İki yanlış bir doğru etmeyeceği gibi, hukukta da suçu ispatlanmadıkça kimse mahkum edilemez.
Bugünlerde ‘futbolun suçluları aranıyor’ ibaresi zirve yaptı. Bu konuda kendini savunan son isim, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören oldu...
Herkes, ‘Demirören’in ne konuşacağını merak ediyordu! En büyük beklenti ise ‘istifa’ yönünde (idi). Bu beklenti ‘Sazlığı kurutmak değil, sivrisineği öldürmeye benziyor...’ sözünün sağlam temeline benziyordu...
TFF Başkanı Demirören’in sarfettiği sözleri satır-satır, çarşaf-çarşaf yayınlamaya gerek yok. Mesaj gayet açık ve net... Bugüne kadar konuşulan-yazılanlarla benzerlik taşıyor; ‘Trabzonspor mağdur edildi, umut vaad eden bir hakemimizi kaybettiğimiz için üzgünüz’...
Başkan ekliyor; “...Bu sene önceki senelerden farklı olarak bunlara bir de bahis iddiası ve kaos eklendi. Bütün bunlar Türk futbolunun 90’lı yıllardan beri beraberinde taşıdığı güvensizliğin sonucu... Düzen değişmedikçe yarın başka bir kulübün, başka bir camianın canı yanacak...”
Demirören’e göre Hakem Kurulu’nu Genel Kurul üyeleri seçecek, kurullar Federasyon tarafından seçilmeyecek. Özgün ve adil bir çözümün kurgulanması için ise ortak akıl harekete geçirilerek bir çalıştay yapılacak...
Bu sarfedilen görüşlere bakılırsa, yapılacak çok işin olduğu her halden belli. Daha da önemlisi, ne yazık ki çok şey yapalım derken, hiçbir şey yapmamak-yapamamak.
Çalıştay dedik de, 15-20 yıl önce yapılan ve toplan-dağıl, çay-kahve muhabbetinden başka ‘arpa boyu’ yol alınmayan ‘Spor Şûraları’ aklımıza geldi. Kısacası, sonuç alınamayacağı her halinden belli...
Söz konusu değişim ise, o değişimin ‘ertelenmesi’ni hiçbir şey değiştirmez. Toplansanız da, dağılsanız da, aynı anlayış-kişiler görevlerine anlam-mana vermediği takdirde, neye yarar! Eğer problemin çözümü noktasında bir adım atılacak ise, karar alınıp hemen uygulamaya geçilmesi gerekiyor...
İşte, sizin aldığınız Passolig kararı...
90’lı yıllardan benzer olaylar yaşanıyorsa... Yaşanmaması yoluna ‘sapmak’ çok zor değil. Yine tekrarlıyorum, alın kararları, koyun uygulamaya. Tabii bunları söylerken, Trabzonsporlu oyuncuların alacağı ‘cezayı’ da merak etmiyor değilim.
Öyle ya; madem ‘hakem’ yanlış kararlar verdi ve ortam gerildi ise futbolcuların ‘istem’ dışı harekete dayandırıldığında suçları ne? ‘Umut’un penaltı pozisyonundaki hareketi ve Mustafa Denizli’nin haklı eleştiri alan ‘yumruğu’nu, oynanan ‘oyunun’ neresine koymak gerekecek!..
Çok değil iki-üç gün önce Arsenal-Barcelona Şampiyonlar Ligi maçını izlemişsinizdir. Karşılaşmanın ‘kalitesi’, futbolun diğer unsurları olan teknik adam, futbolcu, seyirci vs.. Herkes, güzel bir futbol izleme gayreti içinde olurken, Cüneyt Çakır’a sadece maçı ‘idare’ etmek değil, yönetmek düştü...
Söz dönüp dolaşıp nereye geliyor; ‘Suçlu ayağı kalk!’ Bunu yapmak yerine herkes konuşma yolunu seçiyor. Kimin ne konuştuğuna baktığınızda, herkesin bu suçta pay sahibi olduğu konusunda ‘ufak da’ olsa ipucu çıkarmak mümkün.