HSBC Bank, Türkiye’yi terk etmemiş. Türkiye’deki tasfiye ettiği şubelerin birikimini Yeni İstanbul Havalimanı’na yatırım olarak vakumlamış.
Siyasetin ve paranın takibini zorlaştırmak bu kadar önemli midir acaba diye sorgularken, seyahat yapma şansı bulduğum “İstanbul Airport”a uçak inmişti.
Havalimanının görkemi karşısında, “Uçak yanlışlıkla başka bir ülkeye mi iniş yaptı” diye içinizden geçirebilirsiniz…
Çünkü;
Tüm apronlar ve terminal duvarlarında devasa “HSBC” reklamlarını görüyorsunuz.
Kaptanın yaptığı ‘’Değerli misafirlerimiz “İstanbul Havalimanı’na hoş geldiniz” anonsu ile birlikte “İstanbul Airport”a iniş yapıldığını kavrıyorsunuz.
Ayrıca;
İstanbul Airport hakkında oluşan merakınızı gidermek için uçağın penceresinden dışarıya bakanlarınız da olmuştur.
Sanki HSBC bankasının Türkiye’de kapatılan bütün şubeleri buraya taşınmış gibi.
Baksanıza;
Uçak indikten sonra apronlara yaklaşırken, devasa kırmızı levhalar ile “HSBC” yazılarının her tarafı kapladığını görüyorsunuz.
“HSBC Bank” adıyla adlandırılan banka;
İngiliz asıllı, uluslararası finansal ve bankacılık faaliyetleri yürüten şirkettir.
Merkezi İngiltere'nin Londra vilayetinde olup şu an da dünyanın en büyük 3. bankası unvanını üzerinde taşımaktadır.
HSBC, esasen Hong Kong ve Şangaylı iki dev bankanın birleşiminden oluşmaktadır.
Yakın zamana kadar Türkiye’nin ekonomik itibarına iniş ve çıkışların yaşatıldığı uluslararası manipülasyonlar sayesinde Türkiye, çeşitli türbülanslara sokulmak istenmişti.
Baskı, zorlama ve manipülasyonlar ile birlikte girilen bu türbülansların toz ve gürültüleri içerisinde, paranın yer değiştirmesinin takibi ise kasten zorlaştırılırken, uluslararası yatırımcılar içerisinden Türkiye’ye yatırım ve yatırımcı çekebilmek için birçok sermaye ve dahi iş adamlarının tek tek veya heyetler halinde Türkiye’ye, özellikle de marka İstanbul’a gelmeleri gerçekleşmişti.
Yatırımlar ve ortaklıklar karşılıklı olarak değerlendirilip kararlar veriliyor, uygun olanlar gerçekleşiyor, diğerleri ise manipülasyonlara kulak kesilerek ülkeyi terk ediyorlardı.
Aklıma gelmişken;
Görüşmeler arasında, satışa çıkartılmış birçok gayrimenkul, arazi ve binaların satın alınması tekliflerinde HSBC ile karşılaşılmıştı aslında, tabir yerinde ise “HSBC piyasadan çekiliyor… Türkiye’yi terk ediyor!..” propagandası almış başını gidiyordu o zamanlarda.
Şimdi doğru bir bakış açısı ile bakmak gerekiyor…
Bir banka, ülkeyi terk ettiğini açıklıyor, ardından çeşitli manipülasyonlar sayesinde borsaya değer kaybettiriliyor, aynı zamanda bankanın şubeleri ve ekonomik değeri boşaltılarak elde edilen para İstanbul Airport’a yatırım olarak aktarılıyor.
Bir taş ile birkaç kuş değil, kuş sürüsünü vurmuşlar.
Yatırım için yapılan kontratların içeriğine vakıf olmadığımı belirtmekle birlikte, bende uyandırdığı düşünceler bunlardır.
Son Söz;
Birinci Dünya Savaşı öncesinde, parası İngiltere’ye ödenen ve bir türlü teslim edilmeyen gemilerin akıbetleri ne oldu?
Gemiler için ödenilen paralar, gemilerin teslim edilmemesi veya verilen paraların geri ödenmemesi…
Ya da şöyle soralım;
- Gemiler teslim edilseydi, işgalin seyri nasıl değişirdi diye hiç hesap edenleriniz oldu mu?
- Uğratılan tüm zarar ve ziyanları da hesaba katacak olursak, bugün o paralar ile kaç tane İstanbul Airport inşa edilebilir diye sormak haktır diye düşünmüyorsak yazık bizlere.
- Paylaşılmak için işgal edilerek uğratıldığımız zararların haddi-hesabı ne kadar olur acaba diye insan düşünmeden edemiyor.
Öyle ise;
Açık kalmış hesaplarını kapatmak isteyenlere çağrıdır!..
Hala coğrafyada uzun bacaklıların kendi sermayelerini gizli şekilde gelecek vaat eden kilit projelere aktarmaları gözlerden kaçmış değildir.
Dünyayı kasıp kavuran, çıkarları için her şeyi yapmaya hazır olan bir akıl yapısı, istem dışı olarak zihinlere yerleşmiş görülmektedir.
İmparatorlukları parçalayarak dünya savaşlarını başlatan zihniyet, şimdi çok daha derinlerde işler tutmaktadır.
KESER DÖNER SAP DÖNER, GÜN GELİR HESAP DÖNER…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com