USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İdi Amin Dada insan yemez!

01-02-2019

Teklif İHH’dan geldi; kurban kesmeye UGANDA’ya gidecektik.

Havalara uçtum elbet.

Mısır’dan sonra “Gerçek Afrika”…

Dönerken kesin de giderken de aktarma yaptık mı bilemiyorum. Tam tarihe bakmam gerek. Biz oradayken Saddam asılacak (30 Aralık 2006)...

İndik, karşılayıcılar arasında THE CEMAAT mensupları da vardı. “Bizim okula da bekleriz” dediler.

Lafta kaldı tabii…

Havaalanından şehre inerken yol kenarı bir camide namaz kıldık.

İlk Afrika, pencerelerde cam yok ve yerlerde halı namevcut. Serin taşlara secde ediyorsunuz, ferahlık sarmalıyor sizi…

Otel yabancı gelmedi; “70 lerin Anadolu'su”nda bir turne oteli.

Hemen işe giriştik mi bilemiyorum; aslında hiçbirşeyi unutmam da Kampala’ya iner-inmez bir kırıklık, ateş; çoğunlukla otelde yatıyorum, ondan bulanık anılarım…

Önce dolar bozduruldu bir otelin kıyısında elden.

Üç kişiyiz, şefimiz konumundaki kardeş, her an aldatıldığı dolandırıldığı kanısında. “Emanete hassasiyet” de diyebilirsiniz.

İngilizce konuşuluyor. Kolonyalistlerin tek faydası, bir çok kabile dilinin konuşulduğu bu ülkede ortak dil İngilizceyi miras bırakmış olmaları.

Swahili diye Arapça kökenli bir dil bile var. “Swahili nereden geliyor” dersiniz: Sahil!

Ülkenin yüzde 25’i Müslüman; bir bayram namazı yaşadık, anlatılmaz dua edilir!.. Herkese nasip olsun.

OTelimizin yanıbaşında koca bir meydanda toplanıldı; kadınlar, erkekler, çocuklar herkes cicilerini -özür dilerim- bayramlıklarını giymiş, yemek, incik-boncuk, akla gelen gelmeyen herşey satıcıları.

Mikrofona enimam çıktı; herhalde meslek olarak “standup”çı, iki lafının birinde gülme, ikisinde alkış alıyor.

Bir de bizi takdim etmez mi!

Bir coşku, sanırsınız ki bizler çakma Mandela, yıllar sonra hapisten çıkmayız.

Alanın öbür ucunda devasa bir cami ve külliyesi duruyor.

Sonradan gezdirdiler daha tam açılışı yapılmamış.

Kaddafi yaptırmış. Afrika’nın bir çok ülkesindeki gibi Malta’nın havaalanı da onun bağışı.
Dilipak der ki; “Ben bu Kaddafi’yle şahsen de tanıştım… Bence kafasında İslam’dan başka bişey yok, yaptığı çoğu şeyin de İslam’la ilgisi yok!..”

İnşaallah Hesap günü, o iki filim kurtaracak onu.

Bilmeyenler için müessesemizin bir hizmeti; “Çağrı” ve “Ömer Muhtar”, Kaddafi’nin parası, ordusu ve kurduğu platolar sayesinde çekildi.

Geceleri tek sokak ışığı yanmıyor; otelin önünde gördüğüm tek trafik lambası da “Tasarruf” olsa gerek.

Caddelerde kaldırım yok, toprak tümseklerde motorsikletler bekliyor, taksi hizmeti veriyorlar, arkasına atlıyorsun uçuruyorlar seni.

ARaçlar, insanlar, hayvanlar sağdan-soldan ve ortaya karışık geziniyorlar. Kimse kimseye çarpmıyor; tek bir korna sesi de duymadım!.. Ve bu manzara sabaha kadar sürdü.

UGanda da Müslümanlar günde iki öğün yiyorlar.

Sabah ve öğle arası, bir de öğleden sonra.

İngilizler, 5’te sütlü çay adetini işlemişler ruhlarına. Benim damak lezzetime pek uymadı.

Bir torba getirdim, boncuk tutkalı emsali çaydan çok sert geldi içemedim.

YOksullar!.. Evlerinde, ofislerinde oturacak yer yok gibi ancak devamlı gülümsüyorlar ve numara da yapmıyorlar… Gıpta ettim…

Bir de saygı ve alçakgönüllülükleri “Eziklik” mi bence değil.

Bir beyaz gördüler mi “kesin Misyonerdir” diyorlar, çoğunlukla da haklılar.

Sarıldığınız zaman tedirgin oluyorlar. Beyazlar siyahlara sarılmazmış.
Kurban eti dağıtımında kargaşa, izdiham bile yok; duvar kenarında bekliyorlar, çağırdığın zaman gelip alıyorlar haklarını. Başlarını hafifçe eğerek teşekkür ediyorlar.

Bir de güzel ülkemi düşündüm, bedava ne dağıtılırsa dağıtılsın birbirlerini ezenleri.

İdi Amin hakkındaki şeytanlaştırmanın Müslüman oluşundan geldiği açık bir de kraliçeyi tiye alması tacından yaptırıp tahta kurulması var tabii.

Hayır birçok kişiyi hatta oğlunu yediği internet öncesi yalanlardan.

Adam İtalya’da profesör.

Cİvar bir şehre gittik, yola yol demek düpedüz yalan; “Çukur” ne!.. “Kraterler” var.

Bir de zınk diye durduk yolun ortasında, bir maymun ailesi, neredeyse şempanzeden orangutana kadar tüm cinsleriyle.

Korna yok, dürtme, yoldan kovalamak yok!

Bekledik 30-40 dakika sonra keyifleri geldi, aheste beste çekildiler yoldan.
Uğradığımız yurttan, derneğe kadar herkes bağış talep ediyor çok görmemek gerek.

Bizim çok fazla, çok gereksiz eşyamız ve dertlerimiz var. “Evime dönünce bu gözle bakacağım etrafıma” dedim.

Hakikaten öyleydi.

Ancak unutuyor insan zamanla Afrika’yı…

Özlüyorum Uganda’yı.

-HAYATTA OYNAMAM kitabımdan-

.

ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @HayattaOynamam , @dikgazete

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?