Her maddenin hareket haline geçebilmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. Lakin hareket olmadan da enerji üretilemiyor maalesef.
Küçücük bir kıvılcım devasa yangınlara dönüşebiliyorsa, minik bir hareket de devasa enerji üretebilen bir mekanizmanın başlangıcını sağlayabilir. Tıpkı küçük bir domino taşının, biraz büyüğü olan domino taşını devirmesi ve büyütülerek devam eden etkileri gibi.
Sonunda minicik bir domino taşı ile başlatılan etkinin onlarca domino taşı, sonunda devasa bir domino taşını devirebilmesi gibi.
Her kütlenin büyüklüğü oranında etki ve çekim kuvvetine sahip olduğunu da belirtmek gerekir. Nedir o zaman fiziki hareketin başlangıcını sağlayan bu enerjinin kaynağı olan şey?
Öyle ya, devasa olarak nitelendirilen evrenin sürekli olarak hareket etmesi nasıl bir hareket ile başlatıldı?
Mikro bir canlının hareketi ile başlayan ve çoğalarak devam etmesi ile birlikte yeterli yeküne kavuşan kütle halindeki birlikteliğin, daha büyük bir kütleyi hareket ettirmesi ve etki tepki ile kartopu halini alan bir döngü müdür sürekli hareketi sağlayan şey?
UZAY, RUH, GERÇEKLİK, ZİHİN, ZAMAN, HIZ, BİLGİ, SES VE GÜÇ NEDİR?
Hayatın içinde canlılar, yaşamanın doğal akışını bir şekilde dengeye oturtmuştur.
İnsanoğlu hariç.
Çünkü insanoğlu, hâlâ dengesini aramakla meşguldür.
Evrenin büyüklüğü karşısında ve bilinmezlikler dehlizinde insan aklı apışıp kalabiliyor.
Aslında ‘’her büyük mesafenin kat edilmesi ilk adım ile başlar’’ cümlesi bilinmeyenlerin açıklanması konusunda bizlere anahtar olmalı.
Allah’ın (cc) yaratıcı gücünün sırrını anlayabilmek için bilinmezlerin bilinmesi gerekmektedir.
‘’OKU’’ yani ‘’ANLA’’ yani "İDRAK ET" kelimesinin peşinden koşmak bunu gerektirir.
Fiziki anlamda BÜYÜKLÜK (irilik) göreceli bir kavramdır. Hangi mesafeden ve hangi açıdan bakıldığı da yanılsamaları beraberinde getirebilir.
Bu manayı çözebilmek için şekilcilikten sıyrılıp, derin bakabilmeyi başarmak elzemdir. Hatta birden fazla boyutta görebilmek de şarttır.
Aklını ehlileştirerek, yeteneklerini (Melekelerini) geliştirip kullanabilenler, bu yolda mesafe kat edebilmeyi başarabilirler.
İnsanoğlu ATOM’un keşfinden bu yana, minicik olan atomun ne kadar da büyük etkisi olduğunu gördü ve "En küçük varlık 'ATOM’dur" dedi.
Ardından atom çekirdeklerinin arasındaki boşluğu dolduran başka maddelerin de olduğunu keşfetti.
Yani insanoğlu kabiliyetlerinin sınırlarını geliştirdikçe gerçekliğe adım adım yaklaşmaktadır.
Bugün yedi milyarda bir olan bireyin ömrü kâfi gelmeyebilir, lakin insanlık topyekün kendi gelişimi içerisinde bu sırların da cevaplarını bularak Allah’ı (cc) idrak etmeyi başarabilecektir.
Kinetik enerjiyi biliriz, bu enerji sürtünme ile meydana gelmektedir.
"Enerji mi titreşimi gerçekleştiriyor? Yoksa titreşim mi enerjiyi meydana getiriyor" sormak lazım.
Aslında hareketleri FİZİKİ ve BİYOLOJİK olarak ikiye ayırıp, birisi diğerini etkiliyor ve tetikliyor dersek doğru soru ile doğru yolu buluruz.
Tüm evren, iletişim ve etkileşim içindedir. Hareketin başlangıç sırrını bu yöntem ile anlarız.
Yani TİTREŞİM (frekans) biyolojik hareketin tetikleyicisi ve fiziki hareketin de döngüsünü gerçekleştirmiş oluyor.
Küçük olanın harekete geçebilmesi için düşük enerji yeterli olur.
Bu enerjinin kaynağı ise devasa boyutlara sahip kütlelerin çekim ve etki alanlarının gücü, küçük olanın başlangıç yapabilmesi için ihtiyaç duyacağı enerjiyi sağlar.
Bundan dolayı, sürekli iletişim ve etkileşim döngüsünde, artan kapasite ile birlikte büyük hareket başlamış ve dahi başlatılmış olur.
Titreşim (frekans) görünmez bağları kurarak, tüm olanda birleşime götürür. Hayatın rotası budur.
Neden sosyal varlıklarız?
Çünkü hep bütünde buluşmaya ve olmayana (eksiklerimize) ulaşma özlemi vardır.
İşte, en temel kural olan eksiğin tamamlanması isteğini tetikleyen ise titreşimdir. Kâinatı tamamı ile enerji kaplamış durumdadır.
Herkesi ve her şeyi kendisine bir mıknatıs gibi çeken (kural) şey de odur.
‘’OL’’ deyince ‘’Olduran’’ Sensin Allah’ım!
Siz ne dersiniz!
.
Ali Karani, dikGAZETE.com