YENİ BİR ÇAĞ AÇMANIN TEMELLERİNİ ATMANIN ZAMANI GELDİ VE BU TEMEL ANADOLU'NUN BİRİKTİRDİĞİ KADİM AKIL SAYESİNDE OLACAKTIR!..
İnsanoğlu & İnsanlık sürekli olarak bir arayış içerisinde olagelmiştir.
Bu arayışlar neticesinde ulaşabildiği yenilikler sayesinde kendisini geliştirme ve yenileme fırsatlarını da yakalayabilmiştir.
Önceki makalelerimizde vurgusu yapılan; Evrenin etki gücü ile bireyin etki gücü arasındaki bağlantıya yapılan atıflarda, her zaman, etki eden tarafın evrenin etki gücü olduğu ve etkilenen tarafın ise bireyin etki gücünün olduğu, kaçamayacağımız bir gerçeklik olarak algılanmalıdır.
İnsan tabiatının “YEKÜNDE CEM ETME”, birlikte hareket ederek yüksek etki gücüne sahip olmak gibi bir tutkuya sahip olduğu ise inkar edilemez bir durumdur.
Nice hükümdarlıklar ve imparatorluklar tarih sahnesinden gelip geçmiştir.
Bu iktidarların tamamının yok olma sebebini ise sistematik olarak evrenin etki gücüne olan senkronizasyonlarını kaybetmiş olmalarına bağlamak hiç de yanlış bir tesbit olmayacaktır.
EVRENİN İŞLEYİŞ KURALLARINA OLAN SENKRONİZASYON (UYUMLU ÇALIŞMAK) SAYESİNDE, BİREYİN VEYA SİSTEMLERİN ÖMRÜNÜN UZUN VEYA KISA OLMASI, VAR OLABİLMENİN EVRENSEL KURALI ANLAMINA GELMEKTEDİR.
Tıpkı tabiata bağımlı olan bir insanın topraktan kopması halinde sağlığını yitirmesi olayında karşılaşılan vakıa misali…
Bedensel var oluş…
Düşünsel var oluş…
Sağlıklı bir bedenin sahip olduğu yüksek enerji sayesinde taşıyıcı olarak kullanılan zemin, “Düşünsel var oluşun dayanağı” olarak görülmelidir…
Aslında her iki “Var Oluş” da, bir birlerini ilerleme yönünde tetikleyen ve karşılıklı olarak besleyen unsurlardır…
Beden olmadan düşüncenin olması, düşünce olmadan da bedenin sağlık bulması olanaksız bir durumdur…
Genetik aktarımlar sonucu, bir sonraki jenerasyona miras bırakılan içgüdüsel durumlar ise mikro organizmanın hayata tutunma reflekslerini kapsamaktadır…
Aslında tüm bu ardışık şekildeki tetiklenmelerin altında yatan sebep, düşünsel var oluşun, evren ile senkronizasyona ulaşmasını hedef almaktadır…
Konumuzun içeriği; İnsan, Tabiat, Evren üçgeninde seyrederken, daha ilahi boyut ile senkronize olma noktasına değinemedik…
Soruların soruları kovaladığı bir kısır döngü içerisine girmeden denmelidir ki;
“EN” noktasında olan bir varlık her şeyi kapsamaktadır…
Bu kapsayış, doğası gereği en yüksek etki gücüne sahip olandır…
Şayet “EN” olana senkronize olmanın, insana katacağı artılar göz önünde bulundurulursa, aşılması gereken safhalar sırasıyla;
Bireyin insanlaşması…
Bireyin insanlık ile senkronize olması…
İnsanlığın evren ile senkronize olması…
Ve “En” nihayetinde “Var edenin kuralları ile senkronize olma” noktasındaki mücadele, insanın önündeki aşması gereken sınavlardır diye algılanmalıdır…
Bir önceki makalemizde anlatmaya çalıştığımız “Ön yargılardan arındıkça ufkumuzun genişleyeceği” vurgusu, bizlerin sırası ile tüm aşamaları geçmemize ışık tutacak yol haritasını ortaya koymaktadır…
İnsanlık bunca kaos ve karmaşanın arasında, çıkış yolunu, “Ön Yargılarından arındıkça bulacaktır” denmeli ve…
Önyargılardan arınmanın ön koşulu olarak, “Senkronize olmak” gerçeğini kabul etmemiz gerekmektedir…
Saygılarımla…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com