dillerinden dokuzuna vakıf olması, onun Osmanlı tarihinin en büyük askeri, devlet adamı ve alimi olduğunu dosta düşmana söyletmiştir.”

Prof. Dr. İlber Ortaylı ise bir söyleşisinde şunlara değinmektedir:

“Fatih, bu günkü Türk entelektüelinin sahip olmadığı vasıflara sahiptir. Bu vasıfların başında hem doğuya hem batıya vakıf olmak gelir. Fatih ise hem İtalyancayı hem Yunancayı hem Farsçayı hem Arapçayı bilen bir münevver, o devirde onun gibisi Batıda yok. Fatih Sultan Mehmet Han, şarkın ve garbın efendisidir, şarkı ve garbı bilir ve komplekssiz bir şark münevveridir, o bir dünya hükümdarıdır."

Stefan Zweig, yazısının sonunda Fatih’in İstanbul’u yakıp, yıkıp, talan ettiğini ve şehirde korkunç bir katliam yaptığını anlatmaktadır. Oysa Adaletli Yönetimi ile ünlü olan Osmanlı İmparatorluğu, sona erdikten sonra, eskiden onun maiyetinde olan coğrafyalarda akıtılan kan, gözyaşı ve zulüm halen devam etmektedir. 

Bilinmeyen Osmanlı” kitabında zulüm ve katliamın zaten İslam Hukukuna aykırı olduğuna ve Fatih’in de tüm fetihlerini bu hukuka uygun gerçekleştirdiğine dair ayrıntılı açıklamalar bulabilirsiniz. Fakat hiçbir açıklama “1453 travması”nı halen atlatamamış içerideki ve dışarıdaki bizanslılara tesir etmeyecektir.

İstanbul’un Fethi’nde maddenin değil mananın daha büyük bir paya sahip olduğunu, Fatih’in Akşemseddin gibi manevi bir koçu olduğunu, aynı zamanda bir Peygamber aşığı olduğu için tek hayalinin onun övgüsüne mazhar olabilmek olduğunu bir “Bizanslı”nın anlayamayacağı aşikardır. 

Üstelik o, yapılışında işçilere bizzat yardım ettiği Rumeli Hisarını bile, kuşbakışı ile bakıldığında “Muhammed” lafzı okunacak şekilde tasarlamış ve inşa ettirmiştir.

O, bir hayal kurmanın, bir hedef belirlemenin, yenilikçi düşünmenin, farklı bakmanın, farklı görmenin, yeni fikirler üretmenin, hedefe odaklanmanın ve başarmanın, tarihteki en güzel örneklerinden birini sergilemiştir. 

Aynı şeyleri aynı şekilde yaparak farklı sonuçlar elde edilemeyeceğinin farkındadır. Çünkü kendisinden önce 28 kez kuşatılmıştır bu şehir ve sonuç alınamamıştır.

Bu yüzden karada yüzdürür gemileri, bu yüzden ağırlığını 600 kiloya çıkarır güllelerin ve bu yüzden dener imkansızı. Çünkü der; Ancak bu şekilde görülebilir imkanın sınırları. 

Ve O, İstanbul’u Fethettiğinde henüz 21 yaşındadır.

Onun bu muhteşem hikayesi bize, Fatih’leri Fatih yapan özelliklerin neler olduğunu da  göstermektedir: 

1- Onların tutku derecesinde bağlandıkları bir hayalleri vardır. 

2- Başaracaklarına eksiksiz  inanırlar.

3- Bilge insanların bilgi ve deneyimleri ile kendilerini donatırlar.

4- Rüyalarına girecek kadar, o hayalle yatıp o hayalle kalkarlar.

5- Yaptıkları şeyleri o hayale katkısını hesap ederek yaparlar.

6- Sadece amaca odaklanırlar ve başka konulara dalıp asıl konudan uzaklaşmazlar

7- Farklı bakarak,  farklı görerek ve farklı yaparak sıra dışı olurlar

8- Ne yapıyorlarsa bir plan ve program  dahilinde yaparlar.

Tam da bu noktada Mevlana’nın bir sözü geliyor akla ve kalan son cümlesiymiş gibi tamamlıyor yazımızı:

“Sen neye hazırsan O da sana hazır.”

.

Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Nurullah Şahin
Nurullah Şahin 3 yıl önce
Hayirli haftalar dilerim. Tarihe bir özet yazınız için elinize sağlık. İnsan bir şeye aşık olmalıdır onun sınırlarını zorlamak için nasıl hikaye olunur ya Ferhatın dağları delmesi. İnsan yaptığı ve inandığı işi bir mesai unsuru olarak gözetmez.onun için çalışmak 7 gün 24 saatten ve daha fazlasını yapabilmek arzusunu taşıdığında fiziksel gücün ötesine geçilerek sen neye hazırsan o da sana hazırdıra vakıf olursun. Güzel ve insani değerlere vakıf bir dünya ve güzel sonrası için selamlar
Süleyman kocapınar
Süleyman kocapınar 3 yıl önce
Konu çok iyi ,anlatım ve izahat ondan daha iyi.kaleminize sağlık
Nazan
Nazan 3 yıl önce
Yaş ne olursa olsun herkesin bir hayali vardır.Hayal kurma,hedef belirleme,hedefe odaklanma bunlar çok önemlidir.Hele ki Fatih henüz 21 yaşında bu çok büyük hayalini gerçekleştirmiştir.İmkansız diye birşey olmadığını çok güzel bir örnekle bize gösterdiniz.Bizim de gurur duyduğumuz bir örnek olmuş.Yazılarınızı severek okuyorum.Teşekkürler.
Rahmi
Rahmi 3 yıl önce
Sultan Fatih imkanın sınırlarını zorlamış, biz ise "inceldiği yerden kopar" gibi Recep İvedik filmlerinde söylenebilecek özlü! sözü bilgece! bir edayla söylemeye devam ediyoruz. Sınırlarımızı zorlamak için inanç, azim ve çalışmaktan başka bir şeye ihtiyacımız yok. Bunlardan vazgeçin ce de tam tersine ihtiyaçlarımız sınırsız oluyor.
Timur
Timur 3 yıl önce
İstanbul’un MÜslümanlar için anlamı çok büyük, Peygamber efendimizin hadisi şerifi sonrası sahabeler bile bu kutlu fethe nasip olmak İçin binlerce km öteden gelmiş. Ne güzel ki bizlere bizim atamıza Fatih’e nasip olmuş, ne kadar övünsek az.
Ecenur
Ecenur 3 yıl önce
Yazılarınızın benim için çok kıymetli olduğunu söylemek istiyorum çünkü hayata yeni bir pencereden bakmama sebep oluyorsunuz ve böylece bu durum beni olumlu etkiliyor. Kaleminize sağlık, tekrardan yeni bakış açılarınızda görüşmek üzere..
Furkan
Furkan 3 yıl önce
Bu hayatta hiç bir şey imkansız değildir sadece başarabilmek için inanmak gerekir. Son zamanlardaki en güzel yazılarınızdan birisi olduğunu düşünüyorum. Bizlere kattığınız farklı düşünceler için sizlere teşekkür ediyorum. Kaleminize sağlık…
Nigar özel
Nigar özel 3 yıl önce
İşte.yeni neslin en büyük sorunu hedef eksikliği fatih olmak kolay değil elbet iş kendi hayatının fatihi olmakta yine çok güzel bir yazı tebrikler
Feridun
Feridun 3 yıl önce
Hüseyin Bey, bu sefer maalesef her zamanki gibi çok önemli bir konuyu kaleminize almışsınız diyemeyeceğim çünkü şu ana kadarki en güzel yazınız olduğunu düşünüyorum. Fatih Sultan Mehmet Han Efendimize layık olabilmek için her zaman imkansızı hedef almalıyız. Her işte ne kadar büyük düşünürsek o kadar başarıya ulaşırız...
anu
anu 3 yıl önce
imkanimizin sinırlarini gormek icin imkansizlarimizi denememiz gerekiyormus, kaleminize saglik
Yıldıray Yıldız
Yıldıray Yıldız 3 yıl önce
Ne kadar gurur duysak övünsek azdır , ecdadımız bu vatan uğruna gerçekten çok şeylerini feda ettiler, bizler Osmanlı torunlarıyız vatanımıza sahip çıkacağız belki Fatih Sultan Mehmet Han olamayız ama vatanımız için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
Alı kayin
Alı kayin 3 yıl önce
Yeniden çok ince düşüncelerle yazıya gönlünüzün güzelliğinizi vermişsiniz Hüseyin bey kaleminize sağlık
Selma Köroğlu
Selma Köroğlu 3 yıl önce
Yine çok faydalı ve düşündürücü bir yazı olmuş. Atalarımızın azmini ve azmin zaferini tekrardan bizlere hatırlattınız keşke herkes okuyup hatırlasa bilmeyenler öğrense. Teşekkürler Hüseyin bey
Alı kayin
Alı kayin 3 yıl önce
Yeniden çok ince düşüncelerle yazıya gönlünüzün güzelliğinizi vermişsiniz Hüseyin bey kaleminize sağlık
Nuh
Nuh 3 yıl önce
Tarihimize ışık tuttunuz, bize de ilham olan Fatih Sultan Mehmet Han’ı hatırlattınız. Var olasınız.
Abdurrahman Keskin
Abdurrahman Keskin 3 yıl önce
Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Selçuk Kadıoğlu
Selçuk Kadıoğlu 3 yıl önce
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u tek başına almadı. 21 yaşında, zorlu bir imtihan karşısında ve muhaliflerin itiraz, olumsuz telkin ve baskıları karşısında yanında Hz. Akşemsettin’i buldu. Onun azmettirmesi ile İstanbul’u almak nasip oldu. Akşemsettin’in o zorlu anlarda Fatih’e yazdığı ve bir askeri deha sayılabilecek mektubunu okuyunuz.
Mehmet
Mehmet 3 yıl önce
Tarihimize ışık tutan yazınız için teşekkür ediyorum
Selda Erkan
Selda Erkan 3 yıl önce
Çok güzel bir yazı. daha çok gençlerimiz okuyup hirslanmaları zoru başarmak için tarihî gözden geçirmeleri lazım. Kaleminize sağlık
Arda Kalan
Arda Kalan 3 yıl önce
Yazılarınızı bir süredir okuyamamıştım. Fırsat bulunca, ardı ardına bir solukta okudum. Hepsi ilginç ve düşündürücüydü. Bilgi kirlilıği ve keşmekeşi içinde bir ortamda , sizin yazılarınızla net, duru ve doğru bilgiler edinmek hem huzur hemde zevk veriyor. Elinize sağlık.
Cumhur Karasu
Cumhur Karasu 3 yıl önce
Biraz da genç ve gözü kara olmak lazım sanırım…Teşekkürler ve tebrikler Hüseyin Bey.
Gökhan İn
Gökhan İn 3 yıl önce
Oldum olası Tarih her zaman ilgimi çekmiştir,Atalarımızın yaptıklarını dinlemek beni her zaman gururlandırmıştır,Yazınıza kaleminize sağlık.
Ahmet Reşat SAKARYA
Ahmet Reşat SAKARYA 3 yıl önce
Merhabalar Hüseyin bey, bu yazı da gerçekten çok etkileyici olmuş. Yapılan İşte ilk önce hak rızası gözetildiğinde şonuç başarılarla dolu oluyor, kaleminize sağlık. Selametle kalın.
Fatih TUNCA
Fatih TUNCA 3 yıl önce
Çok güzel bir yazı Hüseyin bey. İsmimle bir kez daha iftihar ettim. Teşekkürler
mehmet zeki aktaş
mehmet zeki aktaş 3 yıl önce
mehmet olmak güzel
Fatih TUNCA
Fatih TUNCA 3 yıl önce
Fatih olmak daha da güzel :)
Mesut İsen
Mesut İsen 3 yıl önce
Rabbime hamd olsun ki bu millette nice fatihler nice fetihler nasip etmiş.Kiyamete kadar da Rabbimin izniyle devam edecek inşaallah.
BURHAN KADRİ DOĞRUYOL
BURHAN KADRİ DOĞRUYOL 3 yıl önce
Herzamanki gibi isitfadesi çok olan bir yazı kaleme almışsın sevgili dostum. Kalemine kuvvet