Varı-yoğu iki katlı ahşap, başını sokup bir tas çorba, iki dilim ekmekle içinde barındığı bir tek evi yanıp küle dönmüş, üzerindeki sade fistanla ortada öylece kalakalmış kimsesiz kadıncağızı gören komşulardan biri, ne diyeceğini bilmeyerek ve biraz da çekinerek hâl-hatır soracak olmuş da aldığı cevapla ağzı bir karış açık kalmış!
“Evsiz-barksız sokakta kaldın, nerede kalacaksın; kimin-kimsen de yok şimdi ne yapacaksın…” mealinde bir sorudur bu.
Alınan cevaptır ağızları açık bırakan.
Kadıncağız kollarını yana, ellerini göğe açarak, yüzünde tebessümle ve her kelimede durarak:
Veren O…
Alan O…
EYVALLAH!..
***
Hasan Karakaya, vefatından 5 gün önce bir yazı yazdı.
“Paralel Kumpas sadece belli kurumlarda değil SGK’da da had safhadaymış iyi mi!” diye başlık atıp yazıyı aynı gün, bu siteye alıp, bir girizgâh ile aynen yayınladık.
Kendisine de; “www.dikGAZETE.com senin bugünkü yazıyı aynen aldı HasanAbi.. Hayırlı akşamlar..” diye bir “kısa mesaj” ile “kısaca” (ki “İş saatinde” -Tam da onun yazıbaşı zamanı olduğundan- vaktini almayalım diye) bunu haber verdik, cevap anında ve büyük bir nezaketle geldi:
“Teşekkürler…
Hayırlı
Akşamlar…”
Cevap böyle hızlı gelince coştuk tabii ve hürmeti de samimiyetle kısaca ifade ettik ki yine tek kelime ile o ifade de anında karşılık buldu:
Eyvallah
***
***
Hasan Karakaya’nın dostlarına karşı kendini en iyi ifade ettiği tek kelime budur belki de.
Belki, “DOST” ile ilişkisine dair herşeyin özetidir bu tek kelime de:
EYVALLAH…
Başkasına da “Eyvallah”ı yoktu zaten!..
***
Dost’tan gelen “Vade tamam!..”a da nasıl “Eyvallah” dediği ortada.
Da…
Bakalım ne olacak şimdi o işin sonu!
Hani şu vefatından sadece 5 gün önce yazdığı ve oradaki diş hekimi bir hanımın başına gelenlere dair dikkat çektiği nokta.
“SGK’da Paralel çöreklenme… Ya susarsın, ya süreriz!” başlığı altında köşesinden aktardığı, bizim de buraya ( http://www.dikgazete.com/ozel-haber/paralel-kumpas-sadece-belli-kurumlarda-degil-sgkda-da-had-safhadaymis-iyi-mi-h113775.html …)
alıntıladığımız ve adeta bir “Vasiyet” niteliği de taşıyan o “son mektup”ta dile getirilenler için gereken yapılacak mı bakalım.
Hasan Karakaya, o baştaki “Gerçek hikaye”de anlatılan kadıncağız gibi Hak’tan gelene “Eyvallah” dese de haksızlığa uğrayana ve kul hakkına kastedene “Eyvallah” demeyeceğini ispatlamış biri olarak bu işin sonunda gereken yapılmazsa onu da ifşa edecek biriydi. Bakalım o işin sonu nereye varacak!
Köşesi “Ayna”da bu türden dile getirilenlerin peşini asla bırakmaz takip ederdi; artık bu işe noktayı koyduğuna göre o işi takip de önce o “Mektup”u yayınladığı Yeni Akit’e sonra yansıttığımız için de bize düşüyor.
Bakalım “SGK’da (ve benzer yerlerdeki bu) Paralel çöreklenme…”nin sonu nereye varacak!
Yoksa bakalım, ölümünün ardından zil takıp, iftira atanların sevinçleri daha mı ayyuka çıkacak!
Rahmet Hüda’dandır.