İki mühim mesele; dövme ve sigara
En değerli selamı hak eden insanlık.
Takvim ister Miladi ister Hicri olsun; belirli bir sayısal alana sıkıştırılan vakit çabuk geçiyor.
Devletlerin gündemi çok yoğun. Kutuplar arasında yeni kutuplaşmalar; kurulan masalar.
Kimisi insanlığın çıkarı kimisi de işaretlenmiş belirli yapıların çıkarları peşinde.
Coğrafya, açık toplu mezara dönüşmek üzere.
Katiller, şehirleri tarumar ederken; kahramanlar metafizik sensörleri ayarlıyor.
Yeryüzünde negatif frekanslar çoğalıyor. Kim bilir kulakların çınlaması, bu negatif frekansları yakalamaktan kaynaklanıyor.
Vatikan’ın Katolik Papası Francis; Aziz Petrus Bazilikası'nın ‘Kutsal Kapısını’ açarak “2025 Umut Jübilesini” resmen başlattı. Papanın açtığı kapıdan dünyaya umut ve sevinç dağıtılacağı güvencesi veriliyor. Hatırlarsanız Amerika’da güvence dağıtmıştı; “demokrasi güvencesi.” Papa kime hizmet ediyor?
Miladi takvim yeni bir yıla kavuştu.
Müslümanların, üç mübarek ayı da aynı zaman diliminde başlıyor. Üç Aylar mübarek olsun insanlığa. İslam alemi için başarılara vesile olsun.
Müslümanlar olarak, “İman ettik” sözü dilimizde kalmasın; gönle/kalbe yerleşsin. Kendi gündemimiz içerisinde kaybettiğimiz vaktin peşinde koşarken biraz nefeslenmeli, aktif iyilik için neler yapabiliriz; biraz da bunu düşünelim.
Oyun ve eğlenceden ibaret olan hayat çizgisinin neresinde duruyoruz?
Kaos çepeçevre.
Saldırı insan nesline.
Beyin epifiz bezine. Uyku ile uyanıklık haline mahkûm etmek isterler.
Kaos ne kadar artarsa artsın; sıratı müstakim üzre olanlardan olalım. En azından doğru ve sadıklarla buluşalım.
Masumlar için kıyama kalkanlar elbette müjdelenmiştir. Onlar: dünya nimetlerine şükreder; nankörlük etmezler.
Toplumun kıymetli varlığı olan insanımız teyakkuza geçerse üstümüze üşüşen kir ve pası def eder.
Kıymetli okuyucu; ekonomik sıkıntı bunaltıyor. Gerek asgari ücret gerekse emekliye yansıtılan zam; temel tüketime gelen zammın gerisinde kalıyor.
Enflasyonun düşüş seyri çok az ilerlerken gerek kamuda gerekse sivil alanda israf çığ gibi büyüyor.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir mesele hatta iki mesele var. Toplumun açık yarası.
Hükümeti ve muhalefeti ilgilendiriyor özellikle iki bakanlığı.
Bundan on-onbeş sene önce toplumda “Dövmeli insan” sayısı o kadar azdı. Ama şimdi görsel medyanın yaygınlaşmasıyla acayip acayip şekillerle bezenmiş dövmeli insanlar ortalığı kapladı.
“Kendi vücuduna dövme yaptırmış, kendisini ilgilendirir; size ne” denilebilinir.
Dövme, başkaldırının vücuda yansıması mıydı?
Devletin televizyonundan tutun da tüm özel televizyon kanallara kadar medyada arzı-endam eden oyuncu, sanatçı, sporcu bilmem ne vücutları dövmeden kararmış insanlar.
Dövmeli insanlar, görsel alanda özel tercih ediliyor gibi.
Tıbbi gereklilik dışında vücuda yapılan her müdahale hem sağlık hem de dini mesuliyet yükler. Dövme meselesi, sosyolojik bir vaka ki dövme yaptıranların yaş oranları da gittikçe düşmekte.
‘Tattoo’ yazılı işyerlerinde hangi sağlık tedbiri alınarak dövme yaptırıldığı tartışılmalıdır.
Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı, dövme meselesine el atmalı; bu konuda acilen kamu spotları oluşturulmalıdır.
Toplum sağlığı ve sosyal dokumuzun iyileştirilmesi için önlem alınsın.
Bir diğer mesele; öncelikle Milli Eğitim Bakanlığını; Bakan Yusuf Tekin’i ilgilendiriyor.
Biliyorsunuz özel dershaneler kapatıldı.
Öğrencilerin sınavlara hazırlanması ve okul derslerine katkısı olsun şiarıyla Özel Kişisel Gelişim Kursları açıldı. Ekonomik olarak ailelere yük olsa da varsın isteyen çocuklarını bu kurumlara göndersin.
İşte bu Kişisel Gelişim Kurs öğrencileri, ders arası teneffüse çıktıklarında hemen sigara yakıyor. Bina önleri, sigara içen çocuklarla dolu. Kız erkek fark etmiyor.
Okul önleri de böyle. Eğitimciler; “sokağa karışamayız” dese de sorumluluk kimde?
AK Parti hükümetlerinin sigara ile mücadelesi ve alınan mesafe çok kıymetli.
Sigara ile mücadelede alınan tedbirler ortada iken lise eğitimi alan öğrencilerin sigara içme eğilimi masaya yatırılmalıdır.
Tabii ki aileler bu konuda sorumlu/sorunlu. Ama devlet yani bakanlık yani Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları aynen dövme meselesinde oldukları gibi bu meseleye de acilen el atmalı.
Konuyu uzatmaya gerek yok.
Dövme ve öğrencilerin sigara içmesi; toplum için tehlike çanlarının çalması demek.
Mesele sıradan, basit ve küçük değil.
Aklıselim bu iş için elini taşın altına koysun.
Okuyucuya afiyet temennisi ile yazımızı sonlandırırken; Anadolu’yu yurt edinirken, temeline harç katanlardan Hacı Bektaş Veli’nin sözüne yer verelim.
“İçinde kibir, haset, tamah, öfke, gıybet gibi duygular bulunan kişi; dışını suyla yıkamakla hakikatinde nasıl arınabilir?”
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com