İletişim, canlıların karşılıklı olarak birbirlerini anlamasını sağlamak için geliştirilen bir araçtır.
Sesli iletişim, görsel iletişim, duygusal iletişim olarak üç ana başlığa ayırabiliriz.
Duygusal iletişim, her ne kadar bu üç ana başlığın içine dâhil edilmiş olsa da, canlılarda hareket mekanizmasını tetikleyen duyguların baskınlığı, diğer iki iletişim şeklinin de duygulara hitap ediyor olmasından kaynaklı, duygusal iletişimi daha kapsayıcı kılar.
Aslında her üç iletişimin dışında bir diğer iletişim şekli vardır ki, O da fiziki iletişimdir, Yani BEDEN DİLİ.
Görselliğin çok etkili olduğu günümüz dünyasında, hafızalarımızın seçiciliği, maalesef beden dili ile kurulan iletişim şeklini baskın hale getirmektedir.
Canlıları birbirlerine yabancılaştıran farklı iletişim şekli kullanmaları mıdır, yoksa birbirlerini yanlış anlamalarından kaynaklı savunma mekanizması mıdır?
Ortaköy sahilinde bir saatlik Boğaz Turu yapan gezinti gemileri mevcut.
Alıyorsun biletini bir saat boyunca Boğaz’ı üç köprü arasında olacak şekilde, her iki kıyıya paralel gidiş ve geri dönüş olarak yaşıyorsun.
Paylaşmak istediğim enfes boğaz turu değil. Gemide ve ardından sahildeki bankta oturup “kumpir"imi yerken edindiğim deneyimdir. Oralara gidenler görecektir, yığınla gelen Arap misafirler, Boğaz keyfini yaşamak için sunulan bu imkânlardan faydalanıyorlar.
Gemide uzunca oturma bankları mevcut, seyahat esnasında herkes yerlerine oturmak üzere çaba sarf ederken dikkatimi cezbeden bir olay yaşadım. Araplarbeden dili ile konuşuyorlar. Nasıl mı?
Siz oturuyorsunuz ve yan tarafınıza bir Arap iliştiğinde, sizden yer isteme şekli tamamen beden dili ile oluyor.
KALÇASI İLE KÜÇÜK BİR DARBE ATARAK BİRAZ İLERLEMENİZİ VE MÜSEADE ETMENİZİ İSTİYOR.
Bu davranış onlarda izin istemek anlamına geliyormuş.
Hele bu müsaade isteme şekli, birkaç defa üst üste olunca da ister istemez dikkat çekiyor. Kimisi bu davranışı bir hakaret olarak algılar, kimisi de sadece bir müsaade isteme olarak algılıyor işte.
Sahilde oturup kumpirimi de yerken aynı harekete maruz kalınca sorma ihtiyacı hissederek diyaloga geçtim.
Neden böyle davrandıklarını anlamaya çalıştım.
Onlar için çok doğal ve anlayış ile karşılanan bir durum olmasına karşın, yabancı olduğum bu davranıştan ötürü “Neden böyle davranıyorsunuz?” diye sorma ihtiyacı duydum.
Aslında konu çok basit; her canlı, gittiği ortama kendi kültür birikimi ile gidiyor ve kendisini ifade ediş biçimi o şekilde oluyor.
Bu bir diyalog şekli, anlayıp anlamamak tamamı ile karşıdakinin kültür birikimi ile alakalı.
Kültür; "canlının her şart ve ortama uyum sağlaması” demektir. Uyum sağlama kabiliyeti çok olan ise kültürlü olarak adlandırılır.
Hangi milletler, hangi lisanları kullanıyor bunu kendi iç dinamikleri belirler.
Üniversite yıllarımda gözlem yapmak için köy ziyaretleri yapardım. Bir Yörük köyünde edindiğim tecrübe ise sesli ve beden dili karışık bir tecrübe şekli idi.
Ne mi oldu?
Elinde bir sepet elma ile gelen köylü bir ANNE, sepeti önümüze bıraktı ve aynı kalça darbesi ve "ICCIK KAYKIL BAAM" diyerek oturmak üzere izin istedi.
Sepeti işaret ederek, "YİYİN BAAM, YİMEDİİİNİZİ İNEKLERE VİREECAM" dedi.
Bu davranış çok içten, samimi ve doğal bir teklifti. Gel de gülme hadi.
Arap misafirden farklı olarak Yörük ANNE, beden dili haricinde birde sesli olarak iletişim kuruyordu.
Bir Kürt, tanımadığı (Bir misafir geldiyse başka) yabancının yanına oturmuyor mesela.
Ne sözlü, ne de beden dili ile iletişime geçiyor.
Kürtlerde iletişim gözlem yolu ile oluyor.
Yani gözleyerek tanımaya çalışıyor. Uzunca bakıyor ve tanımaya çalışıyor Kürtler.
Bu iletişim yöntemini bilmeyenler, uzun süre gözlendiğini fark edince cevabı ne olur acaba?
Bu deneyimi de uzun yıllar Irak’ın kuzeyinde bulunmam sonucunda edindim.
Örneklerin çoğaltılması kazanılan tecrübeler sonrasında mümkün.
Afrika’daki insanlar, Avrupa’daki insanlar, diğer coğrafyalardaki insanlar yani herkes, kendi iç dinamikleri ve coğrafik şartları gereği bir iletişim şeklini lisanları haricinde geliştirmiş.
Birbirlerinden farklı kültürlere sahip insanlar arasındaki gerçek iletişim, öğrenilen lisanlar üzerinden değil, iletişim şekil ve kalıpları üzerinden geliştirilen diyaloglar çerçevesinde yaşanıyor.
Çeşitli lisanları öğrenmek elbette önemlidir. Lakin kültürlerin kendi iç dinamiklerinde geliştirdikleri iletişim yöntemleri daha belirleyici ve daha kalıcı iletişim sağlıyor.
Her kültür, kendi içinde aşina olduğu iletişim yöntemini de kullanarak lisanları üzerinden iletişime geçiyor.
Tanışmayan kültürlere sahip yabancı kültürler ise kendi iletişim yöntemlerini kullanmak durumunda kaldıkları için aynı lisanı konuştuklarında sadece diyaloga geçebiliyorlar. Lakin bunun adı iletişim değil de "Karşılıklı etkileşim” oluyor.
Aynı iletişim yöntemini kullanabilenler birbirlerine kendilerini anlatabilirler, yabancı olsalar dahi karşılıklı duygudaşlık geliştirebilirler.
Belki de karşılıklı reddedişler ve çatışmaların engellenmesi "Din kardeşliği"nde değil de, toplumların iletişim yöntemlerinde gizlidir.
Öğrendiğimiz ana dilleri destekleyen iletişim kurma şeklimiz, hangi yöntemleri içeriyor?
Bizler hangi kombinasyonları kullanıyoruz! Siz ne dersiniz?
.
Ali Karani, dikGAZETE.com