ESKİ CUMHURBAŞKANI AHMET NECDET SEZER VE EMEKLİLER
Sadece bu fotoğraf karesini görmek için bile bir ömür boyu Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a destek vermeye değer.
31 Mart yerel seçimlerinde oyunu kullanan A. Necdet Sezer’e
Başörtülü bir hanımefendi, oy kullandığına dair imza attırıyor.
A. Necdet Sezer, cumhurbaşkanı olduğu dönemde “Kamusal Alan” diye bir kavram uydurmuş, Başörtülü çoluk-çocuklarımızın okul kapılarında tartaklanmasına, kolundan tutulup yerlerde sürüklenmesine sebep olmuştu.
Bilhassa üniversitelerde okuyan hanım kızlarımızın öyle acıklı hikayeleri var ki!.. Anlatmaya yürek dayanmaz.
Kimi okulu bırakıp inzivaya çekildi…
Kimi bunalıma girip hastalandı…
İmkân bulanlar kız haliyle, binbir zorlukla yurt dışına eğitimini tamamlamaya gitti.
Kimi acılarını içine akıtıp, Allah cc bir yol gösterinceye kadar evinde oturdu… Sabretti… Evlendi, çoluk çocuğa karıştı. Taa ki, o gün gelinceye kadar.
Bu arada;
A. Necdet Sezer ve destekçileri (CHP, o günkü Ecevit'in DSP'si ve aşırı laik-kemalist medya, odalar, Tabipler Birliği vs. vs. vs.)
2002 seçimlerini bekliyorlardı.
Eğer…
O seçimi CHP ve şürekâsı kazansaydı "Kamusal Alan" diye Başörtülü hanımefendileri Resmi dairelere almayacak (nitekim kamusal alan diye başörtülü Hatice Bircan’ı hastaneye almamış ölümüne sebep olmuşlardı)…
Hatta belediye otobüslerine bile bindirmeyeceklerdi. Buna hazırlık yapıyorlardı…
Ama!..
Mazlumların duası kabul oldu.
Seçimi AK Parti kazandı.
Ve
Bir müddet sonra da (o zaman bir şiir okuduğu için siyasi yasaklıydı) Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, partinin başına geçti.
ECEVİT'İN BIRAKTIĞI ÇÖKMÜŞ, İFLAS ETMİŞ BİR TÜRKİYE DEVRALDI...
Dert sadece Başörtüsü değildi ki...
Depremden çıkmış bir Türkiye devraldı.
İşe koyulup…
Düğümü ilmek ilmek çözmeye başladı.
Nihayet son ilmeği çözdüğünde Başörtülülerin bırakın üniversiteye girmesini, bugün vali, subay, kaymakam, polis ve aklınıza gelen tüm "Kamusal Alan"larda görev yapabilecek bir hale getirdi.
Hatta…
Tarihin ve eskiden yaşanan o acı hatıraların bir ironisi olarak
"Kamusal Alan" mucidi A. Necdet Sezer, oyunu kullandıktan sonra ona imzayı başörtülü bir hanımefendi kardeşimiz attırdı.
Şükürler olsun.
GELELİM BİZE...
Biz ise;
Tayyip Bey'in 20 yıldır canını dişine takarak bize kazandırdıklarını bir çırpıda unuttuk.
Gelip, emekli maaşına takılıp kaldık.
Emekli maaşı, tüm kutsal değerlerimizin önüne geçti.
Ne 15 Temmuz…
Ne Ayasofya…
Ne Başörtüsü…
Ne Taksim Camii…
Ne güçlü, onurlu bir ülkenin birinci sınıf vatandaşı olmak...
Hiçbiri fayda etmedi.
Bizim "Emeklilere haksızlık yapıldığını kabul ediyoruz. Ne olur oyuna gelmeyin!.. Bunu seçim sonrası konuşuruz!" şeklindeki feryatlarımızı duyuramadık…
Ve maalesef…
Allah'ın bir lütfu olan bu değerli liderimizi seçimden mağlup çıkardık!..
Demek ki;
Köprünün altından çok sular akmıştı.
Bu geçen yıllar zarfında bizim birinci önceliğimiz; kutsal değerlerimiz, bağımsızlığımız, bayrağımız, vatan bütünlüğümüz falan değilmiş.
“Eğer Tayyip biz emeklilere bi beş bincik verseydi!.. Bak onu yine nasıl birinci parti yapardık!" mottosu bazıları için birinci öncelik oldu.
HAKLARINI İNKÂR ETMEYELİM!..
Bu arada;
Tüm psikolojik ve medyatik baskıya rağmen emekli maaşını dert etmeyip (ki, onlar da az değildir) sandık başına giden ve Cumhurbaşkanımıza destek veren tüm emekli hanımefendi ve beyefendilere saygı ve sevgilerimi sunarım.
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
sahteci 7 ay önce
moz 7 ay önce
Selim Ergüvan 7 ay önce
muhalif 7 ay önce