USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Gülün Dikeni: Milli Görüşün lideri Erbakan Hocayı kim yarı yolda bıraktı?

Gülün Dikeni: Milli Görüşün lideri Erbakan Hocayı kim yarı yolda bıraktı?
04-02-2022

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gençlik yıllarından beri hayatını adadığı Milli Görüş davasında, zerre kadar sapması olmadığı bugün daha net ortaya çıkıyor. Eğer öyle bir durum olsaydı, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı merhum Oğuzhan Asiltürk, dünürü Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu karşısına alma pahasına, parti tabanını AK Parti ile bütünleştirmeye çalışır mıydı? 

Prof.Dr. Necmettin Erbakan'ın ölümünden sonra Saadet Partisi YİK Başkanlığına getirilen merhum Asiltürk, "milli görüşün lideri" olarak anılıyordu. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'yla dünür de olan Asiltürk, son dönemde "seçim ittifakı" konusunda parti yönetimiyle görüş ayrılığına düşmüştü. 

Asiltürk, son dönemlerinde, partisinin Millet İttifakı içerisinde "seçim ittifakı" tercihine karşı tutumuyla biliniyordu. Onun gönlü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması için uğraştığı ve başardığı, Recep Tayyip Erdoğan'ın genel başkanı olduğu AK Parti ile Cumhur İttifakı’nda yer almaktan yanaydı.

Temel Karamollaoğlu'nun Erdoğan karşıtlığında, kendisi gibi Londra tahsili almış, Kraliçe’nin gemisi İstanbul Boğazına demir attığında ağzı kulaklarına varan Abdullah Gül ile aynı meşrepten olmasının payı büyük. FETÖlist yapı ile içli dışlı olanlardan başka ne beklenir?

Madımak daha unutulmadı. Alevlerde can veren canlar unutulmadı. “Bilge Başkan” diye pohpohlanan bu piri fani, 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül’ün “Çatı Aday” olması için büyük bir çaba göstermişti. Bu da unutulmadı.

24 Nisan 2018'de rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan adına düzenlenen ödül töreninde Temel Karamollaoğlu; On Birinci Cumhurbaşkanı ve "Erbakan Hoca ihtiyarladı, sağlıklı karar alamıyor, başkanlığı bana bıraksın" diyerek Hoca’ya kazan kaldıran, Millî Görüş hareketine sırt çeviren Abdullah Gül ile salona birlikte girmediler mi? Bu dahi unutulmadı!

Ne kadar doğru bilemiyorum Temel  Karamollaoğlu, gençlik yıllarında Manchester United formasıyla top koşturmuş. Erdoğan'a ne kadar karşı çıksa velinimetlerine vefasını ödeyemez “Mühtedi” zevcesinin bu iltisakta payı var mıdır, kendilerine sormak lazım?

Recep Tayyip Erdoğan, gençlik yıllarından itibaren Erbakan Hoca’nın ettirdiği “Milli Görüş Yeminine sonuna kadar bağlı kalmaya özen gösterdi.

Yemin metnini bir hatırlayın; “Milletimizin Saadet ve Selameti için, Yaşanabilir Bir Türkiye için, Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmak için, Yeni Bir Dünyayı kurmak için, İslam Birliğini tesis için, Hakkın hâkimiyeti için, Milli Görüşün iktidara gelmesi için, bütün gücümle çalışacağıma söz veriyorum! Şahit ol Ya Rabbi, Şahit ol Ya Rabbi, Şahit ol Ya Rabbi!”

Erbakan Hocayı arkasından gülün dikeni ile vurdular!..

İçtiği andın, verdiği sözün arkasında duran Recep Tayyip Erdoğan, bilinenin aksine Fazilet Partisi’nde yaşanan “Yenilikçi - Gelenekçi çatışmasında Abdullah Gül, Abdullatif Şener ve Bülent Arınç’ın başını çektiği, ayrılıkçı ekibi asla desteklememesine rağmen, bilgi kirliğinin bu denli yaygınlaşmasında, kök salmasında Erdoğan ile Milli Görüş tabanı arasına mesafe koymaya çalışan masonik odakların olduğu söylenebilir.

Amaçları belli değil mi?

Hem Erdoğan’ı itibarsızlaştırmak hem de mazisi ile bağını koparmak istiyorlar. "Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur / Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur (Atsız)" Birisi masonik odakların değirmenine su taşıyanlara söylesin; yanlış hesap Bağdat’tan döner.

Erdoğan’ın, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a karşı itaatsizlik gösterdiğine dair tüm söylentilerin aslı astarı yoktur.

-Merhum Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan ve Metin Külünk...-

Özellikle Fazilet Partisi’nde “Yenilikçi” ekibin Parti liderliğine ve yönetimine karşı mücadelesinde Abdullah Gül ve arkadaşları isyan bayrağını açmıştır. 

Erdoğan, Kongre sürecinde zaten siyasi yasaklıdır. Bunu fırsat bilen Gül ve arkadaşları akıllarınca parsayı toplama derdine düşmüşlerdi.

Tarihe tanıklık edenlerin çoğu halen hayatta. Nitekim Abdullah Gül’ün kendisi bizzat Fazilet Partisi içindeki hareketlerinin Tayyip Erdoğan ile baştan beri bağlantılı olduğu iddialarına karşı çıkmış, hep bu işlerin dışında olduğunu ifade etmiştir.

Belediye Başkanı olduktan sonra Erdoğan’ın Belediye hizmetlerine yoğunlaştığını ve parti içi siyasete müdahil olmadığını belirten Abdullah Gül; “Tayyip Bey kongre kampanyamıza iştirak etmediği gibi kongreye girmemizde, hiçbir rolü olmamıştır, katılmamıştır bu işlere. Bizim Fazilet Partisi Başkanlık Divanı’ndan ayrılışımızda, kongreye girme kararımızda hiçbir kanaati yoktur.

Burada bizler FP Başkanlık Divanında olan arkadaşlar,  Gurup Başkan Vekili Bülent Bey, Latif Bey bütün kararları biz yürüttük. Tayyip Beyin yaptığımız toplantılarla hiçbir alakası yoktur. O İstanbul’un dertlerini çözmekle uğraşan bir arkadaşımızdı.” açıklamasında bulunmuştu.  

Daha sonra da Abdullah Gül ve arkadaşlarının, Fazilet Partisi’nin kapatılışında parti yönetiminin hatta Erbakan Hocanın büyük ihmallerinin bulunduğuna dair ima ve iddiaları dikkate değerdir. 

Benzer şekilde Kongrede Abdullah Gül ile birlikte hareket Bülent Arınç da görüşlerini dillendirmişti. Arınç’a göre FP içindeki Yenilikçi Kanadın Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkisi olmamıştı. O tarihlerde ön planda kendilerinin olduğunu söylemişti.

Şevket Kazan: Abdullah Gül ABD Büyükelçiliğinden çıkmıyordu!..

Refahyol Hükümetinin Adalet Bakanı merhum Şevket Kazan’ın tarihe tanıklığı, bu sürecin anlaşılması açısından büyük önem arz ediyor.  Şevket Kazan’ın Abdullah Gül hakkında söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil.

Sözü Şevket Kazan’a bırakalım: 

“Hani, kadından al haberi diye bir söz vardır. Bu sözü biz erkekler kulak arkası ederiz, ama gerçektir. Ta 1992 yılından beri Meclis lojmanlarında hanımlar arasındaki toplantılarda Abdullah Gül Beyin hanımı, “-benim kocam genel başkan olmaya layıktır. Her şeyi Abdullah Gül yapıyor…” diye konuşmaya başlamış. 

Hanımlarımızda bu konuşmaları bize nakletmişlerdi, hatta “-bize dikkat edin” demişlerdi. Abdullah Gül, hiç bir zaman Refah Partisi için çalışmadı. Hep kendisi için çalıştı. Adamın aklı, fikri Amerika’daydı, bir de Amerikan Elçiliğinde ne vardı, bilmiyorum, oradan hiç çıkmazdı.”

Evdeki hesap çarşıya uymadı!..

Abdullah Gül ve avenesi 30 yıllık Milli Görüş geleneğine kazan kaldırmış, Londra ve Washington'dan gelen yönlendirmelerle yeni bir parti kurarak Türkiye'nin rotasını tamamen küresel kraliyetçilerin yörüngesine çevirmek istemişlerdi.

Kerameti kendilerinden menkul bu devşirme siyasetçilerin gerek parti tabanında gerekse halk nezdinde ve dahi Türkiye kamuoyunda karşılıkları yoktu. Çünkü sağlam bir hikayeden yoksundular. Özellikle Kayserili Abdullah Gül, Londra ve Washington beşiğinde el-bebek gül-bebek büyütülmüştü.

Siyonist örgütlerde, Avrupa başkentlerinde popüleritesi yüksek olmasına yüksekti ama Türk insanı, yapay güle değil, kendi gönül bağında şakıyan bülbüle aşıktı. 

Uzun lafın kısası ibreler Recep Tayyip Erdoğan’ı gösteriyordu. Diğerlerinin onun kadar ne saygınlıkları ne de karizmaları vardı?

Fazilet Partisi’nin kapatılmasını fırsata çevirdiklerini düşünerek parti çalışmalarına başladıklarında bir şeyi fark ettiler, Recep Tayyib Erdoğan'sız bir hiçtiler. 

Şimdi yine öyle değiller mi?

Erdoğan, onlarsız dimdik ayakta. Partisi o varsa var. Ama onların Erdoğansız katma değerleri yok. 

Erdoğan'ın Cihanşümul Kadim Türk Devletinin kendisine yüklediği tarihi misyonu vardı. 

Bu nedenle parti kurma aşamasında, onlarla birlikte hareket ederek, onların parti teşkilatı üzerindeki nüfuzlarını sıfırladı. Menfi niyetlerini boşa çıkardı. Parti içi dengeleri iyi gözetti.

Günümüzde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tartışmasız bir şekilde, Erbakan Hoca’nın halefi ve Millî Görüş hareketinin yaşayan doğal lideridir. 

Aradıkları saadeti bulamayanların  gülün dikeninden kurtulması elzem.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça

Fehmi Çalmuk,  Selamûn Aleyküm Komutanım,  Kim Yay.,  2. Bsk. Ankara 2000

Yavuz Selim, Gül’ün Adı…,  Kim Yay., Ankara 2002

Fatih Bayhan,  Kayseri’den  Çankaya Köşküne  Abdullah Gül, Pegasus Yay., İstanbul 2007

https://www.dikgazete.com/yazi/oguzhan-asilturk-un-saadet-partisi-ni-ak-parti-ile-birlestirmeye-omru-yetmedi-makale,3922.html-3922.html

https://www.tarsusakdeniz.com/haber/2013/02/16/abdullah-gul-abd-ile-yaptigi-gizli-anlasmalari-aciklamali-9302

https://www.bizimsakarya.com.tr/ulkucu-hafiza-abdullah-gulu-iyi-tanir-makale,8991.html

https://www.haber7.com/siyaset/haber/89539-sevket-kazandan-carpici-aciklamalar

https://www.yeniakit.com.tr/haber/temel-reisin-derin-seruveni-1600991.html

https://www.yenisafak.com/yazarlar/tamer-korkmaz/temel-reisin-derin-seruveni-2060297

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ferdi can
ferdi can 3 yıl önce
aslında erdoğan gömleği çıkardığını söyledi. açılımlar, annan planları vs hepsini yaptı. abd'nin istediği buydu. balyoz, ergenekon hepsi yapıldı. son tahlilde türkiye'nin bölünmesini bekleyen abd, bunun erdoğan tarafından yapılmayacağını anladığında onu indirmeye çalıştı ve hâlâ da öyle. ekrem imamoğlu'nun büyükelçiler tarafından ziyareti anglosaksonların rabbi yesirinin kim olduğunu ortaya koyuyor. batı hala erdoğan'ı indirmeye çalışıyor. çünkü erdoğan ya onları kandırdı ya da batıya bu kaderin bir oyunuydu. veyahut kadim türk devletinin bati ile dalga geçip , içerideki hainleri temizleme operasyonu idi. balyoz, ergenekon, annan planı, habur rezaleti, dolmabahçe mutabakatları vs. bunların hepsi sinir uçarımız ile âdeta oynanan şeylerdi. nihayetinde erdoğan kazandı ve batıyi resmen oyuna getirdi gibi bir görüntü var adeta. umarım öyledir ancak gözleri kör olan insanlara bunu anlatamazsiniz. bayraktar ailesi ve erbakan'in ilk iha ile fotoğrafı var. işte o projeler bir bir hayata geçti ve dünya şaşkınlık içinde. işin ilginç yanı olay orada bitmedi. mavi vatani ortaya koyan türkiye , libya'dan kafkaslara ve afrika'ya mevzilendi. etiyopya'da tigray teröristleri başkente girmek üzereydi. ta ki türkiye'nin sihalari havalanana kadar. yani batinin işine etiyopya'da bile çomak sokan bir türkiye var. olay şimdi net mi.. sanmam.. çok fazla ittihatçı ve mandacı var memlekette. medya aracılığı ile kötü olan ekonomiden vuruyorlar. ekonomi kötü ama bunu batıya da sormak lazım. doğu akdeniz'de, suriye'de bir pkk devleti kurulmaması için restlesiyorsan dolarin bir lira olmayacağını anlamalısın arkadaş.. he dersen "ne işimiz var libya'da, pkk devletinden bize ne suriye'de, bana ne azerbaycan'dan ve afrika'dan, hatta abd bizi bölsün" dersen dolar , 1 lira olur ama türkiye diye bir yer kalmaz. gerisi hikaye..
son olarak..
batı dolari yükseltiyor ve hdp ile iş tutan ychp ve diğerleri üzerinden bir defa daha yüklenecek. çünkü kötü bir ekonomiden başka erdoğan'a rakip olamıyorlar. bu kafayla seçimi kazanmalari zor. işte bu yüzden sam amca türkiye'de ekonomiye operasyon yapıyor. ekrem imamoğlu'nun tek şansi kötü ekonomiye sahip olan bir türkiye'de seçime girmesidir. kazanırsa ekonomi düzelecek sanan aklı evvellere şunu söyleyebilirim ki işte o zaman sapa oturursunuz. bati binecek eşek arıyor. burada herşey artık halkımızın elindedir. bu zorluklar aşılacak. az kaldı. ancak düşmana teslim olursak bu yüzyılı ve belki topraklarımızı da kaybedeceğiz.
Gökhan
Gökhan 3 yıl önce
Erbakan'ı , Erdoğan sattı , bu kadar basit
Milli Görüş gömleğini yırtık ve artık diyen Erdoğan.
Beyefendi lütfen kimin Silahtarlığını yapıyorsunuz bilmiyorum ama AKP medyası gibi kirli mürekkep akıyor kaleminiz den , Atasagun için mi çalışıyorsunuz yoksa NATO'cu Hakan Fidan için mi çalışıyorsunuz ?
Gökhan
Gökhan 3 yıl önce
Erbakan'ı , Erdoğan sattı , bu kadar basit
denisuncle
denisuncle 3 yıl önce
aklımızı yitrmedik daha
Bilge
Bilge 3 yıl önce
Yazıklar olsun
Deniz Devrez
Deniz Devrez 3 yıl önce
Kalemine sağlık.. Numan bey hakkındaki fikirlerinizi de merak ediyoruz..