EKONOMİ, DEPREM, BAYRAM, BURUKLUK VE KIRGINLIK İÇİNDE BİR DE SEÇİM…
Deprem acısı, ekonomik darboğazla birlikte Milletimizin üzerine bindi. Deprem yüzyılın en büyük depremlerinden biriydi. Maalesef Kızılay’ın dirayetsizliği, AFAD’ın acemiliği, Şanlı Ordumuzun sisteme geç sokulması gibi etmenler, depremdeki gayretleri gölgeledi.
Ekonomik sorunlar, alım gücümüzün düşmesi kimse kusura bakmasın, dış güçlerle, hırslı kabzımallarla, market zincirleri ile açıklanamaz.
Çözüm ise; çok çalışmaktan başka çare yoktur.
Ayet-i Kerime’de Rabb’imiz “İnsan için yalnız kendi çalıştığının karşılığı vardır. (53-39)” buyuruyor. Bu ayet-i kerime, öyle bir emir ki alıntersiz her türlü menfaat temin etmeye çalışan kişiler çok düşünsünler…
Ülkeler için de aynı değil mi?
Gülümüz SAV. Yüce Peygamberimiz “İbadet yetmiş nevidir. En faziletlisi de helâl rızık kazanmak için çalışmaktır.” “Bazı günahlar vardır ki onları namaz, zekât, oruç ve hac affettiremez. O günahları, ancak geçim çalışmalarındaki çekilen zahmetler giderir.” diyor ve “Allahım! Tembellikten ve âcizliğe düşmekten sana sığınıyorum...” şeklinde duâ etmişlerdir.
Merhum Atatürk’ün şu sözü de işin tam noktası aslında... “Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdur.”
Ülke ekonomisini hiçbir hükümet, sihirli bir değnekle düzeltemez.
Hükümetler, israfı önleyerek ve mevcudu iyi yöneterek ekonomiyi canlandırabilirler. Halka rüşvet vererek sadece seçim kazanılabilir. Ancak ülke kalkınması ve güçlenmesi sağlanabilir mi?
Ülke karmaşa içinde seçimlere gidiyor.
İktidar, 2002’den bu yana 20 yıldır ülkeyi yönetiyor.
Taahhüt ettiği özgürlükleri sağladı.
Ülkenin Millî Cephesinin hayali olan Ayasofya’nın açılması, Yerli Harp Sanayi, Yerli Otomobil gibi yatırımlar gerçekleşti.
Ülkemiz Karabağ Harekâtı, Libya’da siyâsi duruş, terör örgütünün dışarıya atması ile Ukrayna Krizi’ndeki tavrı ile bölgesinde etkinleşti.
Yeni enerji sahalarının da bulunması, nükleer santral gibi stratejik yatırımlar, iktidarın tutarlılığını gösterir.
İktidar, düşmanlarımızın “Hasta Adam” dediği Osmanlı’nın öldürülmesi savaşı olan 1. Dünya Savaşı’nın bitmediğinin farkında…
Evet…
Birinci Dünya Savaşı devam ediyor… Dolayısı ile aslında coğrafyamızda Aziz Milletimizin son 250 yıldır her günü çok kritik ve değerli. Çünkü varlık mücadelesi devam ediyor.
Hükümetin ve Cumhurbaşkanımız R. T. ERDOĞAN’ın önündeki en büyük sorun ekonomi… Çünkü alım gücümüz düştü.
Bu sorun, insanımız için. Evet, uçak gemisini yapmak stratejik bir kararlılıktı.
Tam bağımsızlığın bir yanı kararlılık ve millî güç. Ancak diğer yanı da ekonomik güç ve vatandaş memnuniyeti.
Ecdàdımız ne diyor? “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”
Seçimlere giriyoruz.
ABD ve Avrupa, haritada orta ölçekli duran bir ülkedeki seçimler için “Dünyanın Seçimi” diyor.
Neden Dünyanın Seçimi?
Türkiye’deki her seçim, Dünyanın Seçimi’dir. Düşmanlarımız bunu biliyor. Onun için 1200 yıldır Haçlı Seferleri var.
Son seferde, Ankara’ya kadar işgal edip, tecavüz ettiler yakıp yıktılar değil mi?
Öyle, birilerinin dediği gibi basit bir savaş değildi İstiklal Harbi…
Aziz Milletimiz için ölüm-kalım süreciydi. Hafife alıp halkı yanıltanlar masum değil.
Aziz Milletim.
İngiltere’nin başını çektiği emperyalizm, devletimizi yıktı, topraklarımızda birbirine düşman ya da muhalif 60 küsur devlet kurdurdu.
Bağrımıza İsrail’i soktu. Biz hâlâ onlardan medet umuyoruz.
Yetmedi!
Darbeler, FETÖ başta olmak üzere dini hassasiyet kisveli, unsuriyetçilik, mikro-milliyetçilik, mezhepçilik, tarikatçılık, siyaset odaklı fitne ve bölücülükleri ile bizi içimizden yıkma çalışmalarına devam ediyorlar.
Biz çocukken anlatılırdı emperyalizmin “BÖL-PARÇALA-YUT” Planı…
Şimdi unuttuk bunları.
Ötekileştirme hastalığı ile düşmanı, aile ve ülke içinde arar olduk. Bu acımasız bir tuzak…
Seçimlere giriyoruz.
İktidar, halkı cebinde görüyor. Özellikle teşkilatların bu rahatlığı, toplumu çok rahatsız ediyor aslında.
Muhalefet ise halktan kopuk, çözümü dış güçlerin desteğinde arıyor.
Halkımız açısından her iki halde üzücü.
Cumhurbaşkanımızın içinden geldiği Millî Görüş’ün en çok etkilendiği akım İhvan Hareketi. İçinde İslâmî duyarlılık olmakla beraber maalesef devlet kurumuna karşı tavır, orduya düşmanlık, halkın töre terbiyesini aşağılama gibi anarşizme varan unsurlar var.
Hele de Türk kelimesi ile adeta kavgalılar.
Dünyadaki İslâmî Hareketlere ve düşünürlere bakın.
İngiliz baskılı Ezher, İhvân ve genel olarak Arap Düşünürler ısrarla Türk Milleti’nin İslâm Dünyası’ndaki ve tarihindeki yerinden bahsetmezler. Onların dışındaki dost-düşman herkes Türk Milleti’nin Dünya ve İslâm Tarihi ve Dünyası’ndaki yerini ifade etmiştir.
Bakınız, A. İZZETBEGOVİÇ’ten C. DUDAYEV’e, R. GARAUDY’den Muhammed İKBAL’e Türk Milleti’ne muhabbeti görürsünüz.
Millî Görüş Geleneği, AK PARTİ ile iktidar olmuş 20 yıldır ülkeyi kesintisiz yönetmektedir. Ancak bilinçaltındakilerden dolayı 20 yıldır yönettiği Türk Devleti’ne ve Türk Milleti’ne ısınamamış, Türk Ordusu’nu benimseyememiştir. Bunu halkımız gözlemlemekte ve üzülmektedir.
En müşahhas örneği Depremde ordumuza zamanında görev verilememesidir. Oysa ordumuz, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında Milleti ve hükümetinin yanında yer almıştır. 20 yıldır AK PARTİ Hükümetleri atama yapmakta, generallere karar vermektedir.
Tüm öğrenci alımları, memur alımları mülakat sistemi ile ellerindedir. Dolayısı ile nedir bu Şanlı Ordumuza karşı “NATO ORDUSU” vb. aşağılayıcı algı…
Seçimlere karmakarışık duygularla giriyoruz.
Muhalefetin proje ve önerilerinin olmaması bizi tedirgin ediyor.
Millî, stratejik yatırım ve uluslararası duruşlara karşı, muhalefet adeta ABD, Avrupa, PKK ve FETÖ ile kol kola.
Maalesef halk, ekonominin bozulmasından dolayı muhalefetin bu aleni işbirlikçi haline aldırmıyor.
Ne kadar üzücü değil mi?
PKK pusuda…
FETÖ pusuda…
Emperyalizm pusuda.
İşbirlikçiler muhalefette kadrolaştı, iktidar ve kendilerine düşman gördüklerini tehdit ediyorlar.
FETÖ’cüler seçim sonrası için ABD ve diğer ülkelerden dönüş bilet resimleri paylaşıyorlar.
Cumhur İttifakı doğru yerde duruyor, doğru alanı kapatmış. Kabul. Ya sorumluluklarını olması gerektiği gibi yapıyor mu? Kendileri bunu düşünmeliler.
Sosyal anlamda doğru alanı kapatıp gereğini yapmamak da mes’ûliyet değil midir?
Neden mi?
Belki olmasalar, Aziz Milletimiz başka çözüm önerileri geliştirecek, belki yeni insanları davasına seferber edecek. STK ve Siyaset Ağalığı da gereğini yapmazsanız, Milletimize en büyük kötülüktür.
Söylenecek çok söz var. Ancak ben de İstiklâl Şairimiz gibi;
“Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!” demekle yetineceğim.
Adalet Sistemi’ne değinmeden geçemeyeceğim.
Artık o kadar çok adaletle birlikte rüşvet ve iltimas konu ediliyor ki... Ne diyor İmam Ali Kv. “Devletin dini adalettir.”
Devletin dinini tartışanlara arz olunur.
Şairin dediği gibi biz gereğini yapalım ki Rabb’imiz de bizimle olsun.
Bu şiiri biliriz de… Lütfen düşünerek okuyalım…
Adalet Gecikmez Tez Verilmeli
Gazi Alperenler işe koyulun,
Gayrı söze vakit az verilmeli
Bidevi atlara rüzgarca soluk,
Ve yıldırımlarca hız verilmeli.
Şanlı Kitap önderiniz kılındı.
İman-Sancak gönderiniz kılındı.
İklim-i Rum minderiniz kılındı.
Ol mindere kavi diz verilmeli.
Barak Baba, Sarı Saltuk orada,
Hacı Bektaş Veli, Taptuk orada,
Bir mübarek vatan yaptık orada,
O bir can dilerse yüz verilmeli.
Göğsünde olanlar bir nebze iman,
Gönlünü mazluma eder süt liman.
Halkı ayırmadan kâfir-Müslüman,
Aça aş, açığa bez verilmeli.
Bu kılıçlar iller fethi içindir,
Bu kitaplar diller fethi içindir.
Türküler gönüller fethi içindir.
Cümle ozanlara saz verilmeli.
Kartal yuvasıdır Söğüt'te burçlar,
Devletin zırhıdır sınırda uçlar,
Gazi Osman'lara zağlı kılıçlar,
Yunus Emre'lere söz verilmeli.
Töre, nizam, yol ve yordam her kula.
Usul, erkan, edep, erdem her kula.
Yirmidört saatte her dem her kula.
Allah'ın buyruğu uz verilmeli
İnatla girmeyin soy sop faslına.
Kurtsa kurt, itse it döner aslına.
Rum ülkelerinde Oğuz nesline.
Peygamber kavlince öz verilmeli.
Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir.
Temele taş bulmak gecikebilir.
Devlete baş bulmak gecikebilir.
Adalet gecikmez tez verilmeli.
N. Y. GENÇOSMANOĞLU
Büyük Türk Milleti…
Orhun Abideleri’nde taaa Moğolistan’ın ortasından dedelerimiz taşlara ne yazmış öğüt diye?..
“Ey Türk Halkı, Çin’in (emperyalizmin) tatlı sözlerine ve yumuşak ipekli kumaşlarına kanıp çok sayıda öldün! Türk Oğuz Beyleri, Millet işitin! Üstten gök basmasa alttan yer delinmese Türk Milleti, ilini töreni kim bozabilir?”
…
“İçi aşsız, dışı giyimsiz, zayıf çaresiz millet üzerine oturdum (tahta çıktım). Küçük kardeşim Kül Tigin ile sözleştik: Babamızın, amcamızın kazandığı milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Küçüğüm Kül Tigin ve iki şad ile ölürcesine çalıştım.”
Özetle;
Millet, devletle bâkî olur.
Devlet, ebed-müddet…
Ordumuz, Milletimizin bağımsızlığının sembolüdür.
Vatanımız, Milletimiz, Dinimiz, Devletimiz… Geleceğimizin temel taşları ve ana direkleridir. Birini diğerinin karşısına dikenler art niyetlidirler.
Atalarımız gibi birlik olursak bayındır ve güçlü oluruz. Bölünürsek yok oluruz.
Seçim Sonuçları, Millet ve devletimiz için hayırlı olsun.
Büyük Türk Milleti, birlik ve beraberlik içinde çok çalışarak geleceğe yürümelidir.
Unutmayalım ki; “Mefkûre (Büyük düşünce-ideal-, istikbâlin yaratıcısıdır.” Z. Gökalp
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-