FERİK ELMA VE KÜÇÜK FİRİKYA
Bu makalenin amacı, 1960’lı yıllara kadar Eğirdir’de yetiştirilen “Ferik (Fyrikia) Elma” ile Küçük Firikya adı arasında bir bağlantı olup, olmadığı konusunda birkaç kelâm etmek ve tarihçinin dikkatini bu konuya çekmektir.
3 Haziran 2006 Cumartesi günü Eğirdir BB Ömer Şengöl, Dr. Erdoğan Oruç, Müh. Kâzım Özgür, Öğretmen Yar Ali Kafkas, Âdem Soyak, Ortodoks Hacı İlyas ve Karampulos, beraber olduğumuz bir sırada “Çıfıt” kelimesi sohbete düştü.
Türk arkadaşların hiçbiri de Çıfıt’ın ne olduğunu bilemedi. Hacı İlyas, nasıl bilmezsiniz, affedersiniz “boku sıkı” demektir deyivermişti.
Benim köyümde fitne, fesat adamlar için Çıfıt denilirdi.
Şuhut ilçemizin adı halk arasında Çıfıt, İbn Bîbî’nin (öl-1272) kitabında ise Cuhud olarak yazılmıştı ve Yahudi demekti. Yahudi, 1- fitne, fesat ve 2- cimri gibi iki özelliği ile tanınır. Hacı İlyas, cimri özelliğini söylemişti. Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası adlı eserinde Remsi (Ramsay), Sinnada’yı Çıfıt kasabası yanına koyduğu halde, hatalı olarak Santabaris’i Eskişehir-Bardakçı’ya, Hısnu’l-Yahud’ı da onun öncesine yerleştirmiş ve işin içinden çıkamamıştır (Remsi, 1960: 150, 499).
BB Ömer Beye, Hacı İlyas tekrar geldiğinde bana haber vermesini rica etmiştim. Onun için 23. 08. 2015 Pazar günü Eğirdir’e gittim. Ataları Eğirdirli olan 1937 doğumlu Hacı İlyas bu defa yeğenleri Kostas ve Kiryako ile gelmişti ve Altıngöl otelde kalıyorlardı.
Kendi ifadelerine göre Eğirdir’e gezmek için değil, analarının vasiyetini yerine getirmek için gelmişlerdi. Birinin annesi, oğlum Türkiye’ye gittiğinde, benim memleketlim olan Süleyman Demirel’in elini öp; Kiryako’nun annesi ise Karabağlar’daki çeşmeden bir su iç demişti. İlyas Beyin on yıldır üzerinde çalıştığı kitabı henüz bitmemişti. Konuşmasından anladığım kadarıyla diğer tarihçiler gibi o da Eğirdir Gölü’ndeki coğrafi değişimi ve Apameya’nın Eğirdir Gölü içinde ve esas Laodikya’nın Eğirdir olduğunu bilmiyordu.
Apameya olarak Dinar, Laodikya olarak da Denizli diyordu. Buna rağmen tarihçilerimizin büyük bir çoğunluğunun Beyşehir Gölü zannettiği Pusgusa’nın Eğirdir Gölü olduğunu söyledi ve Pazgusi olarak yazdı. Pazgusi bir çiftçinin lâkabı imiş. “Kitabıma kendimden bir şey katmadım, hep atalarımdan duyduklarımı yazdım” diyen Hacı İlyas, 2006’da ilk gördüğüme göre biraz daha yaşlanmış ve Türkçesi de zayıflamıştı.
Sohbet döndü dolaştı “ferik elmaya” geldi.
Eğirdir’de yetişen küçük orta boy bir elma. Eğirdir B. Başkanı Ömer Bey, ferik elmanın, yirmisinin bir kilo gelebileceğini ve yok olmaması için tekrar ürettireceğini söyledi.
Ataları 1923 Lozan Antlaşması, Mübadele maddesine göre Eğridir’den göçen Hacı İlyas, Kostas ile Kiryako, bu elmanın adını Fyrikia (Firikya) olarak yazdılar.
O gün için, “demek ki ferik elma, Küçük Firikya’da yetişen, oraya has bir elma çeşidi idi ve belki de Küçük Firikya’nın küçüklüğü ile elmanın küçük oluşu bir tesadüf değildi” diye yorumlamıştım.
Av. Hacı İlyas, Frygia yazılması gereken bir kelimeyi biz Türkler gibi Fyrikia mı yazmıştı?
Ne de olsa O, bir Peçenek idi, ama Peçenek olduğunu bilmiyordu. Firikya elma, Barla Firigoslar mevkii, Eğirdir’deki Firikler sülalesi ve Firikos / Frigos Boğazı (Kemer Boğazı) gibi isimler çok ilginçti.
1865 Eğirdir doğumlu Süleyman Şükrü, 1907’de yayınladığı eserinde Eğirdir’de “taneleri ufak ve fakat renk ve rayihası lâtif kış elmasını” haber verir; Strabon’un “Africya akvâmı (kavimleri) kâmilen Avrupa’dan gelmişlerdir” demesini vukufsuzca bir iddia” olarak görür (S. Şükrü, 2013: 52, 53).
Ferik (Fyrikia) elma, Süleyman Şükrü’nün “taneleri ufak ve fakat renk ve rayihası lâtif kış elması” dediği elmaydı.
Eğirdir Meyvecilik Araştırma Ens. Md. Şerif Özongun, ferik elmanın soğuk hava deposunda saklanmadığı takdirde, kış için pek dayanıklı olmadığını söylese de, Eğirdir halkının geçmişte ferik elmayı kışın yemek için sakladığı anlaşılmaktadır. Şerif Bey, bir ferik elma ağacı resmi gönderecek ve okuyucuyla paylaşacaktım ki, sonunda elma resmini gönderdi.
-Ferik Elma... Şerif Özongun'un Eğirdir'den gönderdiği Ferik Elma resmi
İnternette şöyle bir bilgi buldum: Ferik Elma: Eylül ayının üçüncü ve dördüncü haftaları hasat edilir. Ağaçları güçlü ve hızlı gelişir. Meyvesi küçük ve orta irilikte, beyaz ve sarımsı pembe renkli, sulu, sert ve oldukça gevrektir. Çok tatlı bir çeşittir, Anadolu'da fırında veya kor içinde pişmiş olarak ta tüketilir. Endemik ve yerel bir çeşittir.
Ataları Barla'lı olan 1950’li Minas Köfüncüoğlu’ndan Firikya adının, küçük elma olduğunu işittiğimde hayret etmiştim. Çünkü “Uluborlu’nun eski adı Mordiseum idi ve ayvalarıyla meşhurdu, adı onların Mordianası’ndan geliyordu” (Arundel, 2013: 30).
“Mordiaum, ayvalar memleketi demekti” (Demirdal, 1968: 37).
Bu isim Mordiaeum veya Margium da yazılır (Özsait, 1985: 116).
Amorion adı muhtemelen Morgium’dan türemiştir. “G” sesi, yutulan bir ses olup, Yunanlıların başına (A) harfi getirmesiyle de isim Amorion olmuştur.
Minas, Φρυγία (Frygia) ile φιρικια (firikia = küçük elma), sadece kulakta (ses) benziyor diyor.
Av. Hacı İlyas’ın fyrikia yazımı ile Minas’ın firikia yazımı arasında küçük bir fark var. Ben bunlara bakarak, fyrikia veya firikia adının bizde taze manasına gelen “ferik” ile aynı şey olduğunu düşündüm.
Eğirdir’deki “ferik elma”, mübadiller tarafından “firikia” veya “fyrikia” olarak Yunanistan’a götürülmüştü ve “ferik”in taze anlamı dışında küçük anlamı da vardı. Çünkü umumiyetle küçükler taze veya tersi, yani tazeler küçük olur.
Alttaki tarihî olaylar, Küçük Firikya’nın Eğirdir Gölü civarı olduğunu gösterir
1097: Birinci Haçlı seferinde, Haçlılar, Eskişehir galibiyetinden sonra Pisidya (Firikya) ilinde Lesser (Küçük Firikya) diye adlandırılan bir yerdeki Antioch’a (Yalvaç) geldiler (Topraklı, 2011: 1, Ayhan Can).
1148: Odon dö Döyl, yenilen Türklerin, Antioche (Antióchette: Küçük Antakya) kalesine sığındıklarını söyler (Topraklı, 2011: 79, 100).
Antakya, yani Yalvaç, Küçük Firikya bölgesinde bulunduğu için Küçük Antakya denilmiştir. Haçlılar, Denizli’den (Laodikya: Eğirdir) itibaren Konya’ya doğru yola çıkmışlardır (Yinanç, 2013: 270).
1158: İmparator Manuel, Aşağı Firikya’daki (Denizli civarı) Türkleri yendi ve büyük bir katliam yaptı (Kinnamos, 2001: 131, yıl 1158).
Işın Demirkent’in çevirisi maalesef hatalıdır. Eserin aslında “Mikra Firikya” yazılıdır ki, bu yer Denizli civarı değildir. Bu olay, “1155’de Manuel, İzorya ile Kilikya'ya büyük bir sefer yaptı. Yolda, “Küçük Firikya'ya vasıl olduktan sonra” (Laodikya ad Lycum, yani Eğirdir civarı) Konya Türklerini mağlup etti. Pamfilya'dan geçerek ağır yüklü bölüklerini Antalya'da (Side) bıraktıktan sonra, “o zaman Silifkelilerin idaresine memur olan” (Cinnami, 179) İzorya valisi Aleksius Kasianos'a vilayet ordularını hazır tutmasını emrederek hafif bölükleriyle sahil yolundan Silifke'ye indi” diye verilir (Remsi, 1960: 424-425).
Yıl konusunda bir açıklık olmayıp, 1155-1157 arası değişir.
1159: Türkler, imparatorun yapmış olduğu tahribatın öcünü almak sevdasına düştüler. Küçük Firikya kıtası içinde bulunan Filatas ve Laodise’yi yağma ettiler ve Manuel’i Asya’ya gelmek zorunda bıraktılar.
Kış bastırmış, her taraf kar içindeydi.
Geçilmez yollardan pek çok zorlukla geçip Isparta’ya (Sarapata) vardılar. Rumlar, Türkleri püskürttüler ve İstanbul’a döndüler (Deguignes, 1976: 1120-1121).
Burada geçen Filatas (Filâdelfiya) Yalvaç, Laodise (Laodikya) Eğridir’dir.
Olay şöyle olur: İmparator Manuel 1155’de (?) Çukurova’ya giderken, Küçük Firikya’ya (Gelendost civarı) uğramış, oradaki Türkleri katletmiş ve Beyşehir, İbradı, Antalya (Side: Eski Antalya) yoluyla Silifke’ye gitmiştir (Kinnamos, 2001: 131).
Üstte 1155 verilen yıl, 1156/1157 olabilir.
Demirkent, Kinnamos’un Μικρά Φρυγία (Minorem Phrygia) yazdığı bir kelimeyi, Aşağı Firikya (Denizli civarı) yazmakla büyük hata etmiştir (Kinnamos, 2001: 131; Topraklı, 2013: 14-15; Cinnami, 1836: 179).
Deguignes’in, Küçük Firikya’yı doğru kaydettiği görülüyor.
Manuel, Antakya dönüşünde Karaman ve Kütahya arasında; Türk topraklarından geçti. Karaman’dan Kütahya’ya; Yunuslar-Doğanhisar-Çay veya Beyşehir-Yalvaç Yoğurtçubeli-Şuhut-Afyonkarahisar gibi iki yol vardır.
İbn Hordazbin (820-912)’e göre; Yoğurtçubeli’nden sonraki topraklar (Sultan dağlarının kuzeyi) Kütahya’ya dâhildir (Topraklı, 2013: 153, Karyat-ı Kutayya).
Manuel, 2 Nisan 1159’de Hatay’dan yola çıkmıştır (Honiyates, 1995: 75). Manuel, Yoğurtçubeli’nden geçen yolu kullanmış ve Küçük Firikya’da işlediği vahşet sebebiyle Yalvaç-Kundalı ile Yoğurtçubeli arasında Türkmenlerin saldırısına uğramıştır.
Manuel, İstanbul’da biraz kaldıktan sonra 1159 güz aylarında Yalvaç ve Eğirdir’e gelmiş ve dönüş yollarının Türkler tarafından tutulduğunu görünce, karlı bir havada, Eğridir üzerinden Isparta’ya sığınmıştır.
Oradan da İstanbul’a dönmüştür.
Isparta’daki Minasın adlı yer ünlüdür. Bu olay dolayısıyla Küçük Firikya’daki Türkmenlerin başında Süleyman adında bir Uc Beyi olduğunu öğreniyoruz (Kinnamos, 2001: 143).
1178: Manuel, önce Panasion yanında çadırlayan Türkleri yerlerinden kovdu, sonra Lakerion’dakilere saldırdı (Honiyates, 1995: 135).
Manuel, Panasyum ve Laseryum’da oturan Türkleri yendi (Deguignes, 1976: 1127-1128). Bu kelimeler, eserin aslında Πανασίω (Panasium), Λαχερίω (Lacerium) geçer (Honiyates, 1835: 254). Laseryum, Lakerion, Λαχερίω, Lacerium, 1097 Haçlı savaşında Lesser (Küçük) geçen Gelendost ve Yalvaç civarı, Panasion ise Senirkent ovasıdır.
Her ikisi de bölünmüş ve Küçük Firikya denilen yerdir. Buraya Yukarı Firikya da denilir.
Seyahatü’l-Kübra adlı eserin yazarı Süleyman Şükrü (yıl 1907), Eğirdir ve çevresinin Afriçya (Firikya) ve Fricyatü’s-Sagîr’de (Küçük Firikya) bulunduğunu ve Küçük Mısır denildiğini yazar (S. Şükrü, 2013: 13, 33, 25).
Sonuç:
Antakya (Antiocheia), Lâdik (Laodikya, Laodiceia), Apameya (Apameia, İzmir), Apameya (Apameia Kibotos), Bergama (Pergamon), Edremit (Adramytium, Damatriu), Edirne (Hadrianopolis) gibi bazı şehirler, Anadolu’da bir adet değildir.
Küçük Firikya, Firikya Hellespont ve Firikya Epiktetos konusunda olduğu gibi umumiyetle arkeologlar, tarihi metinleri okumadan, tarihi yolları bilmeden hüküm vermekte ve yanlış kazılar yapmaktadırlar.
Bunların en ilginç örneği Emirdağ-Amorion ve Dinar-Apameya kazılarıdır.
Kazı izinleri, Kültür Bakanlığı bünyesinde bulunan arkeologlar tarafından verildiği için maalesef bu yanlışlıkların önüne geçilememektedir.
Yukarıda verilen tarihî metinler, Küçük Firikya’nın kesin olarak Kemer Boğazı ve Eğirdir Gölü civarı olduğunu gösterir.
Küçük Antakya ve Küçük Atina (Yalvaç), Küçük İznik (Uluğbey) ve Barla önünde yapılan Küçük Arslan (Lebounion) savaşı isimleri de bu iddiamızı desteklemektedir.
Ferik kelimesinin taze veya küçük anlamına gelmekte olduğu ve mübadil Ortodoks Türklerce “Fyrikia ve Firikia”, yani Firikya olarak yazıldığı anlaşılmaktadır.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynak ve Tetkik Eserler
Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çev. Umar Bilge, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Arundel, F. V. J. (Eylül 2013): Anadolu’da Keşifler, Çev. Topbaş Atabay, Sistem Ofset-Ankara.
Cinnami/Kinnamos, Ioannis (1836): Epitome Rerum Ab Ioanne et Alexio Comnanis, Gestarum, Bonnae.
Deguignes, Josef (1976): Büyük Türk Tarihi, Cilt 4, Çev. Alpay, S.-Komisyon, Türk Kültür Yay.-İstanbul.
Demirdal, Said (1968): Bütünüyle Uluborlu ‘Monografi’ –İstanbul.
Choniatae/Honiyates, Nicetae (1835): Historia, Yay. Haz. Immanuelis Bekkeri, Impensis ed. Weberi-Bonnae.
Khoniates/Honiyates, Niketas (1995): Historia, Çev.: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Kinnamos, Ioannes (2001): Ioannes Kinnamos’un Historia’sı, Çev.: Işın Demirkent, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Özsait, Mehmet (1985): Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi, İÜEF Yay.-Ed. Fak. Basımevi- İstanbul.
Ramsay/Remsi, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev.: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Süleyman Şükrü (2013): Seyahatü’l-Kübra, Yay. Haz. Hasan Mert, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Topraklı, Ramazan (2011): Yalvaç Meydan Muharebesi ve Kaşıkçıbeli Zaferi, Semih Ofset-Ankara.
Topraklı, Ramazan (2013): H. 541/1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Of.-Ankara.
Yinanç, M. Halil (2013): Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri, Cilt 1, Türk Tarih Kurumu-Ankara.