USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İlkay Atav Doktora Tezi

İlkay Atav Doktora Tezi
24-02-2025

Har.5: Eğirdir ve Hoyran göllerindeki değişim görülmektedir.

İLKAY ATAV DOKTORA TEZİ

Öz

Makalenin amacı, İlkay Atav’ın Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nde yaptığı doktora tezinde kullandığı tarihî coğrafyanın yanlışlığı hakkındadır. Zira Eğirdir ve Beyşehir gölleri, 16. Asır başlarında bir değişime uğramıştır. Tez konusu alanda Sagalassos, Seleukeia Sidera, Konane, Apollonia, Pisidia Antiokheia, Neapolis kentleri yanında Apameia, Efes [Apasa], Lamsakos gibi daha başka birçok kent vardır; ama bu kentler yanlış yerleştirilmiştir.

Açar Kelimeler: İlkay Atav, Doktora tezi, Coğrafî Değişim, Eğirdir Gölü, Beyşehir Gölü, Seleukeia Sidera

Giriş

Dr. İlkay Atav ve doktora danışmanı Prof. Fikret Özcan’ı tanımam. Fikret Beyin beni tanımadığını, ama bildiğini biliyorum. Zira, Prof. Dr. F. Özcan’ı, “Güncel Araştırma ve Yaklaşımlar; Kuzey Pisidia Yüzey Araştırmaları; Prostanna, Mallos, Dreskene, Kapıkaya” adlı çalışması üzerine 26 Nisan 2022 tarihinde DikGazete’de “Malazgirt Savaş Alanı Arkeolojisi ve…” adlı makalede eleştirdim ve adı geçen eleştiriyi mail adresine gönderdim. Bundan başka Eğirdir Gölü’yle ilgili bazı makalelerimi de gönderdim. İlkay Atav’ın tez başlığı: Antik Çağ’da Kuzey Pisidia’nın sosyoekonomik yapısının mekânsal analiz verileriyle değerlendirilmesi. Bu tezdeki tarihî coğrafya hatalarına ilim âleminin dikkatini çekmek istiyorum. Bu sayede, Eğirdir ve Beyşehir göllerindeki coğrafî değişim fark edilecektir. Bunun için de, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi anlatan madalyon resmini başlıkta verdim.

A. Doktora tezinde dikkatimi çeken küçük yanlışlıklar

1. Hoyran Boğazı adlandırması: HGM ve bölge halkı arasında boğazın adı Kemer Boğazı’dır [bk. HGM Atlas, Topog. Raster] ve 1501 tarihli bir belgede Firigos Boğazı kayıtlıdır. Anna ile Ramsay’da Hellespontus ve Firikya Hellespontia zikredilir. Boğaz’ın Zompos, Kibotos, Taurokomos, Ābrū Masmâne [Kutsal Geçit], el-Battâl, Meltinis [Malatyalı], Miryokefalon ve Libotanion Boğazı gibi birçok adı var, ama Hoyran Boğazı adını ilk kez duyuyoruz.

2. Barla Boyalı Mahallesi Çorak Mevkiinin 3-4 km kuzeyinde olması gerekirken 3-4 km güneye konmuştur.

3. Neapolis kenti, 1890’da Ramsay tarafından Şarkîkaraağaç zannedilmişti, ama neredeyse 30 yıldır birçok arkeolog tarafından Fele [Yassıbel] ile Kıyakdede arasında bulunduğu bilinmektedir. Ayrıca 1530 tarih, 438 Nu. MVAD I’ deki İznebolu’yu Bâlâ [Fele] ile İznebolu’yu Zîrin [Kıyakdede] bunun delilidir. Zira, İznebolu, Neapolis adının Türk ağzında aldığı hâldir. Hâl böyleyken İlkay Atav ve danışmanı, 30 yıl önceki yanlış yerleştirmeyi almışlardır.

4. Kirişli Dağı adı yanlış olup, İlkay Atav bu yanlışı benimsemiştir. 1912 tarihli Kiepert haritasında bu dağın adı Akdağ’dır. Gelendost-Akdağ köyü, dağa ad vermiş; ya da bu dağdan ad almıştır. 1944 tarihli HGM haritasında Çirişli Dağı’dır. Çiriş’in anlamını bilmeyen bir haritacı, Çirişli adını Kirişli yapmış olsa gerektir. Bu dört husus bile bölgede yapıldığı söylenilen araştırmanın ne kadar sathi ve zayıf olduğunu göstermektedir [bk. Atav, Har.78].

B. Doktora tezindeki mühim yanlışlıklar

B1. Eğirdir Gölü’ndeki yanlışlık

1. Samimi bir kişinin bu değişimi fark etmemesi imkânsız. Pîrî Reis [öl.1553] ile Kâtip Çelebi’nin [1609-1657] haritalarına bakınca bu hemen fark edilir. Ama maksatlar başka olsa gerek ki, Har.2-3-4 görülmemiştir. Har.2-3’te, Eski Eğirdir Gölü, Göl’e kuzeyden dökülen ırmak, Akdeniz’e dökülen Aksu, eski ve yeni Antalya görülmektedir. Har.1-2-3-4-5-6-7 dışında Eğirdir Gölü’ndeki değişimi açıklayan aşağıdaki gibi daha birçok husus var:

2. 1530 tarihli arşiv belgesinde zikredilen Yenice Köyü Köprüsü, bugün için Kemer Boğazı’nda göl altındadır. Köprü yol demektir; bu köprü, Kemer Boğazı’nda bir yol olduğuna ve göldeki coğrafî değişime işaret etmektedir.

3. 1501 tarihli bir belgede “Afşar kz., Maziye karyesi, Firigos Boğazı’nda gemi hâsılından 500 [akçe]” kaydı, Kemer Boğazı’ndaki ırmakta gemi çalıştığı, Maziye’nin Marsia ile ilgili olduğu, ünlü Firik kenti Kelene’nin [Kelainai] ve Marsyas suyunun Kemer Boğazı bölgesinde bulundukları gibi birçok tarihî olaya işaret etmektedir.

4. 1568 tarihli bir belgedeki “Yenice Derbendi” de, Kemer Boğazı’ndan geçen tarihî yola, Tzybritze Kleisoura [Sivrisi/ Yenicesivrisi] ve Taurokomos [Toros Geçidi] gibi birçok kavrama açıklık getirmektedir. Ben son iki belgeyi Prof. Behset Karaca’dan aldım. İlkay Atav ve danışmanı, aynı üniversitedeki Behset Beyden bîhaber olmalılar.

5. “Kiepert, Parlais'in adını Barla olarak koruduğunu tahmin ediyor. Kanaatime göre bu imkânsızdır. Barla dağlarla Gölün arasına sıkışmış öyle küçük bir köşedir ki bu noktanın hiçbir tarihte askeri bir kıymeti yoktur. Augustus'un tesis ettiği Roma Kolonileri askerî sebeplerle yerleştirilmiş ve askerî yollarla irtibatlı idi. Askeri bir yolun, Limnai'nin eğri büğrü dar sahillerinden dolaşmış olması memleketi görmüş olan bir kimse için kabul edilemeyecek derecede gülünç bir fikirdir. Antiocheia'dan Barla'ya gitmek için tek yol Gölün etrafından dolaşan gayet dolambaç bir yoldur; bazı noktalarda o kadar dardır ki su ile dağların arasında, ancak geçecek yer vardır. Bu kolonilerden maksat Pisidia ile İsauria'daki dağlıların zaptı raptı idi; hâlbuki Barla'ya yerleştirilen bir koloni, dünyadan ayrılmış ve tamamiyle faidesiz bir vaziyette kalmağa mahkûmdu” (Remsi, 1960: 435-436).

Remsi’yi [W. M. Ramsay] böyle özetledim. Bu tenkit karşısında Kiepert, Parlais’i Beyşehir Gölü’nün güneyine koydu. Aradan zaman geçti. Louis Robert, 1946’da Parlais’in Barla olduğunu ispat etti. Remsi’nin bu açıklaması, coğrafî değişimi, Barla ile Gelendost arasının kara olduğunu ve tarihî yolun Kemer Boğazı’ndan geçtiğini doğrulamıştır.

6. 1530’da Gelendos Barla nahiyesine; Barla, Afşar kazasına tâbidir [438 Nu. MVAD I]. Bunun anlamı nedir?

7. Eğirdir Gölü’nün eski sınırı, Barla-Hacılar [Gelendost] hattından geçmektedir (Aksu-Yiğit, 2019: 750-54).

B2. Beyşehir Gölü’ndeki yanlışlık

1. Sonra Veliy’e gelir; burası el-Miskinin Gölü’dür; sonra Hutadi’l-Rakim’e gelinir; orası 200x200 zira ebadında çukur yerdir; ortasında bir göl vardır. Gölün etrafında ağaçlar, onun çevresinde dağın dibinde çadırlar ve meskenler vardır (İbn Hordazbih, 1889: 110; 2008: 95). el- Miskinin Gölü Beyşehir Gölü; “ortasındaki göl” ise Kıreli Gölü’dür.

2. Kıreli Gölü, Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde ol kadar bir gadirdir [Erdoğru, 1988: 123; Kâtip Çelebi, 2010: 618] kaydı, Beyşehir Gölü’nün geçmişte Beyşehir ve Kıreli olmak üzere iki parça olduğunu göstermektedir.

3. Kôralis ve Trogitis göllerinden Kôralis, adı üzerinde Kıreli, Trogitis ise Beyşehir Gölüdür (Strabon, 2009: 65).

Sonuç olarak B1deki yedi, B2’deki üç madde Eğirdir ve Beyşehir gölleri ve dolayısıyla Göller Bölgesi’ndeki coğrafî değişimi işaret eder. Har.2-3-4-6-7’teki gibi bugünkü Eğirdir ve Beyşehir göllerinin, tarihteki göllerle hiçbir ilgisi yoktur. Aslında bu değişimi işaret eden daha onlarca tarihî metin var. Biz bunu zaman zaman makalelerimizde işledik. Har.5’te görüldüğü gibi sular yükselmiş; Eğirdir ile Hoyran ve Beyşehir ile Kıreli gölleri birleşmişlerdir.

Har.1. Bugünkü Eğirdir Gölü, gölün yağış havzası, Küçük Firikya.

Har.2. Yabancı Har. Eğirdir Gölü. ırmak ve gölün ayağı Aksu.

Har.3. Pîrî Reis. Eğirdir Gölü’ne kuzeyden dökülen ırmak, gölün ayağı Aksu.

Har.4. Kâtip Çelebi Haritası. Burdur, Eğirdir, Kıreli, Beyşehir ve Suğla Gölleri.

Har.5: Eğirdir ve Hoyran göllerindeki değişim görülmektedir.

Har.6: Eski Eğirdir ve Hoyran gölleri ile tarihî yollar ve kentler görülmektedir.

Har.7: Göller Bölgesi’nde vukû bulan Coğrafî Değişim ile tarihî yollar [Kıral Yolu, Bizans Askerî Yolları] ve kentler görülmektedir.

Yine sonuç olarak, Eğirdir ve Beyşehir gölleri doğru bilinmezse, Göller Bölgesi’ni konu alan bir çalışma olan Atav’a ait doktora tezinin doğru olması mümkün mü? Bunun baş sorumlusu bizim iddialarımızdan haberdar olan doktora tezi danışmanı olmalıdır. Bu konuda fazla bir şey demeye gerek yok, ama ülkedeki arkeoloji çalışmaları sorgulanmalı ve arkeologlara, bir uzman tarihçi oluru olmadan kazı yaptırılmamalıdır. Coğrafî değişimin dikkate alınmaması yüzünden doktora tezindeki başlıca hataları kısa ve öz olarak şöyle sıralayabiliriz:

B3. Tarihî Yollar:

İlkay Atav’ın “doktora tezi s.167’deki Har.1: Pisidia Bölgesi Haritasında” gösterilen yolların tarihî yollarla hiçbir alâkası yoktur. Bir kere haritada “tarihî yol” kavramı yok. Tarihî coğrafya bilinmezse yolları bilmek mümkün müdür? Atav, Senirkent ile Hoyran ovalarını Şuhut tarafına bağlayan iki mühim Bizans Askerî Yolu vermemiş, ama Yalvaç’ı Karamık ve Akşehir’e bağlayan iki çığıra tarihî yol demiştir. Hoyran Gölü kuzey kıyısında da tarihî yol yoktur [bk. Har.7 ve diğer yollar için Har.6-7-8-9].

1. Kıral Yolu: Kıral Yolu güzergâhı ilk defa, 2012’de Tarih ve Yol adlı kitabımızda, ünlü Firik kenti Kelene’nin [Kelainai], Dinar’da değil, Kemer Boğazı’nda bulunduğu ispatla ortaya çıkmıştır. İbn Hordazbih ve el-İdrîsî’nin verdikleri yollarla da kesin olarak coğrafyamıza yerleştirilmiştir [bk. Har.6-7-8-9; Topraklı, 2013: 141-155 ve haritalar].

2. Bizans Askerî Yolları: Ammûriye [Uluborlu]-Halîc [İzmit Körfezi, Yalova-Taşköprü], Ammûriye-İznik [Bursa] arasındaki bu yolları, Topraklı, 2013’te işaretledik. Kıral Yolu, MÖ 6. Asır, hatta MÖ 15. Asırdaki Arzava dönemine kadar uzandığı hâlde, Bizans Askerî Yolları, İstanbul’un başkent olmasıyla MS 330’dan itibaren gelişmiştir. Pisidia Bölgesi’ndeki en mühim askerî yol, Beyşehir’de Kıral Yolu’ndan ayrılan Derebucak-İbradı-Seleukeia-Side yoludur [bk. Har.8; Özsait, 1985: Levha 16]. Bu yolu, 1142’de imparator John Komnenos, Aralık 1147’de Otto von Freising, Ocak 1148’de Fransa kıralı 7. Louis ve II. Haçlı ordusu, 1158 yılı ve birçok kez de imparator Manuel kullanmıştır.

3. Kyr Yolu: Barla-Boyalı önündeki Apameia ve Barla’yı, Antiochia in Phrygia, Antiocheia on the Maeander ve Antiokheia ad Maeandrum gibi muhtelif yazılan Yalvaç’a bağlayan yolu, Afşar, Yenice ve yöre halkı, hâlâ “Kir Yolu” diye anmaktadır.

B4. Eğirdir, Yalvaç, Gelendost ve Uluborlu Pisidia değil, Firikya Bölgesi’ndedir.

Atav’ın 76 Nu. Haritasında, Kuzey ve Orta Pisidia Bölgesi Yol Ağları Haritası hatalarla doludur: “Hâlen Dağlık Firikya doğudan batıya doğru uzanan bir dağ silsilesi vardır; onun eteklerinde her iki tarafta geniş bir ova uzanır ve onun yakınında kentler vardır; kuzeye doğru Filomelion, öte tarafta ise Pisidia yakınındaki Antakya kenti bulunur. […] burada bir Roma kolonisi var. Bu kent, vaktiyle Menderes ırmağı yanında oturmuş olan Magnetlerce iskân edilmiştir. Romalılar, Toroslar’ın bu yanındaki Asia parçasını Eumenes’in egemenliğine verirken, onları ayırarak bağımsız olarak iskân ettiler” (Strabon, XII.8.14).

“Buraya ilk zamanlar Küçük Firikya denirdi, fakat Attaloslar buraya kazanılmış, ilhak edilmiş ülke anlamına Firikya Epiktetos derlerdi” (Strabon, 2009: 56) kaydı, Attaloslar’ın buraya MÖ 188’lerde sahip olduklarını gösterir. Strabon’a göre Yalvaç, Pisidia yakınında, ama Firikya’dadır. Yalvaç için Küçük Antakya, Senirkent-Uluğbey için Mikra İznik [Anna, 1996: 217, 241, 298-299] denilmesi bu kentler küçük oldukları için değil, Küçük Firikya’da bulundukları içindir. 29 Nisan 1091’de yapılan Kuman-Peçenek harbi için Lebounion [Küçük Aslan] denilmesi de, harp, Barla önü ve Küçük Firikya’da yapıldığı içindir.

Seyahatü’l-Kübra [1907-Petesburg], Yukarı Gökdere ve Eğirdir’i Firicyatü’s-Sagir, yâni Küçük Firikya’da gösterir. Bu konuda Kinnamos ve Khoniates’te daha çok misal var. 1097 yılı I. Haçlı Seferinde, Anadolu’yu iyi bilmeyen Papazlarca Pisidia Antiocheia yazıldı diye, Firikya’daki bir kent Pisidia’da gösterilmemelidir. Küçük Firikya zaman, zaman Pisid ve Galat işgaline uğradı, ya da Bizans, Firikya Salutaris adını Galatia Salutaris olarak değiştirdi diye, Firikya adı Galatia veya Pisidia mı olacak? Arkeolog, maalesef Firikya adını Pisidia yapmaktadır.

“Dardanus, tanrılarının emriyle atasının efendisi ve astroloğu Apollinus, yeğeni Candanzia ve halkının büyük bir kısmıyla Fiesole'den ayrıldı; Asya bölgelerine, ilk sâkini Yafes'in soyundan Friga'nın adından gelen, Frigya [Frigia] diye adlandırılan eyalete geldi. Dardanus, Apollinus'un tavsiyesi ile Yunan denizi kıyılarında, yaratılıştan [MÖ 5509], 3200 yıl sonra bir şehir inşa etti ve Dardania adını verdi. Dardanus ve oğulları yaşadığı sürece Dardania olarak anıldı” [Villani’s Chronicle, 1.Kitap, s.7].

Seyahatü’l-Kübra Yafes için Sam der. Zikredilen Yunan Denizi Eski Eğirdir Gölü, Dardania ise, Eğirdir Gölü [Kemer Boğazı] civarı bir kenttir. Villani’s Chronicle, Firikler’i Hz. Nuh’un oğlu Yafes’in soyundan Friga’ya bağlıyor ve Dardania kentini, Eski Eğirdir Gölü [Yunan Denizi] çevresini kaplayan Frigya Eyâleti’nde gösteriyor. Villani’s Chronicle’in bu görüşü, Strabon’un “bölgenin ilk adı Küçük Firikya idi” görüşüyle uyuşuyor. Bu bilgilere istinaden Firikler’in, Afyonkarahisar, Eskişehir, Ankara ve Çorum taraflarına Küçük Firikya’dan gittiğini düşünüyorum. Yalvaç Kazı Bşk. Arkeolog Prof. Mehmet Özhanlı da, “Firikler’in Anadolu menşeli” olduklarını söyler.

B5. Yeri bilinmeyen eyâlet ve askerî temalar

1. Uluborlu ve Senirkent ovaları dâhil, Kemer Boğazı’ndaki ırmak ile Çarşamba çayı arasındaki bölgenin adı Asia [Asya] veya Anatolikon [Anadolu] Eyâletidir. Küçük Firikya ve Lykaonia bu eyaletin içindedir. Küçük Firikya’nın içinde Thrakesia [Terkasis] teması, Terkasis içinde el-Avasi [Kurtlar veya Lykia: Lukka] sancağı, bu sancak içinde de Ashâb-ı Kehf’in kalesi olan Efes [Apasa: Arzava] ve dört kale daha bulunur. Bu dört kalenin Barla, Apameia, Ainos ve Eğirdir olduğunu düşünüyorum. “Sozimus Kremna’yı [Bucak-Girmeyi, Çamlık. 1530 Keremli], Ptolemy de Sagalassos’u Lykia’da gösterir” (Remsi, 1960: 471). İşte bu Likya Eğirdir olmalıdır. Thrakesia adı zaman zaman Trakya yazıldığı için Eğirdir Gölü yanında vukû bulan olaylar malûm Trakya’da gösterilmiştir.

2. B4’de Uluborlu, Eğirdir, Gelendost, Yalvaç ve Şarkîkaraağaç ilçeleri dâhil, Eğirdir Gölü çevresinin Küçük Firikya olduğunu açıkladım. Buranın Firikya Epiktetos, Firikya Salutaris, Galatia Salutaris, Dağlık ve Yukarı Firikya, Arzava ve Troad gibi adları da var. Yukarı Firikya adlandırmasının mukaddes, kutsal, ulu, yüce, yüksek anlamında olduğunu düşünüyorum. Hatta bölge zaman zaman Kilikya, Pisidia ve hatta bazen de Kapadokya’da gösterilmiştir.

3. Kemer Boğazı’nın muhtelif adlarını A.1’de açıkladım. Firigoslar, hâlâ Barla-göl kıyısında bir mevkiin adıdır.

4. Kibyra [Cibyra] ve Kibyrrhaiotai [Cibyrrhaiote] veya ilk Deniz teması: Merkezi Apasa [Efes: Küçük Arzava] olan Arzava devletleri, Uluborlu ovası dâhil, Kemer Boğazı ile Şarkîkaraağaç arası, Ahhiyava ise Eğirdir dâhil, eski Eğirdir Gölü’nün [Deniz] batısıdır. Biri Eğirdir-Kovada arasında, biri de Gölhisar yanı olmak üzere iki Kibyra var. Cicero’nun mahkeme kurduğu ve panter yakalattığı Kibyra, Eğirdir yakınındaki Kibyra’dır. Cicero, toplam 85 gün Eğirdir’de [Laodikya] kaldı. Deniz teması, Eğirdir çevresidir. Dreskene [Yuvalı], Kibyra, Kremna, Ağlasun [Şekeleş: Sagalassos], Isparta [?] ve göl kıyısındaki Lukkalar [Lykia], hepsi Deniz kavmidir. “MÖ 13 yy ikinci yarısında deniz kavimleri arasında görülen Şekeleşler, Sagalassos [Ağlasun] halkıdır” (Özsait, 1985: 110), “Sozimus Kremna’yı [Bucak-Girmeyi, Çamlık, 1530 Keremli], Ptolemy Sagalassos’u Lykia’da gösterir” (Remsi, 1960: 471) kaydı fikrimizi destekler. Lykia, merkezi Eğirdir olan bölge, ilk Deniz [eski Eğirdir Gölü] teması Cibyrrhaiote ise, Eğirdir ve Eğirdir Gölü çevresidir.

B6. Yanlış yerleştirilen kentler

Apameia- Barla Boyalı önü; Eski Tralleis- Barla; Kelene [Kelainai], Kemer Boğazı-Yenicesivrisi arası; Efes, Apasa ve Arzava, Gelendost Hüyük iskelesi önü; Laodikeia- Eğirdir; Neapolis, Şarkîkaraağaç değil, Yassıbel [Fele] ile Kıyakdede köyleri arasındadır. Her yanı dik bayır Kelene Hisarı, Yenicesivrisi’dir. Selefkoslar’dan sonra bölgeye hâkim olan Attaloslar, bölgenin Küçük Firikya adını, Firikya Epiktetus [kazanılan ülke] yapacak; Tralleis’i [Neutroja] tahkim ederek, Attaleia adını vereceklerdir. Barla’nın Sart, Tripolis [Derebol], Pithekas, Antiocheia ve Seleukeia gibi adları da var, ama Atav, bunlardan hiç söz etmiyor.

C. Arkeolog tarihçiyle birlik çalışmalıdır.

“Parlais antik kenti 2021-2023 yılları arasında Tübitak “1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı" kapsamında araştırılmaya başlanacaktır. Parlais antik kentinin çevresel arkeoloji yaklaşımı çerçevesinde mekânsal analiz ve istatistik yöntemler ile araştırılması” başlıklı projenin yürütücülüğünü S Arkeoloji Bl. Öğr. Üyesi Prof. Dr. F. Özcan gerçekleştirecek. Proje kapsamı ve soruları bölgede 2012 yılından bu yana araştırma yapan “Kuzey Pisidia Yüzey Araştırma” ekibi arkeologları dışında çeşitli bilim dallarından araştırmacılar ile birlikte sürdürülecektir”. “Projede, Arkeolog Atav ve […] araştırmacı olarak yer alacaktır. Projenin amacı Barla’da yer alan Roma koloni kentlerinden biri olan Parlais antik kentinin çevresel arkeoloji yaklaşımı ile araştırılmasıdır. Kentin araştırılmasında arkeoloji ve eski çağ tarihi metotları yanı sıra mekânsal analizlere imkân tanıyan coğrafi bilgi sistemleri, jeofizik ve tektonik alanlarının metotları uygulanacaktır. Proje Barla’nın bilinmeyen tarihini açığa çıkarması açısından önem taşımaktadırdenilmektedir [özet, 13.7.2021, ISUBU Basın].

[bk. https://www.isparta.edu.tr/haber/8871/parlais-antik-kenti-egirdir---barla-arastirma-projesi-tubitak-tarafindan-desteklenecek].

Arkeolog, bugüne kadar Barla için ne yapmış ki, bundan sonra “Barla’nın bilinmeyen tarihini açığa çıkaracak”? İlkay Atav’ın kaynakları arasında Kâtip Çelebi bulunmasına rağmen, ne Eğirdir, ne de Beyşehir Gölü’ndeki değişimden haber var. Kâtip Çelebi, Eğirdir Gölü için 3 x 4,5 fersah [16x24 km], Arundell ise 1833 yılı seyahatinde 4 x 5 ligue [16x20 km] ebadında gösterir. Arundell, Eğirdir Gölü’nü, yumurta gibi aktarır [bk. Har.5]. Bugünkü göl, Kemer Boğazı’na kadar 33, Hoyran dâhil 50 km’dir. Atav ve danışmanı bunu hiç sorguladı mı? Remsi’nin [Ramsay], şiddetli eleştirisi üzerine Parlais’in Barla’dan alınarak Beyşehir Gölü güneyine götürmesini hiç sorguladılar mı? Onun için arkeolog, uzman bir tarihçiyle birlikte çalışmalıdır.

Sonuç

Eskiden “Bârika-i hakikat müsâdeme-i efkârdan doğar” diye veciz bir sözümüz vardı. Şimdi artık tartışma devri kapandı. Milletimizi, Batı’nın izinden çıkmayan arkeologların şerrinden korumak gerek. Bu arkeologlar, fakir milletin parasını alıyorlar, ama bu millete hizmet etmiyorlar. Hıristiyanlarla anlaşmış gibi Firikya ve Küçük Firikya’da bulunan Eğirdir Gölü, Gelendost ve Yalvaç çevresini Pisidia’da gösteriyorlar. Sanki Isparta ve Yalvaç’ta Hıristiyan varmış gibi, Pisidia Metropoliti atanan bir papaz, ara sıra Yalvaç’ta boy gösteriyor [bk.Haber3]. Bizim gazeteler canı gönülden bunun haberini yapıyorlar ve sonunda bunun nereye varacağını düşünmüyorlar. 15 yıldır, “bugünkü Eğirdir Gölü, yaklaşık 500 yıl önce Hoyran ve Eğirdir gibi iki ayrı göldü; iki göl arasında suları Hoyran’dan Eğirdir’e, yâni kuzeyden güneye doğru akan, 14-15 km uzunluğunda ağzı kaynağına yakın veya seyri kısa, suyu bol ve derin bir ırmak vardı. Bu ırmağın Halys, Menderes, Sangarios, Kaystros, Bathys Rhyax, el-Battâl, Siberis, Mukaddes Irmak [Hyeronpotamum] vs. gibi daha birçok adı bulunduğunu söylüyorum”. Bütün bunlara rağmen SDÜ ve Prof. Özcan, 15 yıldır Eğirdir ve Beyşehir Göllerindeki coğrafî değişimi görmezden gelmektedirler. Açıklamış olduğum gibi, tarihî coğrafya tamamen değişmiş olmasına rağmen, doktora tezinde bu değişimden hiç söz edilmemiştir. Hâlbuki ilk yapılması gereken bu değişimi zikretmek değil miydi? Maalesef bu tez kabul edilmiştir. YÖK ve Üniversite buna ne der acaba?

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Aksu, H. Hüseyin-Yiğit, Füsun Fethi (2019): “Batimetre Verileriyle Eğirdir Gölü Eski Sınırının Yorumlanması”, Techno-Science, 2. Bölüm, Burdur, s.750-754.

Atav, İlkay [876051 Doktora tezi] (2024): “Antik Çağ’da Kuzey Pisidia’nın sosyoekonomik yapısının mekânsal analiz verileriyle değerlendirilmesi”, SDÜ, Isparta.

Devlet Arşivleri Gn. Md.(1993): 1530 tarih, 438 Nu. Muhâsebe-i Vilâyeti Anadolu Defteri I [438 Nu. MVAD I], Ankara.

Erdoğru, M. Akif (1988): Beyşehir Sancağı İcmal Defteri, Belgeler, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Haber3 (29.12.2011): Pisidia Metropolitinden Yalvaç Ziyareti.

https://www.haber32.com.tr/pisidia-metropoliti-trambastan-yalvaca-ziyaret

İbn Hordazbih (1889): el-Mesalik ve’l-Memalik, Beril Matbaası-Leiden.

İbn Hordadbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çev. Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.

Kâtip Çelebi (2010): Cihânnümâ, Metin: Hüsnü Koyunoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi-İstanbul.

Harita Genel Md. [HGM]: Kemer Boğazı: https://atlas.harita.gov.tr/mobile/#5/39/35 [HGM Atlas, Topografik Raster].

Özsait, Mehmet (1985): Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi, İÜEF Yay.-Ed. Fak. Basımevi- İstanbul.

Remsi [Ramsay, W. M.] (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Strabon (2009): Antik Anadolu Coğrafyası, Çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yay.-İstanbul.

Topraklı, Ramazan (2013): 541/1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara.

Topraklı, Ramazan (26.04.2022): “Malazgirt savaş alanı arkeolojisi ve …”, DikGazete [erişim 23 Şubat 2025].

https://www.dikgazete.com/yazi/malazgirt-savas-alani-arkeolojisi-ve-4458.html

İlkay Atav’ın “doktora tezi s.167’deki Har.1: Pisidia Bölgesi Haritası”. Bu harita ve Tarihî Yollar külliyen yanlıştır. 

Har.8: Halife el-Mu’tasım ve Afşin’in 838 yılında yürüdükleri Tarsus-Ammûriye arasında yürüdükleri ve bölgedeki diğer yollar.

Har.9: Coğrafî değişim: Bizans’ın Asia veya Anatolikon Eyâleti ve diğer tarihî bölgeler göller, yollar ve kentler.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?