Şanlıurfa-Ceylanpınar..
2 polisimiz şehit oldu..
Önceki gün Adıyaman'da 1 Astsubayımız şehit oldu.. 2 günde 3 şehit.. Ve kabus yine başladı..
Bir başka ifadeyle; uzun bir süreden beri susan namlular yine kudurdu.. Peki çözüm süreci?.. Hangi süreç?.. Var mıydı ki?.. Ya da hiç oldu mu?.. Çözüm süreci denen mesele adeta bir satranç oyunu..
Evet, adeta bu aziz memleket satranç tahtasına döndü.. Satrancın özelliği gereği oyun 8×8'lik kare alan üzerinde değil de 770.000 km2 de oynanıyor sanki..
Terör örgütü PKK ve onların TBMM'ndeki sempatizanları olan HDP, hamle üstüne hamle yapıyor..
İktidar partisi, doğu ve güneydoğuda yaşayan insanlara devamlı zeytin dalı uzatsa da, depremle yerle bir olmuş Van'ı yeniden imar etse de, Hakkari'yi sıfır km havaalanıyla tanıştırsa da, diğer şehirlere yollar hastaneler, köprüler vs yapsa da, maalesef yaranamıyor..
İpin ucu koptu bir kere.. Yeniden nasıl bağlanır, bilemiyorum!..
Bölge insanları ama isteyerek ama korkutularak tercihlerini açık ara HDP'den yana kullandılar.. Eğer gerçekten bu bir satranç oyunuysa oyunun cibilliyeti gereği HDP'nin amacı karşı tarafın şahını mat etmek!.. Devamlı teyakkuz.. Böyle bir mücadele yöntemine sığınmış HDP ve ona inanmış..
Suruç'ta canlı bombanın kendisini patlatmasıyla ortaya çıkan katliamın müsebbipleri kimler?.. Hemen söyleyeyim; Sivas Katliamının failleri, Başbağlar cinayetlerinin katilleri, Uğur Mumcu'nun, Tarık Dursun'un, Çetin Emeç'in, Kemal Türkler'in, Bahriye Üçok'un, Susurluk kazasının planlayıcıları, yapımcıları kimlerse, işte onlar..
Bu memlekette maalesef ölen öldüğüyle kalıyor.. Son günlerin moda tabiriyle üst akıl denilen özel dizayn merkezi, kararları alıyor ve o ülkelerdeki işbirlikçilerini de yanına katarak istediği herzeyi karıştırıyor.. Ancak Türkiye insanının özel durumu son zamanlarda üst akılın planlarını iyi işletmiyor..
Ülkemizde de yıllar yılı iç taşeronlar vasıtasıyla istediği zaman darbe yapmış, istediği zaman ülkenin ekonomik ayarını bozmuş, istediği zaman kardeş kardeşi vurdurmayı becermiş olan üst akıl bu defa aziz milletimizin bu işlerin farkına varması sebebiyle teklemeye başladı..
Gezi olayları bunun en bariz misali oldu.. Millet iktidarına ve özellikle de Başbakanına sahip çıkmıştı o günlerde.. Eğer çıkmamış olsaydı o hükumet de öncekilerde olduğu gibi uçup gitmişti..
Neyse; 7 Haziran sonrası sandıktan çıkan tablonun ortaya koyduğu belirsizlik şu anda da kritikliğini koruyor.. Hali hazırda yapılan ve bir müddet daha denenecek olan koalisyon çalışmalarından bir neticenin çıkmayacağı aşikar.. O zaman erken seçim kaçınılmaz oluyor..
Bir kere daha milletin hakemliğine başvurulacak.. Kasım 15 veya Kasım 22.. Erken seçim için en uygun tarih..
AK Parti'nin elinde tek başına iktidar için bir şansı daha var.. Şu anki belirsizlikten hayli bunalan ve sıkılan ancak 7 Haziran'da AK Parti’ye oy vermeyerek kulak çeken insanlardan bahsediyorum.. Bunların bir kısmı liderlerin etrafına yamanan çapsızlara kızdı, bazıları ekonomik anlamda geriledi, bazıları aday listelerine giremedi, bazıları çoluk çocuğunu işe sokamadı, vs.. Tabii bu tablodan AK Parti'de nasibini aldı ve oyunu çok aşırı düşürmese de iktidarı kaybetti..
Bana göre şu anki %41 lik oran kemik oy.. Belirsizlikten bunalan gayrı memnunların getireceği 3-4 puan AK Parti'yi yeniden tek başına iktidara taşır..
Tabii AK Parti yöneticilerinin de uyumaması ve özellikle listelerde itibarlı ve defosuz kişilere yönelmesi gerekir..
Ayrıca Anadolu şehirlerinde tanınmış ve orada yaşayan kişilerle yola çıkılmalıdır..
Müsteşarı, daire başkanını, genel müdürü adeta paraşütle indirir gibi listelere koyup o şehrin ter dökmüş çile çekmiş siyaset emekçileri küstürülmemelidir..
Netice-i kelam; Türkiye'de şu anki puslu görüntüyü, kirli havayı, erken seçim dağıtır.. Bu ülkenin koalisyonlarla kaybedecek zamanı yok.. Koalisyon en son çare.. Doğru dürüst koalisyon kültürü de yok, zaten!..
Avrupa'da olabilir.. Avrupa'da olabilir diye bizde de olacak diye bir şey yok.. Herkesin meşrebi farklı.. Evet, Türkiye erken seçime hazır olmalı..
Ve inanıyorum ki milletimiz bu defa oldukça hassas tartacak.. Çoluk çocuğunun istikbalini örselemeyecek, ıskalamayacak.. Benim penceremden olay böyle görünüyor..
Sami Özey yazdı (Alttaki linklerden "Twitter", "Facebook"... Yazıyı Paylaş!..)
2 polisimiz şehit oldu..
Önceki gün Adıyaman'da 1 Astsubayımız şehit oldu.. 2 günde 3 şehit.. Ve kabus yine başladı..
Bir başka ifadeyle; uzun bir süreden beri susan namlular yine kudurdu.. Peki çözüm süreci?.. Hangi süreç?.. Var mıydı ki?.. Ya da hiç oldu mu?.. Çözüm süreci denen mesele adeta bir satranç oyunu..
Evet, adeta bu aziz memleket satranç tahtasına döndü.. Satrancın özelliği gereği oyun 8×8'lik kare alan üzerinde değil de 770.000 km2 de oynanıyor sanki..
Terör örgütü PKK ve onların TBMM'ndeki sempatizanları olan HDP, hamle üstüne hamle yapıyor..
İktidar partisi, doğu ve güneydoğuda yaşayan insanlara devamlı zeytin dalı uzatsa da, depremle yerle bir olmuş Van'ı yeniden imar etse de, Hakkari'yi sıfır km havaalanıyla tanıştırsa da, diğer şehirlere yollar hastaneler, köprüler vs yapsa da, maalesef yaranamıyor..
İpin ucu koptu bir kere.. Yeniden nasıl bağlanır, bilemiyorum!..
Bölge insanları ama isteyerek ama korkutularak tercihlerini açık ara HDP'den yana kullandılar.. Eğer gerçekten bu bir satranç oyunuysa oyunun cibilliyeti gereği HDP'nin amacı karşı tarafın şahını mat etmek!.. Devamlı teyakkuz.. Böyle bir mücadele yöntemine sığınmış HDP ve ona inanmış..
Suruç'ta canlı bombanın kendisini patlatmasıyla ortaya çıkan katliamın müsebbipleri kimler?.. Hemen söyleyeyim; Sivas Katliamının failleri, Başbağlar cinayetlerinin katilleri, Uğur Mumcu'nun, Tarık Dursun'un, Çetin Emeç'in, Kemal Türkler'in, Bahriye Üçok'un, Susurluk kazasının planlayıcıları, yapımcıları kimlerse, işte onlar..
Bu memlekette maalesef ölen öldüğüyle kalıyor.. Son günlerin moda tabiriyle üst akıl denilen özel dizayn merkezi, kararları alıyor ve o ülkelerdeki işbirlikçilerini de yanına katarak istediği herzeyi karıştırıyor.. Ancak Türkiye insanının özel durumu son zamanlarda üst akılın planlarını iyi işletmiyor..
Ülkemizde de yıllar yılı iç taşeronlar vasıtasıyla istediği zaman darbe yapmış, istediği zaman ülkenin ekonomik ayarını bozmuş, istediği zaman kardeş kardeşi vurdurmayı becermiş olan üst akıl bu defa aziz milletimizin bu işlerin farkına varması sebebiyle teklemeye başladı..
Gezi olayları bunun en bariz misali oldu.. Millet iktidarına ve özellikle de Başbakanına sahip çıkmıştı o günlerde.. Eğer çıkmamış olsaydı o hükumet de öncekilerde olduğu gibi uçup gitmişti..
Neyse; 7 Haziran sonrası sandıktan çıkan tablonun ortaya koyduğu belirsizlik şu anda da kritikliğini koruyor.. Hali hazırda yapılan ve bir müddet daha denenecek olan koalisyon çalışmalarından bir neticenin çıkmayacağı aşikar.. O zaman erken seçim kaçınılmaz oluyor..
Bir kere daha milletin hakemliğine başvurulacak.. Kasım 15 veya Kasım 22.. Erken seçim için en uygun tarih..
AK Parti'nin elinde tek başına iktidar için bir şansı daha var.. Şu anki belirsizlikten hayli bunalan ve sıkılan ancak 7 Haziran'da AK Parti’ye oy vermeyerek kulak çeken insanlardan bahsediyorum.. Bunların bir kısmı liderlerin etrafına yamanan çapsızlara kızdı, bazıları ekonomik anlamda geriledi, bazıları aday listelerine giremedi, bazıları çoluk çocuğunu işe sokamadı, vs.. Tabii bu tablodan AK Parti'de nasibini aldı ve oyunu çok aşırı düşürmese de iktidarı kaybetti..
Bana göre şu anki %41 lik oran kemik oy.. Belirsizlikten bunalan gayrı memnunların getireceği 3-4 puan AK Parti'yi yeniden tek başına iktidara taşır..
Tabii AK Parti yöneticilerinin de uyumaması ve özellikle listelerde itibarlı ve defosuz kişilere yönelmesi gerekir..
Ayrıca Anadolu şehirlerinde tanınmış ve orada yaşayan kişilerle yola çıkılmalıdır..
Müsteşarı, daire başkanını, genel müdürü adeta paraşütle indirir gibi listelere koyup o şehrin ter dökmüş çile çekmiş siyaset emekçileri küstürülmemelidir..
Netice-i kelam; Türkiye'de şu anki puslu görüntüyü, kirli havayı, erken seçim dağıtır.. Bu ülkenin koalisyonlarla kaybedecek zamanı yok.. Koalisyon en son çare.. Doğru dürüst koalisyon kültürü de yok, zaten!..
Avrupa'da olabilir.. Avrupa'da olabilir diye bizde de olacak diye bir şey yok.. Herkesin meşrebi farklı.. Evet, Türkiye erken seçime hazır olmalı..
Ve inanıyorum ki milletimiz bu defa oldukça hassas tartacak.. Çoluk çocuğunun istikbalini örselemeyecek, ıskalamayacak.. Benim penceremden olay böyle görünüyor..
Sami Özey yazdı (Alttaki linklerden "Twitter", "Facebook"... Yazıyı Paylaş!..)