Anılarım sıralı değil karışıktır.
Bu, tiyatroda da başvurulan bir yöntemdir.
Kronolojik anlatım rehavete sürükler, duyguları mıncıklar.
3 yıl İzmit’te Lise okudum Adapazarı da komşudur.
Hatta Kadıköy iskeleden kalkan yanlışlıkla Adapazarı otobüsüne binince, dedemin evine dönmek için gece karanlığında epeyi uğraşmıştım.
Navigatör mü?
60'lardan söz ediyoruz yiğenim.
OYun öncesi, Kültür müdürüyle söyleşiyoruz.
- Ya hu bizim "Ş. bey"le niye anlaşamadınız G S M’de? Baştan söyleyeyim benim akrabamdır. Buraya geldiğinde bende kalır.
Ben kendi açımdan anlattım konuyu..
"Allah Allah" dedi bay F. “Bana öyle anlatmadı bizimki."
- Kardeşim, GSM’yi çiftliğe çevirdi; büyük yolsuzluklar yaptı, her yere kendi akrabalarını yerleştirdi, biz onu zaten atacaktık ancak şerefli bir iş yaptı istifa etti.
Gülümsedim; bir rahatladım, bir rahatladım, muhatabıma yöneldim:
- Siz sanatla uğraşıyorsunuz değil mi?
- EVet; şiir yazarım.
- Peki sanatta torpil olur mu?
- Hayır sanatta ve sporda torpil olmaz!
- E ben başka birşey demeyeyim...
Sonraki bir gidişimizde de bir sohbet için yarım yüzyıllık sanat yaşamımda ilk kez çok tuhaf bir olay geldi başıma.
Konferans öncesi bizi yemeğe götüren zat.
- Burada kötü bir söylenti var! Reis sizden bişey istemiş de yapmamışsınız.
- Allah Allah... Hiç hatırlamadım; üstünde de durmadım.
Ancak, ne kürsüye davet edildiğimde ne konuşmam bittiğinde bir tek alkış sesi duyuldu. Meraklısı değilim de çok acayipti.
Asıl bomba şimdi geliyor.
G S M, benden sonra 18,5 yıl daha sürdü.
"Fetoşistler"in elinde.
Portalleri var; kurucu benim, benim adım yok; vıkvıklanıyonum…
Bizim Yenilmez'le TarıkZafer’deki makamında laflıyoruz. Oranın müdürü; hatta bir ara, aynı zamanda Muammer Karaca’nın da müdürüydü.
Bİrazdan yeni Kültür Daire Başkanı C.Ö.'nün de geleceğini söyledi.
"Ben kalkayım; şimdi tatsızlık olmasın” dedim!.. GSM ona bağlı ya.
Tam kapıdan çıkarken pişti olduk.
"ULvi bey vaktiniz varsa bir çay içelim" dediler.
Oturduk..
Sıkı durun.
- ULvi bey! Siz şikayet etmede çok haklısınız ancak bilmediğiniz bişey var! G S M Yok!
- Nasıl yani!
- GSM diye bir kurum yoktu; “Ş.bey"le aranızda bir geçersiz kağıt imzalamışsınız.
- GSM, Kültür A.Ş. ile BİrlikSanat A.Ş. ortaklığı değil mi?
- Hayır öyle bir kurum yoktu; ben “Müdürlük" olarak baştan oluşturdum.
- Vay anam vay; ne güzeltramvay...
Tevekkeli değil, Bağcılar Belediyesi’ne "Tiyatro Okulu” kuracağız; Kenan bey "ihale örneği" arıyor arıyor bulamıyor.
FEtocular insana bir yapışırlar "Hicaz pulu" gibi çabala ki çıkarasın. 10 sene filan olmuş ayrılalı, tekrar GSM’ye çağırdılar.
Kültür A.Ş. Genel müdürü N.B. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmenlerinden hoş beş…
- Ulvi bey! Biz Üstün Abi’mizi de pek severiz (Bilirim küçük oğlunu okullarda bedava okuturlardı; ben ayrılır ayrılmaz Fatih Koleji’ne A K M’de oyun oynatmışlardı)
- O, "Yazarlık bölümü başkanı" olsun siz de "Tiyatro bölümü...” Hem sizin için de iade-i İtibar olur!..
- Benim itibarıma bişey olmadı ki ben kendim istifa ettim.
O sırada Mahsun Kırmızıgül’ün menaceri girdi içeri…
- Abi meyve hazırlattım; elimle dilimledim, afiyet olsun Abi... Ramazan geliyor, işler kesat! Bizim Mahzun’a bir turne ayarlasak?
Ticaretten hiç anlamam; çıktım.
Zaten tezgahmış; benim iş de olmadı.
.
-"Hayatta Oynamam" adlı çıkacak kitabımdan-
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @HayattaOynamam , @dikgazete