Karşı strateji belirleyebilmek için öngörüyü besleyecek analizler yapmak lazım gelir.
Güç nedir, Yaptırım nedir? Bu iki soru, zihinlerde iç içe geçmiş farklı iki konudur.
GÜÇ:
Birçok farklı boyutta güç konusu değerlendirilebilir. Örneğin fiziki güç, düşünsel güç vb. gibi.
YAPTIRIM:
Yaptırım, farklı bir konudur, çünkü yaptırım ekonomik güce dayanan bir gerçekliktir.
Günümüz dünyasında bireyler ve devletlerarası ilişkiler, ekonominin de önem kazanması hasebi ile çıkar noktasında şekillenmektedir.
Yani ekonomi, belirleyici unsur olunca, diğer birçok konu düşüncenin dışına itilmek üzere çok tuhaf ilişkiler sarmalı peydah oldu maalesef.
-DOĞULU’NUN İLİŞKİ BİÇİMİ, GÜVENE DAYALI İLİŞKİ BİÇİMİDİR.
-BATILI’NIN İLİŞKİ BİÇİMİ, ÇIKARA DAYALI İLİŞKİ BİÇİMİDİR.
Güvene dayalı ilişkiler:
Samimiyeti, birlikteliği, yakınlaşmayı ve dürüst kalmayı pozitif yönde tetikleyen ilişki biçimidir ve ilişkinin devamlı ve sağlıklı kalmasını sağlar.
Çıkara dayalı ilişkiler:
Tek seferlik olan ilişkiler biçimidir. Karşılıklı çıkarlar çatıştığı zaman ‘’Alışveriş’’ biter ve sayfa kapanır.
Bu algı üzerinden oluşturulan ilişkiler biçimi ise bireyleri tamamen çıkarcı kimliğe büründürdüğü için tek seferlik kurulan çıkarcı bağlar toplumu ayrıştırıp yalnızlaştırmaktadır.
Kendi içinde ayrışarak yalnızlaşan toplumlar ise kültürel, düşünsel ve ahlaki çöküş yaşarlar.
ŞİMDİ SORMAK LAZIM GELİR, GÜÇ NEDİR, YAPTIRIM NEDİR?Diye!..
Atalarımız hep der ya, ”Birlikten kuvvet (güç) doğar" diye, bizler güçlü olmak mı istiyoruz, yaptırım sahibi olmak mı istiyoruz.
ÇOK YAMAN BİR ÇELİŞKİ DEĞİL Mİ?
Unutulmamalıdır ki, şahsiyetlerini ve kimliklerini para üzerinden kurgulayanların, paraları bitince her şeyleri biter.
Lakin ahlaki (etik) ve genel-geçer yasalar üzerinden şahsiyetlerini ve kimliklerini kurgulayanların yalnız kalmaları ve güçlerini kaybetmeleri çok zayıf bir ihtimaldir.
Buradan yola çıkarak denmeli ki, hepimiz biriz ve bir olunca güçlüyüz.
Adalet’in temele alındığı, Adaleti sağlayan Devlet mekanizmasının olduğu, her ikisinin de doğru kodlara sahip bir Akıl’dan beslendiği, sistemi zenginleştiren HAKKINA KANAAT ŞİARInın yapısal devamlılığı ebediyen kalıcı olacaktır.
Bu kurama Türk Akıl ve Düşünce Sistematiği denir.
Maalesef bugün yaşadığımız kimlik bunalımı, güvene dayalı ilişkilere sahip kodlarımız olmasına rağmen, çıkarcı ilişkiler üzerinden yalnızlaştıran yaşama tarzını içselleştirme çalışmamızdan kaynaklanmaktadır.
Kendi kodlarımız, temel alınarak yaşama ve ilişkiler sistemini inşa ettiğimiz zaman, hem kimlik bunalımı yaşamamış oluruz, hem de özümüze dönerek, suyun yatağını bulması misali hayatımızı balansa sokarız.
.
Ali Karani, dikGAZETE.com