Devlet, milletle barışık olduğu müddetçe -her hangi bir saldırıda- millet, tüm yekün devletinin yanında olacaktır.
Devlet ile millet Hakk’ın, adaletin ve doğruların yanında yer aldığı müddetçe, iç ve dış şer güçlere karşı her zaman tek yumruk olup, dik duracaktır.
Aziz Türk Milleti, Milli Ruh Maneviyatıyla bir kez daha göğsünü siper ederek tarihe adını yazdırmıştır.
Darbeye, darbe düzenleyenlere karşı dik durarak kendini kanıtlaya gelmiştir.
Günümüzün bilumum mürtedleri, İslam düşmanları, ateistler dolaylı yollarda entrikalar kurmuş olup, Kur’an güneşini balçıkla sıvamaya kalkışmaları, İslam nurunu söndürmeye kalkışmaları netice vermemiştir.
Allah, Kur’an’da onlara meydan okumuştur. Bu meydan okuyuş tefsiri olarak şu şekilde:
“Ey ins ve cin! Eğer Kur’an Kelam-ın ilahi olduğundan şüpheniz varsa, bir beşer kelamı olduğunu tevehhüm ediyorsanız, haydi işte meydan geliniz!
Siz dahi ona Muhammedü’l Emin dediğiniz zat gibi, okumak yazmak bilmez, kıraat ve kitabet görmemiş bir ümmiden bu Kur’an gibi bir kitap getiriniz, yaptırınız.
Bunu yapamazsanız, haydi, bir tek olmasın, bütün edebiyatçılarınız, hatipleriniz belki bütün geçmiş beliğlerin güzel eserlerini ve bütün gelecek ediplerin yardımlarına ve ilahlarınızın himmetlerini beraber alınız.
Bütün kuvvetinizle çalışınız, şu Kur’an’a bir nazire yapınız.
Bunu da yapamazsanız, haydi, kabil-i taklid olmayan Hakaik-i Kur’aniyyeden ve manevi çok mu’cizatından kat’ı nazar, yalnız nazmındaki belagatına nazire olarak bir eser yapınız” buyrulmuştur.
İslam düşmanları, Kur’an güneşini söndürmek maksadıyla Anadolu’da sayısız entrikalar, savaşlar şer tezgahlar (planlar) düzenlemişlerdir.
Bilinmelidir ki bu geçmişte olduğu gibi halen de sinsice devam etmektedir ve edecektir.
Müşriklere en kolay yolu gösteren yüce Kur’an’dır ki, belagatta usta olduklarını söyleyenler, Kur’an’ın bir tek ayetine nazire yapabilselerdi, İslam’a karşı çıkmaya yüzleri olacaktı.
Lakin aziz Türk Milleti için mevzu Vatansa sorgusuz, sualsiz tüm kırgınlıklar, menfi duygular, fikir, düşünceler bir anda silinip atılarak son damlasına kadar müdafaa eder ve edecektir.
Kur’an’ın ışığının altında; bir bardak suda fırtına kopararak oynanan oyunun gerçek çehresini bir kez daha aziz milletim koğuşturmuştur.
Bazı Ülkeler ve Mihraklar bütün gücünü “menfaat üzerine dönen siyaset senaryoları” hazırlamaya ayırmışlardı.
İşte bu fesatçılar ve senaryo kurgulayıcıları, bir an için yeni senaryo üretmekten ve insanların zihnini bulandırmaktan vazgeçseler, insanlık derin bir nefes alacak maalesef bu gayrimüslimler ve hatta içimizdeki münafıklar kendilerini kullandırarak kazanılamayacağı sahih olan şer yollarından vazgeçmemektedirler.
Bizim milletimiz, siyaset ile milli meseleleri ayırt edecek kadar zeki ve akl-ı selime sahiptir.
Her türlü siyasi görüşteki vatan sevdalıları, tek yumruk olmasını bilmiş; adeta haykırarak, tüm bölücü ve yıkıcı terör örgütlerine ve onların ipini elinde bulunduran dış mihraklara tarihi bir cevap vermiştir.
16 Temmuz 2016 sabahı anlaşılmıştır ki dostu - düşmanı iyi tanımamız, ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyen hainlere fırsat vermememiz ve Suriye’de olup bitenlerden de ibret almamız gerekmektedir.
Rabbimizin yardım ve inayeti ile milletimize ve geleceğimize kasteden, şerefli üniformayı pisleten hainlere 15 Temmuz gecesi tek yumruk halinde gereken ders verilmiştir.
.
Volkan Yaşar Berber, dikGAZETE.com
-Araştırmacı Yazar-Tarihçi-