Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, engelliler ve devlet korumasındaki gençleri Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi’nde kabul etti.
Cumhurbaşkanımızın kabülünde yaptığı konuşmada verdiği mesajın önemini iyi anlamak, idrak etmek ve uygulamak gerekmektedir.
Ülkenin en üst makamı, halkın Başkanının bir kez daha gündeme taşıdığı ve önemine vurgu yaptığı hassasiyet içerisinde, toplumun huzur, güven, barış ve mutluluğu aşılama amacı taşıyor.
Kamu hizmetinin en üst makamından, kamu içerisinde görev ve sorumluk yüklenenden, normal vatandaşımıza kadar, bu verilen mesajı kendisine söylenmiş/hatırlatılış sayarak, hayata geçirmeli.
Aksi bir durumda, gün ve saati geldiğinde, bir gün gelip, neden yapılıp yapılmadığı konusundaki hesap kendisini gelir bulur!..
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın o ifadelerini bir kez daha satır başları/aralıklarıyla hatırlayalım;
"Sağlık ve eğitim kurumları ile iş yerleri başta olmak üzere her alandaki hizmetlerin engelli ve yaşlılarımız açısından erişilebilir şekilde verilmesini özellikle istiyoruz.
Bunun başarılması lazım. Evinden çıkan bir engelli veya yaşlı, kaldırımıyla, yaya geçidiyle, parkıyla, bina girişiyle, toplu taşıma aracıyla her bakımdan kolayca yararlanabileceği imkanlara sahip olmalıdır…
Şayet bir şehirde hâlâ yollar, kaldırımlar, bina girişleri, asansörler, lavabolar, velhasıl hayatın her anında ihtiyaç duyulan unsurlar erişilebilir değilse orada ciddi bir eksiklik var demektir ve siz medeni olmaktan da bahsedemezsiniz.
Belediyelerimiz başta olmak üzere bu konuda sorumluluk sahibi her kurumun artık bu gerçeği kabul etmesi ve buna uygun davranması şarttır.
Bir belediyeci olarak, bunları yaşamış bir kardeşiniz olarak bunları söylüyorum. Çünkü İstanbul gibi bir şehirde Belediye Başkanlığı yapmak herhalde sıradan bir olay değil.
İşte bu amaçla 2020 yılının 'erişilebilirlik yılı' olarak ilan edilmesinde fayda görüyorum, hayırlı olsun.
Yürütülecek projelerle hem fiziksel erişim hem dijital dönüşüm en önemlisi de zihinsel dönüşüm yönünde gereken adımlar atılmalıdır.
Eğer zihinsel dönüşüm sağlanmazsa zaten burada bir sakatlık var demektir.
Bu sürecin Cumhurbaşkanı olarak bizzat takipçisi olacağımı özellikle ifade etmek istiyorum."
Sayın Erdoğan’ın konuşmasını bitiriş cümleleri daha da manidar;
“Artık önümüzün daha açık olduğunu, ufkumuzun daha aydınlık hale geldiğini görüyoruz.
Zafere kadar bize durmak, duraksamak, hele hele geri adım atmak asla yoktur…
Allah'ın yardımı ve milletimizin desteği yanımızda olduğu müddetçe ya olacağız ya öleceğiz haykırışıyla hep daha ileriye doğru gitmeyi sürdüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.”
Amin…
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın engellilik ve erişebilirlik konusunda vermiş olduğu mesajının, hepimiz tarafından idrak edilip, hayata geçilmesi gerekiyor.
Yaşadığımız toplum, bulunduğumuz çevrede ‘engelli’ kategorisine giren insanlar mevcut.
Onların içinde yer aldıkları hareket alanlarının sınırlandırılması, hayat şartlarının zorlaşması manası taşır.
Bunu en iyi anlamanın yolu, toplumsal kullanım alanlarının engellilere uygun olup-olmadığını test etmekten geçer.
Örneğin bir şehri, mahalleyi, şirketi yöneten mülki amirin bir günlüğünü bırakın, bir saatlik de olsa gözlerini kapatın ve beyaz bastonla bir yerden bir yere girmesini isteyin, veya tekerlekli sandalyeye oturmaya davet edip, kullanmasını isteyin.
İşte o vakit, bir musibetin, bin nasihatten daha evla olacağından emin olabilirsiniz!
İşte o vakit, herkes görevini layıkıyla yapmış, yediği ekmeğe nankörlük etmemiş olacak.
Önemine vurgu yaptığımız hususu, Cumhurbaşkanımız Erdoğan konunun ehemmiyetini önemsediği için, her fırsatta engelli bireylerin erişilebilirlik ve iş istihdamı hususunu gündemine alarak, önemine vurgu yapıyor.
Tüm bunlara rağmen, söylenenleri dikkate alıp hayata geçirenlere bakıldığında yapılanlar, yapılması gerekenlerin yanında çok az kalıyor.
Bu da demek oluyor ki, halkına hizmet için seçilenler keyfe keder hareket ediyor, Cumhurbaşkanı da her defasında ‘muhatabına’, üstlendiği görevi yerine getirmeyen mülki amirlere hatırlatmak zorunda hissediyor kendini.
Sayın Erdoğan, 2020 yılını ‘erişebilirlik yılı’ ilan ettiğine göre, herkes sorumluluğunu bilmeli ve bu hususta icraata başlamalı.
Bu görevi yerine getirmek için elimizden geleni yapmalı, vicdanlarımızın daha fazla nasırlaşmaması için, bunu kendimize asli görev addetmeliyiz.
Eğer aksi olur ve bu yapılmaz ise, burada bir sakatlık var demektir.
Bunun manası sadece, bir uzvun eksik veya görevini yerini getirememesi kadar mevcut akıl/zeka/imkânlarının insanlık yararına kullanılmaması manasını taşır.
Bu uygulama alanıne spor da girmektedir.
Engel türü ne olursa olsun, her bireyin mutlaka yapabileceği bir spor dalı olduğuna göre, o alanda kimin, hangi kurum veya kuruluşun ne yapıp yapmadığını takip etme sorumluluğunu da üzerimize almayı, görev kabul ediyoruz.
Ne demek istediğimiz konusunda, yazdıklarımızlarımızdan ve inşallah bundan sonra yazacaklarımızdan net bir şekilde çıkarım/mesajı elde edilebilir…
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com
Raci Sarıaslan 5 yıl önce
Yusuf kap 5 yıl önce