Geçtiğimiz Aralık ayında TOKİ tarafından “Yüz bin konut” kampanyası yapılmıştı. Müracaat edenlerin sayısı iki misli falan değil, beş-altı katı aşmıştı.
İnsanlar, “bu bir fırsattır” deyip talebin çok çok üzerinde müracaatta bulunmuşlardı.
Bir firma, cep telefonlarında kampanya yaptığında, sabah erken saatlerde o mağazanın önünde bekleyerek ilk sıralarda yer almaya çabalarız. Hatta elimizde telefon olmasına rağmen; bu çileyi göze alabiliyoruz. Onun için de insanların arasında itişe-kakışa o telefona kavuşmak için çaba harcayabiliyoruz...
Ömür tükeniyor, bugün-yarın derken; yıllar su gibi akıp gidiyor dostlar!..
Takvime bakıyoruz “ayın daha başı” diyoruz, koşuşturmalar derken, ayın sonuna geldiğimizi görüyoruz; aylar peş peşe birbirini öyle hızlı kovalıyor ki (!) senenin sonuna geliyoruz.
Yahu diyoruz, “bu yıl da geçti-gitti…"
“Bu vakitleri nasıl geçirdik acaba?” diye hiç değerlendirme yapmıyoruz.
Cenab-ı Allah yarattığı bizlerden beklediği şey; “iyi bir kul olmak”, hata da yapsak, yanlış da yapsak O'na el açıp; “affet Yâ Râb” dememizi istiyor... Özrümüzü dileyip kendisine dönmemizi bekliyor...
Nasıl ki; koyunlarını kırlarda otlatan çoban, sürüsüyle gelip-geçerken başkalarının, yabancıların bahçesine girmesine mani olmak için, taşlar atarak ve elindeki sopasıyla onları engellemeye çalışır.
Aynen öyle de; bu günlerde bütün dünyayı kaplayan koronavirüsü de, bizlere Cenab-ı Allah'ın bir ikazı gibi görmemiz lâzım.
Her gün yaşadığımız olaylarda ya da şahit olduğumuz pek çok durumlarda da bu ikazlar oluyor; lâkin bizler onların farkına varamıyoruz.
Bu virüs ise, bütün dünyayı titretiyor adeta!..
İnsanlar ister istemez korku ve paniğe kapılıyor. Güya çook gelişmiş ülkeler bile yetersiz ve çaresiz kalıyor...
Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, “Ey insanlar!” diye bizlerle muhatap olan Yüce Yaratıcımız, kullarına zaman zaman fırsatlar, imkânlar sunuyor. Belirli vakitlerde yapılan dûa ve ibadetlere misli-misli sevaplar verileceğini vâd ediyor.
İşte içerisinde bulunduğumuz Şaban ayında da böyle fırsatlar var. Şaban-ı Şerif’in 15. gecesi, Berat Kandili (7-8 Nisan, Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece).
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV), bu gece hakkında şöyle buyurur:
“Şaban'ın 15. gecesi geldiğinde, geceyi kaim, (ayakta) gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semâsına iner ve şöyle seslenir: ‘İstiğfar (tevbe) eden yok mu? Af ve mağfiret edeyim. Rızık isteyen yok mu? Hemen rızıklandırayım. Belâya uğrayan yok mu? Hemen selâmet ve âfiyete kavuşturayım.’ Hâkeza, fecrin doğmasına kadar bu minval üzere devam eder.”
Dostlar!..
Önümüze konulan büyük bir fırsat var, onu değerlendirelim.
Yüreklerimizi birleştirelim, ellerimizi duaya açalım ve isteyelim…
Umulur ki Allah'ın sevdiği kulların yüzü suyu ve dualar hürmetine virüs müsîbetinden de kurtulabiliriz. Hz. Peygamberimiz (SAV) müjdeliyor...
Yeter ki bizler, hakkıyla istemesini bilelim…
.
Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com