Dünya Güreş Şampiyonası’nda Selçuk Çebi ve Rıza Kayaalp, isimlerini Dünya Şampiyonluğu’na yazdırdı. ‘İşte bu!...’ dedirten bir mücadele ve sonuç.
130 kiloda mücadele eden Milli sporcumuz Rıza Kayaalp, stil ve sıkletinde, "En büyük rakibim" dediği Kübalı güreşçi Mijain Lopez Nunez’e minderi dar ederek adını altın madalyaya yazdırdı. Rıza’nın final mücadelesi kadar, yaptığı eleme maçları da dikkat çekiciydi.
Şampiyon genç güreşçimizin, ilk turda Belaruslu Loseb Chugosvili’yi 2-0, ikinci turda Avusturya’dan Lukas Hoermann’ı 8-0, çeyrek finalde ise Ukraynalı Oleksandr Chernetskyy’i 9-0 sayı tuşuyla yenmesi, zafere giden yolda elde ettiği başarının boyutunu gözler önüne seriyordu. Rıza Kayaalp; sadece günümüzün değil, çağın ‘efsane’ güreşçisi olduğunu daha şimdiden herkese ispatlamış oldu.
Rıza Kayaalp’in mücadeleden sonra sarf ettiği sözler, adeta başarı hikâyesinin ne tesadüf ne de sıradan olmadığının özetiydi.
Lopez için "Bir efsaneyi bitirdim..." derken "O yaşlıydı ben gençtim. Bana ayak uyduramadı" sözlerinin değeri, sporda başarıyı arayanlar için oldukça önem taşıyordu. Başarı adına yol katetmek isteyenler, Kaf dağı efsanesini unutup, Rıza Kayaalp’in hayat azmini-çalışkanlığını, kısaca başarı-hayat hikâyesini araştırıp kendilerine örnek almalılar.
Selçuk Çebi. Dünya Şampiyonası’nda ismini ‘altın’ madalyaya yazdıran diğer sporcumuz.
Tıpkı Rıza Kayaalp gibi onun da sporculuk hayatı başarılarla dolu. Çebi’nin finalde Belaruslu güreşçiyi 3-0 gibi net bir skorla yenmesi, onun başarı çıtasını gitgide yükselttiğinin tesadüf olmadığını gözler önüne seriyordu.
Federasyon Başkanı Musa Aydın’ın, Çebi’nin kendisine, "3. Şampiyonluğumu kazanacağım başkan’"sözü ile görev ve sorumluluk üstlenen güreşçilerimizin-sporcularımızın neleri başarabileceğine, Rıza Kayaalp ve Selçuk Çebi önemli-canlı birer örnek.
Tüm bu gerçekler ‘ışığında’ bir de sahip olduğumuz, toplumsal olarak bizi ayakta tutan değerler var. O da ülkemizin refah ve huzurudur. Selçuk Çebi’nin "Madalya şehit ailelerine moral verirse çok mutlu olurum" sözleri, bizi biz yapan değerlerimizin-duygularımızın, şampiyon güreşçimiz tarafından dillendirilmesidir.
Hain terör saldırılarına karşı güreşten-futbola, hentboldan-basketbola, tüm spor branşlarında ortak hüzün, duygusal paylaşımlar vardı.
Ülkenin dört bir yanında yer alan kulüp ve sporcuların, güvenlik güçlerimize kalleşçe yapılan saldırılar karşısında tepkisi sürüyor. Kaybettiğimiz vatan evlatları geride hüzün-gözyaşı bırakırken, ortak değerlerimiz etrafında sıkı sıkıya sarılmamıza neden oluyordu. Çünkü, insanlıktan nasiplenmemiş canilere karşı, insanlığımız bunu gerektiriyordu...
Yaşamak istemediğimiz bugünün dersi-hüznü, inşallah yarının ‘huzuruna’ haberci olur.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in "Zindandan Mehmede Mektup" şiirinin dizelerinde dediği gibi "... Yarın elbet elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir."
İnşallah...