O geceden beri halkı tahrik etmek için çalışanların mesnetsiz gerekçelerini 4 madde ile çöpe atan ve sonra, "CHP buna rağmen çamura yatıyor, vatandaş iradesine karşı savaş açıyor. Ortalığı ayağa kaldırıp, tahrik peşinde koşuyor.” diyen Emin Pazarcı, "HDP yerine CHP, Demirtaş yerine Kılıçdaroğlu” diye başlık attığı yazısında, referandum sonrası aynen daha önce HDP’lilerin “Çukur siyaseti”ne benzer şekilde “tahrik siyaseti” güdenlerin ipliğini pazara çıkardı.
İşte, “Herkes aklını başına alsın” diye biten o yazı
:
Türkiye, kuralları belli bir halk oylamasına gitti. Sandıktan yüzde 50 artı bir adet “hayır” oyu çıksaydı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “zafer” ilan ederdi.
Kimsenin de sesi çıkmaz, çıkamazdı.
Tersi oldu, üstelik yüzde 50 artı 1,3 milyon seçmen “evet” dedi. CHP hemen çamura yattı.
Bir de bahane buldular.
Özü bıraktılar, ayrıntıya daldılar.
Neymiş, seçmene verilen bazı oy pusulalarına sandık kurulları mühür basmayı unutmuş. O yüzden seçime “şaibe” düşmüş, referandum iptal edilmeliymiş.
Komedi bu biliyor musunuz?
Aynı zamanda milli iradeye de saygısızlık. Üstelik, halkı tahrik etmek denir buna!
Çünkü;
1) O oy pusulaları dışarıdan getirilip sandığı konulmadı.
2) Oy pusulalarında mühür olmamasının sorumlusu, vatandaşlık görevini yapan seçmen değil, sandık kurulu görevlileri. Onların arasında CHP’nin müşahidi de bulunuyor.
3) Henüz sonuçların ortaya çıkmadığı ve oyların kullanıldığı sırada, CHP’nin hukukçuları tarafından kendi sandık görevlilerine konunun çok önemli olmadığına dair gönderilen mesajlar var.
4) Daha önceki seçimlerde de benzer sorunlar yaşanmış. YSK yine aynı kararı almış. O dönemde CHP’nin sesi çıkmamış.
CHP buna rağmen çamura yatıyor, vatandaş iradesine karşı savaş açıyor.
Ortalığı ayağa kaldırıp, tahrik peşinde koşuyor.
HER SANDIK İÇİN İTİRAZ HAKKI VAR!..
Üstüne üstlük, o pusulaların kaç tane olduğu, ne kadarında “evet”, kaçında “hayır” tercihi yapıldığı belirsiz. Ayrıca, ortaya ne çıkarsa çıksın 1 milyon 3 yüz binlik farkın kapanması da imkânsız.
CHP’nin ya da bir başka yapının elbette YSK’ya her sandık için itiraz etme hakkı var.
Gerekçeleri ciddi görülürse, oylar yeniden incelenir, sayılır ve varsa bir sıkıntı düzeltilir.
Ancak öyle yapmıyorlar.
Sonucun değişmeyeceğini ve hukuken hiçbir sonuç alınmayacağını bile bile, halk oylamasına toptan itiraz ediyorlar.
İşte o yüzden buna hak aramak değil, “çamura yatmak” adını veriyorum!
* * *
Tamam, “kaybetme psikolojisi” diyelim, içinde bulundukları ruhsal durum sebebiyle bir an için çamura yatmalarını anlayışla karşılayalım.
Sadece bu kadar değil ki!..
İşin içinde bir de halk tahrikçiliği var.
Kılıçdaroğlu, “Seçim meşruiyetine gölge düştü”diyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger de “Anayasa ve yasalardan doğan direnme hakkını herkes kullanacaktır” türünden laflar ediyor.
Dikkat edin, “itiraz hakkından” değil, “direnmekten” bahsediyor!
Anayasa ve yasalara taban tabana zıt ifadeler kullanıyor.
Diğer partililer de devreye girip, benzer sözleri peş peşe sıralıyor…
Adeta, kanunsuz gösteriler için sokaklara dökülen gruplara, “durmayın, devam edin” mesajı verilmeye çalışılıyor. Gezi benzeri yeni eylemlerin fitili ateşlenmek isteniyor.
KILIÇDAROĞLU VE CHP’LİLERİN AÇIKLAMALARI RUBİN GİBİ TİPLERİN EKMEĞİNE YAĞ...
Üstelik, bütün bu açıklamalar, Amerikan Ensterprise İntatue Yazarı Michael Rubin gibi bazı tiplerin Anadolu’ya ateşler saçmaya çalıştığı bir ortamda yapılıyor.
Rubin, yazısında “Hayır oyu verenler yeni yönetim şeklini kabul etmeyecekler. Şiddet hızla tırmanacak. Türkiye bölünecek ve kan gölüne dönüşecek” diyor.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere pek çok CHP’linin yaptığı açıklamalar, Rubin gibi tiplerin ekmeğine yağ sürmek değil mi?
Bu açıklamaları kabul etmek ve anlayışla karşılamak mümkün değil.
O yüzden, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, tahrik dolu açıklamalar yapan bütün CHP’liler, kendilerine çeki-düzen vermek ve ağızlarından çıkana dikkat etmek zorundalar!
* * *
Eskiden bu tür açıklamaları HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yapardı. HDP’liler de halkı sokağa dökmek için çırpınır dururlardı.
Nitekim, onlar yüzünden çok canlar yandı bu ülkede.
Şimdi, sanki onların boşalttığı alanı başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP’liler doldurmaya çalışıyor.
Son derece sorumsuz açıklamalar yapılıyor, oldukça tehlikeli bir oyun oynanıyor.
KILIÇDAROĞLU’NUN 15 TEMMUZ’DAKİ GARİP CEVABI...
Biliyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz gecesi CHP’lilere “sokağa çıkın” çağrısı yapması istendiğinde, “Can güvenliklerini kim sağlayacak?” türünden garip bir cevap vermişti!
Peki bu tahrikler devam eder ve yapılan sorumsuz açıklamalar geniş kitleleri ateşlerse, ortaya çıkabilecek ateşi kim söndürecek?
Yaşanabilecek acıların faturasını kim ödeyecek?
Hazır mı Kılıçdaroğlu buna?
İşte o yüzden…
Başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere herkes için “aklını başına alsın” derim!
Emin Pazarcı, Akşam -19 Nisan 2017, Çarşamba-
:
Yazıda, -rahat okutma amaçlı- bazı siyahlaştırma, paragraf açma ve ara başlıklar bize aittir.
dikGAZETE.com